SOMER - SUMER
4300 - 2350 BC

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

 

 

 

Someriyan ji welatê xwe re digotin KI-EN-GÎ̇R

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kürd-Sümer tarihi ilişkileri
Çok yavaşta olsa nihayet atdınlanmaya başlıyor

Abdullah Altun/ Çivi Yazıları ve Kazıbilim ve Işığında Sümerlerin Etnik Kökeni

Sümer'in kuzey ve kuzeydoğusundaki dağlık bölge; kadim Kürt coğrafyasıdır. Sümerler bu dağlık ülkeye Hursag demişlerdir. Hursag, coğraf, olarak Kürdistan'a tekabül etmektedir. Sümerler Hursag'a (Kursag) ilk dönemlerde "Kur", burada yaşayanlara da "Kurti" demişlerdi. Kur-Kursag-Hursag günümüz Kürdistan coğrafyası, Kurtiler ise günümüz Kürtlerinin atalarıydı. İsminden ve geldiği coğrafyadan da anlaşılacağı üzere Ninhursag, Kürt orijinli bir Tanrıça olup Neolitik dönemdeki Kürt coğrafyasının ana Tanrıçasıdır. Ninhursag'ın diğer ismi "Mama"dır. Dimilicede ana: may/ma demektir. Yine MÖ 2000 1900'ler civarında Maraş civarında hüküm süren Hurri krallığının ismi Mama Krallığı'dır. Ayrıca (ana Tanrıça ile bağlantılı) Kürdistan'ın pek çok bölgesinde Mamagan/Mamakan aşiretleri vardır

 

 

 

 

 

MÖ 2150 yılında Guti kralı Terikan(*),
Sümer şehirlerini ele geçirdi
Sümer ülkesinde Hükümranllığını sürdürdü..
Sümerlerin ülkesini yönettiler,
burda bilinmesi gereken Guttianlar Sümerlerle çağdaşlar ve uzun bir süre kendi toprakları dahil olmak üzere Sümer topraklarını da yönettiler.
Bu tablet savaşı sümerlerin tarih yazımı ile kayıt altına alınmıştır.

 

 

 

 

KI- EN tê wateya erd/ax, cih; Lê wateya “GIR” hê tewaw nehatiye selimandin. Pir balk̂ş ̧e ku peyva KI-EN-GİR di kurdiya nûjen de jî heye. Ji ber ku KI-, îro wek cî/cih tê bi lêvkirin, mî̂nak (ciyê me, ciyê dûr, ciyê bilind hwd). –EN jî tewandina peyva KI- ye, heta dibe ku qertafa pirjimariyê be jî̂.
Di kurdiya nûjen de, ji berpirsiyarê ̂ malbat, dever yan jî heremekî̂ re dibêjin key/keya/keyan. Li pir deveran ji muxtaran re dibêjin keya. Heta li serdema antîk ji rêvebirên gelên aryanî̂nejad re gotine KEY, keyan (Key Esxer, Key Xusrew, Key Kabûs). Nexasîm di Avestayê de jî behsa kêyan hatiye kirin.
Her wiha peyva GİR jî navê hoz/êl/eşîrekî ye. Ji ber vê sedemê Kİ-EN-GİR jî tê wateya cih/welatê gîran.
Baş e ev “GÎR” kî ne?

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Somerî di detayên kurdî de veşartî ye
“GÎR” navê kevnar ê kurdên gor/goran e. Dibe ku ev nav di rastiya xwe de wek “GOR” be, lê şaş hatibe xwendin. Her wiha dibe tiya mezin ew e ku somerî pêş̧iyên kurdên goran bin. Ji xwe devera ku goran lê ne, demekî ji deman cih û warên someriyan bû. Ji ber vê sedemê di zaravê goranî û devokên wê (hewramî, kekayi, sacalanî, kendûlayî, bextiyarî, lakî, fêylî, kelhorî, mamasanî) de peyvên somerî ji zaravayên din ên kurdî zêdetir in. Hema hema şêweyê rêzimanî yê̂ somerî jî wek hev in.
Nêzikbû̂na regezî ya someriyan mirov dikare bi riya ziman, çand, genetik û dîrokê destnîşan bike

Ji Kitêba Alihuseyinkerim

Ser Dîroka kurdan & Someriyan

__________

Sümerler birçok devletciklerden oluşan bir konfederasyon idi tıpkı kürd aşiretleri gibi ve
Sümer Uygarlığının tek mirasçıları kürdlerdir.
Bugün Ortadoğu'da kürdlerden başka sümerlerin mirasçısı yoktur.
Nasıl ki kürdlerin ataları kasitler sümerlere Kuzey'den (tarihi Kürdistan'dan) getrirdikleri ekin ekme, hayvan evcilleştirme sanatını öğretip
sümerler kasitlerin kültürünü kendine miras edindilerse, aynı şekilde bugün kürdler Sümer'in kültür mirasının Ortadoğu'daki tek sahipleridir.
Kürdlerin ataları gutiler en azından 100 yıl Sümer'e hükmetmişlerdir.

Sümer ülkesi uzun bir dönem kürdlerin ataları gutiler tarafından yönetilmiştir.

 

 

Gudea (Guti) Kralı

 

GORDUAEN GORDIENE KURDIENE GUTI

Kürdlerin ataları gutiler hayvancılıla uğraşan dağlı savaçılardı. Gutiler MÖ 2154 yılında Akad imparatorluğuna son verdiler. Sonra da Güney'deki Sümer'î işgal ettiler. Bir kaç kuşak Sümer Krallığını yönettiler ta ki Sümer kenti Uruk valisi Utu Hengal gutilere karşı isyan çıkarana kadar. Sümer'i yöneten guti kürd krallarından birinin adı Gudea (Guti) idi.

Kürd ve Kürdistan tarihini karartan ırkçı arap-ümmetçiliği ideolojisi yanısıra, bir de kürdlerin karihini özellikle karartan ve imha eden, takip edilmesini zorlaştıran sistemli işgalci-sömürgeci türk-fars ırkçılığı faaliyetleri yüzünden kürd ve Kürdistan tarihi çalışmaları ve araştırmaları uzun bir müddet sekteye uğradığı halde, şimdi yavaşta olsa yine yürütülmektedir. Kürdler tarihin proto-kavmi olduğundan dolayı, yani en ilk oluşan kavim topluluğu olduğundan dolayı bu kadar büyük ve bu kadar sistemli imha ve sindirme faaliyetlerine karşı kendini koruyabilmiş ve kaybolmadan ta bu güne kadar gelebilmiştir.

KÜRD TARİHÇİLERİ VE KURDOLOGLARA SORU:

- Acaba kürd tarihiyle, kurdoloji ile ilgilenen, kurdoloji dalında çalışan kudologlar, EN ESKİ tarihi kavim olan kürdleri ve EN ESKİ tarihi ülke olan ''Tanrı'nın ülkesi'' Kürdistan'ı tam anlayabilmişler mi???

- Kumaşı biçmenin, kumaşın EN ESKİ KESİLME ŞEKLİ, günümüze kadar gelebilmiş olan geleneksel kürd giysilerinin biçilme şeklidir.

- İnsanın EN DERİN DUYGULARINI DİLE GETİRMEK İÇİN şarkı söylemesinin EN İLKEL / EN TİPİK ŞEKLİ (ki bu bir nebze bütün diğer dil ve kültürlere sonradan bulaşmış) bu iptidai usul, bütün dünya dil ve kültürleri arasında SADECE kürdçe'de ve kürd dil ve kültüründe mevcuttur.

PROTO-KAVİM TİPİ KÜRDLER

- En ilk kavim gurupçukları, rahat yaşam koşullarına çok uygun olan Kürdistan coğrafyasında oluşmuştu ve günümüze kadar gelebilen kürd aşiretleri bunun canlı bir örneğidir. Kürd aşiretleri proto-kavimlerdir, yani kürd aşiretleri, yeryüzünde kavim ve sonradan da halk, millet ve ulus dediğimiz en en ilk en ilkel kavimdir.

En son bilimsel araştırma verilerine göre, günümüzde kürd olarak adlandırılan kavim, Kürdistan'ın otokton halkıdır. Kürd halkı'nın en ilk medeniyetle birlikte doğduğu ve en ilk medeniyetin gelişiminde büyük hizmetler verdiği, artık su götürmez bir gerçektir.

En ilk medeniyetle birlikte doğan ve en ilk medeniyetle birlikte gelişen, en ilk ekin eken, en ilk yerleşik olan, en ilk yarı-yerleşik olan, en ilk hayvan besleyen, dil ve kültür dediğimiz en ilk yetenek ve sanatı yaratıp icra eden kavim olan kürdler eski tarihlerde 'kürd' adıyla değil, başka adlar altında anılmaktaydılar. (Nature 2003 tarihli sayısına bakın).

Kürd tarihi eşildikçe ve gün yüzüne çıkarıldıkça ne kadar göz kamaştırıcı ve ne kadar muhteşem bir tarih olduğu hemen anlaşılıyor - Özellikle de Kürdistan'ın Neolitik tarihi.. Çünkü kürdlerin ataları en ilk medeniyetle birlikte tarih sahnesine çıkmış olduğu ve en ilk 'modern' bir kavim olduğu faraziyesi giderek doğruluk kazanıyor.

SÜMERLER KUZEY MEZOPOTAMYA'DAN GÜNEY MEZOPOTAMYA'YA GÖÇTÜ

Sümerler ortaya çıktıkları Kuzey Mezopotamya'dan (yani Kürdistan'dan) göç ederek Güney Mezopotam'ya topraklarına sonradan yerleşmişlerdir.

Sümerler, ''bize tarım yapmayı (Agriculture) öğretenler Kasitler'dir'' dediklerine göre o zaman ... sorulacak sorular çoktur:

SORU 1:

- 10 bin küsür sene önce buzul çağı olduğuna göre ve ta Karadeniz'e kadar inen buzlardan dolayı bu tarihten önce hiçbir yerde tarım yapılamıyordu. Dünya ikliminin ısınmasndan sonra buzlar bir kaç yüzyıl kadar kısa bir sürede eridikten sonra, tarihi Kürdistan'da (Kotê Berçem, Newala Çorê) ilk defa tarım ve yerleşik hayata geçildi. Kuzey Kürdistan'ın insanlığın EN İLK tarım yaptığı alan olduğu bilim tarafından tespit edildi. Bir başka deyişle tarihi Kürdistan sakinleri Sümerler tarihi Kürdistan'dan Güney'e göç etmekle birlikte Kotê Berçem ve Newala Çorê'de insanlığın yaptığı ekim devrimi sanatı bilgilerini (Agrar Revolution) de beraberlerinde Güney'e (ta Basra yakınlarına) kadar götürdüklerinden artık hiçbir şüphe yoktur.

Sümerlere tarım sanatını (başka bir deyişle medeniyeti) öğretenlerin Kasitler (kürdlerin ataları) olduğunu sümerlerin kendisi söylüyor.

O zaman: Dünyanın en ilk medeniyeti olduğu kabul edilen Sümer Medeniyeti'nin menşei KASİTLER (kürdlerin ataları) olmuyor mu?

SORU 2:

Kürd ve Sümer Dili'nin terminoloji bakımından bu kadar çok şaşırtıcı bir şekilde birbirine yakın olması NASIL AÇIKLANABİLİR?

 

 

Statue of King Gutian (Kurdish) Gudea. He destryed the Barbarian Akad Empire 2154 and rulled over Sumer.
Gutians rulled over Sumer in 100 years.

Reconstruction of Gudea's Face

 

Haleb Üniversitesi öğrencisi:

--- Bu sümerler NASIL olur da böyle tamamen ortadan kaybolur? Bugün onların neslinden olan hiç kimse yok mudur?

Haleb Üniversitesi profesörü:

--- Kaybolmadılar. Aramızdadırlar. Şu an bu salonda, bu sıra ve masaları sizinle paylaşıyorlar. Ben de size bir soru sorayım şimdi: --- Neden bir halka 'siz yoksunuz' muamelesi yapıldı? Ülkelerinin zenginliklerini talan edebilmek için kürdlere 'siz yoksunuz' denildi. Bu hem sömürgeci ve hemde ırkçı tavırlarla KÜRDLERİN TARİHİNİ de inkar ettiler.

(Bu diyalog ta 1970'lere kadar çoğunluğu kürdleden oluşan, Halep kürd şehrinin bir üniversitesinde, bir tarih profesörü ve onun öğrencileri arasında, bir tarih dersi semineri esnasında geçmiştir. Bilindiği gibi ta 1960 yılları gibi yakın bir zamana kadar Suriye arap işgalci rejimi trafından kürdler Halep'ten sürülmeden önce, kürd şehri Halep'in nüfus çoğunluğunu kürdler oluşturmaktaydı)

 

 

 

 

 

 

SÜMERLER KUZEY MEZOPOTAMYA'DAN, TOPRAĞINDA İLK DEFA EKİN EKİLMİŞ TARİHİ KÜRDİSTAN'DAN
BASRA KÖRFEZİ CİVARINA GÖÇ ETMİŞ ESKİ BİR KAVİMDİR

Umma Şehir Devleti kürdlerin ataları gutiler tarafından M.Ö 2130 yıllarında kuruldu.

Guti Kralı Sium'a bağlı Umma Şehir Devletinin Prensi Lugalannatum idi.

Kürdlerin ataları olan gutiler "barbar" değillerdi. Kentli ve Tarım yapan bir toplumdu.

 

 

 

 

 

 

SOMERÎ JI MEZOPOTAMIYA BAKURÎ (Wate: Ji KURDISTANÊ) KOÇ KIRIN ÇÛN BAŞÛRÊ MEZOPOTAMIYA'YÊ

Jin & Mêrê somerî (sumerî)

SÜMERLER, kuzey Mezopotamya'dan, yani tarihi Kürdistan'dan güney Irak'a gelen ve güney Irak'a gelmeden önce birtakım medeniyet bilgisi sahibi olan kuzey Mezopotamya'daki, yani tarihi Kürdistan'daki ilk medeniyet kurucularının ardıllarıdır.

Bilindiği gibi tarihi Kürdistan; günümüz medeniyetinin oluşumuna sebebiyet veren insanlık tarihinde tarım ve hayvancılığın en ilk yapıldığı bir yer olduğundan dolayı, Amida (Diyarbekir), Melidu (Malatya), Azik (Mazra, Elaziz), Ruha ve Merdin bölgelerini içine alan bu bölgeye, bilim tarafından 'Bereketli Altın Hilal' bölgesi denilmiştir. Çünkü kısaca medeniyetle ilgili herşey ilk defa burada başlamıştır, Irak-Mırak'ta değil.

-- Çünkü kuzey Mezopotamya insanlarının yeni geldikleri o güney Irak denilen yer, güney Irak, bir taşın bile olmadığı bomboş bir çöldür. Buradaki ırak sözcüğü düzlük demektir. Irak sözcüğünün sözlük anlamı çöl (biyaban) demektir. Hiçbir zaman Irak diye tarihi bir ülke olmamıştır ve yoktur. Sonra bir taşın bile olmadığı bir yerde nasıl olur da bir medeniyet başlar, oluşur? Sümer medeniyeti tarihi Kürdistan'daki en ilk medeniyetin devamıdır. Bundan hiçbir şüphe yoktur.

Sümer medeniyeti tarihi Kürdistan'da başladı ve sonra buradan önce güney'e ve daha sonra da başka yönlere doğru yayıldı.

Tarihi Kürdistan'da Sümer'den çok önce gelişkin bir medeniyet'in olduğu en az 12 bin yıllık bir tarihlerinin olduğu tespit edilen Girê Filla, Girê Keçel (Karahan tepe) ve Girê Xirabreşk (Göbekli tepe) arkeolojik buluntuları bize göstermiştir.




''Araştırmacılar, güney Irak'ta yaşayan halklara "Sümerler" adını verirdi ve etkileri MÖ 4. binyılın başında ortaya çıktı.

1) Dilleri Sami dil ailesinden tamamen farklıdır.

2) O döneme ait heykellerde gösterildiği gibi, kısa boylu, temiz kafalı ve çok büyük burunlu göründükleri için Akadlardan ve diğer Samilerden çok farklı özelliklerle ayırt edilirler.

3) Sümerler, Akadlar da dahil olmak üzere iktidara gelen milletlerden ve Martu dahil işgal altındaki milletlerden bahsetti ve bu, bu halkın Semitizm olmadığının kanıtıdır
.
4) Akadlar onları kendilerinden ayrılan diğer halklar olarak bahsetmişler ve onlara Şumarim adını vermişlerdir.

5) Akadlar, Sümer yazı harflerini Sami dillerine uyacak şekilde değiştirdiler ve bu, Sümerlerin Sami olmayan dilinin ve yazılarının bir başka kanıtıdır.

Profesör Taha Baqer, o döneme ait heykelleri ayırt eden özelliklerin, o dönemde heykelde kullanılan sanatsal stiller tarafından kontrol edildiğini ve bunun mutlaka milliyetlerinin farklı olduğu anlamına gelmediğini savunduğu için modern bilim adamları bu fikri çürüttüler. Nael Hanoun, Sümer halkının yokluğunun ulusal olarak Akadlardan farklı olduğunu varsaydığı bir çalışma önerdi ve araştırmacıların Sümer dilinin varlığı için çıkarım yaptığı Sümer dili olduğunu açıkladı. Sümer halkı, yalnızca bir yazı dilidir ve konuşma dili değildir ve Akadların kendileri tarafından, konuştukları dilleri kaydetmek için çivi yazısı geliştirmeden önce kodlama amacıyla geliştirilmiş olabilir''.

Kaynaklar
1) Aladdin Cain, Glimpses of the History of the Ancient
3) Nael Hanoun, Sümerlerin Gerçeği ve Arkeoloji ve Çivi Yazılı Metinlerdeki Diğer Çalışmalar, s. 32.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arno Poebel was a highly esteemed historian who made significant contributions to the early development of the understanding of the Sumerian language.

Poebel was born in Eisenach, Germany on January 26th, 1881. He studied at Heidelberg, Marburg, Zürich and Jena. During 1905 to 1906 he worked with Sumerian texts at the University of Pennsylvania Museum of Archaeology and Anthropology. In 1906, Poebel completed his Ph.D. dissertation on Sumerian legal documents at the University of Pennsylvania. Poebel taught at Johns Hopkins University from 1911 to 1913. He was at the University of Rostock from 1919 to 1928. Poebel emigrated to the United States in 1928. He became professor of Assyriology and Sumerology at the University of Chicago Oriental Institute in 1930 and the editor of the Chicago Assyrian Dictionary in 1933 until his retirement in 1946.

Poebel was an inspiration to many of the scholars that he mentored. After discouraging experiences with other scholars Samuel Noah Kramer became a student of Poebel while at the Oriental Institute in Chicago. Kramer wrote about his experience under Poebel in the 3rd chapter of his autobiography which he titled 'Arno Poebel and Sumerian Grammar'. Poebel had told him "Unless you admit that all your previous education is worthless, I cannot accept you as a student" which was exactly the sort of experience Kramer needed. Kramer studied with Poebel for only a few months, but the experience was so intense that it proved to be the foundation on which Kramer's career as a famous Sumreologist was built.

Arno Poebel's Sumerian grammar (1923) was seminal to the understanding of the Sumerian language. The work remains studied today with the latest edition of the English having been released as recent as 2005. Arno Poebel passed away on March 3rd, 1958. His obituary by E. Weidner was printed in AfO 19 (1959-1960) pages 264-265.

Selected Works:

Babylonian Legal and Business Documents (BE 6/2) (Philadelphia, Vol. -, Vol. VI, 1909)

Die sumerischen Personennamen zur Zeit der Dynastie von Larsam und der ersten Dynastie von Babylon, Breslau 1910

Historical Texts (PBS 4/1), Philadelpia 1914

Historical and Grammatical Texts (PBS 5), Philadelphia 1914

Grammatical Texts (PBS 6/1), Philadelphia 1914

Sumerische Studien. Hinrichs (Leipzig, 1921)

Grundzüge der sumerischen Grammatik/Sumerian Grammar (Rostock 1923)

Sumerische Untersuchungen. De Gruyter (Berlin, 1927–1929)

The Sumerian Prefix Forms e- and i- in the Time of the Earlier Princes of Lagash (AS 2), (Chicago, 1931)

Das appositionell bestimmte Pronomen der 1. Pers. Sing. in den westsemitischen Inschriften und im Alten Testament (AS 3), (Chicago, 1932)

Studies in Akkadian Grammar (AS 9), (Chicago, 1939)

The Second Dynasty of Isin According to a New King-List Tablet (AS 15), (Chicago, 1955)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümerler kürdlerin ataları mıdır?


Akad kralı Sargon

Kesinkes biliniyor ki sümerler samilerin ataları DEĞİLDİR.

Araştırmacılar, Basra'da yaşayan halklara "sümerler" adını verirdi ve etkileri MÖ 4. binyılın başında ortaya çıktı.

1) Dilleri Sami dil ailesinden tamamen farklıdır.

2) O döneme ait heykellerde gösterildiği gibi, kısa boylu, temiz kafalı ve çok büyük burunlu göründükleri için akadlardan ve diğer samilerden çok farklı özelliklerle ayırt edilirler.

3) Sümerler, akadlar da dahil olmak üzere iktidara gelen milletlerden ve Martu dahil işgal altındaki milletlerden bahsetti ve bu, bu halkın Semitizm olmadığının kanıtıdır.

4) Akadlar onları kendilerinden ayrılan diğer halklar olarak bahsetmişler ve onlara Şumarim adını vermişlerdir.

5) Akadlar, Sümer karakterlerini sami dillerine uyacak şekilde geliştirdiler ve bu, sümerlerin Sami olmayan dilinin ve yazılarının bir başka kanıtıdır.

Profesör Taha Baqer, o döneme ait heykelleri ayırt eden özelliklerin, o dönemde heykelde kullanılan sanatsal stiller tarafından kontrol edildiğini ve bunun mutlaka milliyetlerinin farklı olduğu anlamına gelmediğini savunduğu için modern bilim adamları bu fikri çürüttüler. Nael Hanoun, Sümer halkının yokluğunun ulusal olarak akadlardan farklı olduğunu varsaydığı bir çalışma önerdi ve araştırmacıların Sümer dilinin varlığı için çıkarım yaptığı Sümer dili olduğunu açıkladı. Sümer halkı, yalnızca bir yazı dilidir ve konuşma dili değildir ve akadların kendileri tarafından, konuştukları dilleri kaydetmek için çivi yazısı geliştirmeden önce kodlama amacıyla geliştirilmiş olabilir.
Kaynaklar
1) Aladdin Cain, Glimpses of the History of the Ancient
3) Nael Hanoun, Sümerlerin Gerçeği ve Arkeoloji ve Çivi Yazılı Metinlerdeki Diğer Çalışmalar, s. 32.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

A clay tablet dating back to the reign of the Babylonian King Kara-Yendash II.
Karindash, one of the most prominent rulers of the Kassite Dynasty, ruled at the end of the fifteenth century BC. An inscription on a tablet detailing the construction works calls him “The Mighty King, King of Babylon, King of Sumer and Akkad, King of the Kassites, King of Kardonia.”

 

Babil Kralı II. Kara-Yendash'ın saltanatına tarihlenen bir kil tablet.
Kassite hanedanının en önde gelen hükümdarlarından biri olan Karindash,
MÖ 15. yüzyılın sonunda hüküm sürdü.
Bir tabletin üzerindeki inşaat işlerini detaylandıran bir yazıtta ona “Güçlü Kral, Babil Kralı, Sümer Kralı ve Akkad, Kassit Kralı, Kardonia Kralı” denir.
Bu Akad tabletinde Kardonia ismi net olarak geçer kürdlerin vatanı geçer.

 

 

 

 

 

 

 

 

SUMERERNA KOM URSPRUNGLIGEN FRÅN NORRA MESOPOTAMIEN

(Historiska Kurdistan)

 

 



Majoriteten av invånarna i centrala, södra Irak och Khuzestan är ättlingarna till Zagrosbor (2-2)

av Mahdi Kakai


Det bör noteras att landet mellan de två floderna som kallats för Kurdistan idag har kallats för Suristan, dvs. (Det röda landet) långt före den arabiska ockupationen. Benämningen det röda landet kommer från fertiliteten i Kurdistans röda jord. Det sumeriska namnet Maysans (bebyggelse) omnämns som: michan, som kommer från ordet "mich" på kurdiska som betyder "djur; flugor och mus. Staden Ahwaz i detta område kallas för "Dasht Michan", där ordet "dasht" på kurdiska betyder prärie. Dasht Michan bildar orden prärie av Michan (maysan)

Prof. Muhammed Jameel Roujbiani påminner om att ordet "hor" är ett kurdiskt ord och det kommer från ordet "huraw" som betyder träsk där araberna citerade detta kurdiska ord och även började använda det, och det blev "Ahwar".

Andra bevis som visar att nuvarande invånare i södra och centrala delarna av Irak är kurdernas ättlingar och inte tillhör araberna på något sätt. Invånare i de centrala och södra delarna av Irak har fortfarande kurdiska namn. Det inträffade säkerligen några mindre mutationer under historiens gång men detn kurdiska etimologin bevisar att deras ursprung härrör från kurdiskan och Kurdistan.

När arabiska erövringsarméerna tågade in i Irak på slutet av 600-talet utgjorde kurderna majoriteten av Iraks befolkning. Det var förfäderna till kurderna som byggde Medain (Bagdad). Det är värt att nämna att namnet Bagdad bestod av en förening av ordet kashi (kassitterna), förfäderna till sumererna och kassitterna betyder "gud" och på kurdiska: sheik (gud) av klanen. Ordet Bagdad kommer från kurdiska ordet ge eller given av gud, guds gåva (Tawfiq Wehbe. Journal av Det irakiska vetenskapliga rådet, volym 1369 AH-1950 AD. Föreningspress, Bagdad, 1950)

Man kan undra varför invånarna i de centrala och södra delarna av Irak lamslogs efter arabernas ockupation av regionen under den islamiska utbredningstiden. De skulle bli en del av den islamiska nationen (Umma Muhamma) och assimileras till arabhet! De måste kontrollera ursprungsbefolkningens områden och skickade därför stora krafter till söder om Irak för att stärka det muslimska herraväldet och kontrollera över regionen för arabisk suveränitet och inflytande. Södra och centrala delarna av Irak är en öppen och slätzon som saknar försvarbar terräng. Det bidrog till att arabiska ockupation underlättades. Man tvingade invånarna i regionen att underkasta sig ockupanterna på grund av deras oförmåga att motstå, eftersom regionens enkla natur hjälpte tillfångata den inhemska befolkningen. Detta öppnade dörren till arabisk suveränitet i området både inom språket och kulturen. Islam assimilerade de urbefolkningar till arabhet som islamiska arméer erörvrade. Om det inte vore för den bergiga naturen i Kurdistan skulle kurderna ha gått samma öde som sina kurdiska bröder i centrala och södra Irak och skulle ha arabiserats upp till %100. Idag kallas dessa urkurder i Basra som träskaraber..

 

 

 

 

 

KÜRD-SÜMER TARİHİ BAĞLANTISINDA EKSİK HALKALARDAN BİR TANESİ OLAN BASRA'DAKİ BATAKLIK ''ARAP''LARI KÜRD KÖKENLİDİR - Kuzey Mezopotamya"dan (tarihi Kürdistan'dan) Basra'ya geldiler.
- Arap olarak adlandırılmalarına rağmen araplarla HİÇBİR tarihi bağ ve ilişkileri yoktur, bilakis yurtlarının ve kendi adlarının kökeni bile kürdçe'dir

Mehdi Kakai

 

 

 

 

 

 

 

 

".. bygger korgstäder" Ur 'Sumeriska texter' översatt av
(T. Jacobsen, Toward the Image of July and Other Essays on the History and Culture of Mezopotamia, editör W.L. Moran (Cambridge: Harvard University Press, 1970), 113-14)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Källor
Masoudi Gold-initiativtagaren och substansmetaller. Del fyra, fjärde upplagan, Andalus House, Beirut, 1981, sidan 60.
Ibrahim Baglan (2002). Om förhållandet mellan sumeriska och filippiska kurder och fakta. Etihads tidning, nr (455) utfärdad 11/1/2002.
Sadiq Safi Zada (Burkai). Äldre vänner. Organiserat tryck, första upplagan, Teheran, Iran, 1361
B. B. Lägg dig ner. Studier på kurder översatt av Dr. Abdi Hadji Damaskus, första upplagan, 1992.
Muhammed Moin den persiska lexikon delen 1371, Teheran, 1371 u
Al-Hamouy, Yaqout bin Abdullah Al-Rumi. Mina länder. Print i Egypten, 1906.
Muhammed bin Jarir Al-Tabari. Historia om nationerna och kungarna. Hasan Pirniha-Iran, Tryck i Egypten 1921 .
Muhammed Amin Zaki En sammanfattning av kurdernas och Kurdistans historia - en av de äldsta historiska tiderna hittills. Översatt av Muhammad Ali Aouni del 1945., Andra upplagan, 1945.
Muhammed Amin Zaki. Sammanfattning av kurdernas och kurdistans historia - Kurdiska länders och Emirates historia i den islamiska tiden. Översatt av Muhammed Ali Auni. Andra delen, andra upplagan, lycka upplagan, Egypten, 1948.
En resenär. Iran, en revolution i tillfrisknande. Print i Pakistan, 2000
Mohammed Mardokhi i Kurdistan. Kurdernas och Kurdistans historia. Översättning av Abdul Karim Mohammed Saeed. Asaad press, Bagdad, 1991.
Saint Ameya. Historia om historien. Översättning av söta uttalanden. Anthsharat University Teheran, 1372
Shaker Mustafa Selim Al-Jabish. 1956-1957.
Durant, W. Civilisationens berättelse. (1954).

 

 

 

 

Sümerler 5000 yıl once gelen bir kuyruklu yıldızın etkisinin gözlemleri

 

 

 

 

 

 

5.500 Yıllık Sümer Yıldız Haritası..
MÖ 29 Haziran 3123'te gökyüzünde gözlemlenen olaylar kil tablete kaydedilmiştir..
19. yüzyılda, Güney Kürdistan Musul Ninova'dq Asurbanipal yeraltı kütüphanesinde bulunmuştur ilk başta asurlular ait olduğu düşünülmüş oysa üzerindeki çalışmaların
çözülmesinden sonra daha eskiye dayandığı tespit edilmiştir.
Disk üzerinde oluşan tahribatların ise Babil yağmasında oluştuğu belirmemiştir.
Gökyüzünden gelen bir cisime diğer bir cisim yaklaşmaktadır..

 

 

 

 

"M.Ö 2000 yılına ait Sümer tabletinde ve 1000 yıl sonraki erken Asur yazıtlarında Van Gölü çevresinde Kardaka, Kurtie veya Guti adında bir halkın varlığından söz ediliyor.
Bunların modern kürdlerin atası olduğu düşünülüyor."

W.G. Elphinston, 1946

 

 

 

 

KÜRD - SÜMER - HİTİT

- Kürdler'in, kürdçe'nin bu her iki dildeki buluntuları, İZLERİ,

veya tam tersi; sümer ve hitit'in kürd'ler ve kürdçe'deki izleri

Hitit'in EN BÜYÜK TANRISI GÜNEŞ'in ve kürdlerin en eski dini olan Güneş Tapınması'nın ortak yönleri

ACABA KÜRDLER MEDENİYETİN SIRRININ ANAHTARI MIDIR?

- Acaba sümerler tarih öncesi diyebileceğimiz kadar eski ve halen Ortadoğu'nun en büyük otokton halkı olan kürd aşiretlerinin bir parçası mıydı? VEYA tam tersi kürdler SÜMER KONFEDERASYONU'nun bir parçası mıdır?

Aynı soru; kürdler-hititler, ve hititler-kürdler hakkında da sorulmalıdır.

İlk medeniyetin TANINAN kavmi sümerlerdir. Ama burada bir faraziye gibi bir iddada bulunmak istiyorum: İlk medeniyetin bugüne kadar TANINMAYAN kavmi kürdlerdir. Tabii ki sümerler sümer adını koruyarak günümüze kadar gelmediler. Kürdlerin milattan yaklaşık 3000 yıl önceki kaynaklarda anılan isimlerinin kurti/guti olduğu bugün ispatlı bir şekilde bilinmektedir.

Sümerler’den sonraki kavimler hep Sümerler’in mirası üstünde “insanlaştılar”.

Bügün sahip oldukları hemen hemen HERŞEYi sümerler sayesinde sahip olan milletler, sümerlerden olmasaydı yüzbin sene sonra bile “insanlaşmayacaklardı'' yani kendi kendine medenileşmeyeceklerdi.

Kürdler medeniyet sırrının anahtarıdır kanımca.

Size ŞAM ÜNİVERSİTESİ'ndeki bir tarih dersinde geçmiş ilginç bir hikaye anlatmalıyım.

Ana dili arapça olan büyük bir mezopotamya tarih öğüretmeni sınıfta sümerlerle ilgili bir tarih dersi verirken, öğrencilerinden biri söz hakkı ister ve şöyle sorar:

- Peki üstadım bu halkın torunlarına NE OLDU? Her halkın devamı olduğu gibi bu halkın torunları bugün neredeler? Bu kadar büyük işler yapmış bir kavmin İZLERİ NASIL KAYBOLDU böyle?

Tarih öğretmeni sınıftaki bazı kürd gençlerini işaret ederek şu cevabı verir:

- Sevgili öğrencim, bunlar bugün aramızdalar.

Sümer kralı ÇILGAMÊŞ'in adının kökeni üzerinde, veya sümer dilinde mevcut kürdçe terimlerle ilgili bir araştırma yapmak, bugün giderek daha zaruri bir hale gelmektedir.

Aynı dilbilimsel köken çalışması KÜRDÇE-HİTİTÇE bağlamında da yapılmalıdır, çünkü kürdçe ve hititçe ortak kelimelerin, töre ve adetlerin aradan binyıllar geçmesine rağmen hala da kürdlerin arasında yaşaması çok köklü bir irtibat meselesidir kanaatindeyim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

This is a similarity between a Kurdish language and
a Sumerian language, what was the relationship between them?
For more information
Ancient Aryans

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

LU GAL

Lugal is the Sumerian term for the "king", "ruler".

Literally, the term means "big man."

In Sumerian, lu i is "man" and gal is "great," or "big."
_______

LUGAL
LU veya lo erkek anlamında kullanılmış ki kürdçe'de hala lo erkek ünlenme sesi olarak kullanılır.
Diğer taraftan GAL yaşlı ve büyük anlamında kullanılmış Sümerce'de ki "lo" medeniyete bilgelik yaşlılık krallığın gerekleri arasında olduğundan yaşlı büyük kral olarak nitelendirilebilir.
GAL kelimesi hala günümüz kürdçe'sinde yaşlı erkekler için kullanılıyor. Demek ki bu' kralın isminden ziyade onun sıfatları olarakta adlandırılabilir.
Tıpkı antik roma da olduğu gibi.

LU GAL

Binlerce yıl öteden günümüz diline selam çakan sevgili kralım saygılar, Zaze Mahabadi

NOT: Kürdler'de lolo'lar var ve bazı dillerde bu Lulu olarak telafüz edilmektedir. Gal sözcüğü, kürdçe'deki anlamıyla birçok hint-avrupa dilinde de kullanılmaktadır. Örneğin yunanca'da büyük demektir: MeGALo

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TARİHİ İLGİNÇ BİR MEKTUP
SANKİ KÜRDLERİN BİNLERCE YILLIK TARİHİNİ ANLATIYOR

Üretmeyen toplayıcı, avcı, talancı vahşi kavimlerin yılda dört defa hasılat elde edilen BEREKETLİ HİLAL TOPRAKLARI olan KÜRDİSTAN ÜLKESİNE SALDIRI tarihini anlatıyor bu mektup.

 

 

Sümerli bir şair ve öğretmen olan Ludingirra binlerce yıl öncesinden bize bir mektup yazmış.
Mektubunda şunları söylüyor;

“Ben bir Sümerli öğretmen, şair ve yazarım.
Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım fakat şairlik ve yazarlık ölünceye kadar sürecek.
Bu yaşam öykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım.
Bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.
Bu güzel ve uygar ülkemize heryerden göz diktiler.
Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, arı gibi çalışan çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, her türlü bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından; ilkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi.
Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar. Kentlerimizi yakıp yıktılar.
Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar. Halkımız hatta krallarımız tutsak oldu.
Ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu; hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamayacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini.
Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler; sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı.
Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da “biz yaptık, biz bulduk” diye övünmeye başladılar.
Hep korkuyorum, bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecekler.
Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum. Bir gün aklıma geldi.
Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişini, geleneklerimizi yazmaya karar verdim. Böylece herkese ulaşacağını umut ediyorum.
Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır.
Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!..”



Şairin asıl adı Lu-Diĝira

 

Aktaran: Muazzez İlmiye Çığ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Büyük Kürd Kral

M. Ö 2150 Sümer Hanedanlığına egemen olan Gutilerin Kralı Lasirab tarafından yapılmış ve Ay Tanrı'sına (Sin) adanmış topuz.

Asur Kraliyet tabletlerinde Medlere "Guti" denilmiştir. Sümer tabletlerinde ise Zagros Dağlarına "Guti Ülkesi" denilmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KURA HERAMİYÊ (Harami Tepesi)

Diyarbekir ve Siverek arasında bulunan Masiya (Karacadağ) dağı, bundan yaklaşık 13 bin sene önce patlamış, 2 000 metre kadar yükseklikteki sönük bir volkandır.

Bu dağın Siverek'e taraf düşen güney tarafında, derin bir vadi vardır. Bu vadide çok eski çağlardan beri kullanılan bir yol, ticaret kervanlarının kullandığı, Urfa ve Mardin arası bağlantıyı sağlayan eski kisa bir yolmuş. Buradan geçen kervanlar, yol kesen haydutlar tarafından sıkça soyulduğundan, kürdçe'de haydutların vadisi anlamına gelen, Newala Haramiyê adını almış.

Aynı şekilde de, bu vadinin yanıbaşında bulunan bir tepeye haydutların tepesi anlamına gelen; Kura Heramiyê adı verilmiştir.

Modern kürdçe'de KUR tepe demektir. Aynı kelime sümerce'de DAĞ demektir. Bilindiği gibi, tepe aynı zamanda küçük bir dağdır.

Kürdlerin ve Kürdistan'ın adı bu KUR (dağ) kökünden gelmektedir.
Ortadoğu'nun en eski tarihi kavimlerinden olan sümerler, babilliler ve akadlılar, Zagros dağlarında yaşayan bir kavmi, dağlı 'kurtî' diye adlandırmışlardır. Kurtî'lerin yaşadığı dağlık ülkeye de, kürdlerin yeri anlamına gelen 'Kur-tî-stan' demişlerdir.

Kurdistan.:
Kur: dağ
Tî: lı
Stan: yer (hint-avrupa kökenli bir kelime)
Li Ser Şopa Canoyê Xweşikî:

 

 

 

 

 

 

 

 

Gamêş (buffalo) düşmanı olan aslanların başedemediği GILGAMEŞ, aslanı köpek gibi esir alabilecek kadar olağanüstü güçlü idi.. Gilgameş'in adı ÇIL (40) GAMÊŞ olmasın?

 

 

 

 

 

KURD DIBÊJIN:

"NANÊ SOMERÎ GLOVER" - NISÊBÎN

 

Sümerce'de ekmek nandan demek
Yani Tanrı’nın kutsalı verdiği (Nan-Dan)
Onlar buğdayı göklerden gelenlerden tarafından getirildiğine inanıyorlardı.
Tanrı "Nani-Dan", verdiği ...
Ondan dolayı buğday ve ekmek hala kutsaldır ve bu kutsallık şimdiye değin kürd kültürü'nde mevcuttur

 

Sümerler Ekmeğe; Nan-da, Nin-da derlerdi. Sümer Mutfağında, Ekmek Ana Öğünlerin Sabit Bir Parçasıydı ve Bazı Ailelerde Soğanlı Ekmekler Temel Bir Öğün Oluştururdu.

Sümer Kültüründe Ekmek, Bir Paylaşım Aracıdır ve Misafirperverliğin Göstergesi Olarak Belli Bir Kişiyle Ekmek Yemeniz Gerekirdi. Aynı Zamanda Yeni Bir Arkadaş Edindiğinizde
Onunla Ekmeğinizi Paylaşmanız Lazımdı.

Ekmek, Belirli Hastalıkların Tedavisi İçin Tıbbi Bir İlaç Olarak Kullanılıyordu.

Ekmeğin kutsallığı ve buğdayın cenetten geldiği metaforunun dayandığı noktalar:
Sümerce'de ekmeğin kutsallığı ve buğdayın cenetten geldiği metaforunun dayandığı noktalar...
ekmek nan-dan demekti.

Yani Tanrı’nın kutsalı verdiği (Nan-Dan)
Onlar buğdayı ''göklerden gelenlerden tarafından getirildiği''ne inanıyorlardı.
Tanrı Nani-Dan, verdiği ...
Ondan dolayı buğday ve ekmek kutsaldı ki bu kutsallık şimdiye değin kültürlere sirayet etmiştir ..

 

 

 

SWASTÎKA

Sonradan Nazi sembolü haline getirilen Swastika (gamalı haç) bakır malzemeden yapılmış bir Sümer tabağının ortasında nakşedilmiş ve bu tabak Sümer medeniyetinin erken dönemlerine kadar uzanmaktadır ve 6000 yıldan daha eski olduğu tahmin edilmektedir. Uluslararası moda markası "Versace" ile çok benzeyen tabağın kenarlarında bulduğumuz harika süslemenin yanı sıra logoyu çevreleyen ve tabağı süsleyen balıklar görünmektedir. Aslında, bu eserlerin bu kadar ince, estetik ve sembolik olması şaşırtıcıdır. Sümer yemeği, Pergamon Müzesi - Berlin'de korunmaktadır.

 

 

 

 

 

 

Mezopotamya coğrafyası'nda ilk şehirleşme yaşandığından beri yani Sümerler'den bu yana evlilik ritüellerinin çağımızın evlilik ritüellerine tamamen benzediğini biliyor muydunuz?
Nişanla evliliğin ilk adımlarının kızın babasının ve annesinin rızasıyla başladığı ve sözleşmeyi yazan hakimin tanıkların huzurunda bir din papazı olduğu yer.
Düğünde ise kadının meşru eş olması için bayram yapılır ve bu, çeyiz ve hediyeler verilerek pekiştirilir ve tahıl, et, hurma ve meyve gibi yiyecekleri içerir ve Akad dilinde (kaçış) denilen yemeklerle gelinin evine taşınır ve Mezopotamya"da aynı eski ad verilen gelinin ilk çeyizi adı verilir.

Kaynak
Sümer Mton Kitabı
Khazal Al Majidi / Sayfa 288

 

 

 

 

 

 

 

Gudea (Guti) Kralı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnsanlık tarihindeki ilk rüya

İnsanlık tarihinde kaydedilen ilk rüya, Sümer kralı Gutti olab Gudea'nın rüyasıydı, çünkü Gudea insanlık tarihinde rüyasını yazan ilk kişiydi ve bundan önce kimse yoktu.

Rüyasında gördüklerini bize yazdığı yere: -

(Rüyamda iri, göğün ve yeryüzünün büyüklüğünde ve kafasına dayanan bir tanrıydı ve kanatlarına dayanarak "eğilmiş" bir kuş gibi görünen bir adam gördüm ve Vücudunun alt kısmına saygı duyuyordu, vahşi bir fırtına gibiydi ve bir aslanın hem sağ hem de sol tarafında yatıyordu ve bana bir tapınak inşa etmemi emretti, ancak arzusunu tam olarak anlayamadım ve sonra genç bir kadın gördüğümde ufuktan güneş bana doğdu, kafasına bir taç taktığı ve elinde yazı için bir kalem ve iyilerin yıldızlarının bulunduğu metal bir tabak tuttuğu için onu tanıyamadım. dövülerek gökyüzü çizildi Baş kendi kendine düşünüyor ve buna ek olarak elinde bir tabak lapis lazuli taşıyan başka bir kahraman gördüm ve üzerine tapınak planını boyadım ve ardından eseri önüme koydu. sepet ve tuğla yapma kalıbı ve yanında zikzakta vakit geçiren kuşların olduğu güzel bir ağaç vardı ve kralımın yanında duruyordu "Tanrı Nankarsu", onun ile yere vurarak kendini işgal eden bir eşektir. ayaklar). Tarih ve medeniyet sayfalarından alıntılanmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Urgakina kanunları

URUKAGİMA
KİMDİR BU NE YAPMIŞTIR?


TAPINAK SOSYALİZMİ VE BİLİNEN İLK REFORMİST
SONRA NEDEN ADI "K-URD" Kelimesi'ni çağrıştırıyor. Oda kürdlerin ataları Gutiler'den midir yoksa?

SÜMER KENT DEVLETLERİNDE ARTAN RAHİP NÜFUSUNUN GÜÇLENMESİNE KARŞI ÇIKMIŞ VE KANUN YAPMIŞ Tarihte Sümer kralı olarak bilinen Urgakina, tarihte bilinen ilk yazılı kanunlar olan Urgakina kanunlarını Sümer Kralı Urgakina tarafından M.Ö 3000 dolaylarında yazmıştır. Urgakina kanunları, ilk yazılı kanunlar olmakla birlikte ilk sosyal reformlar, ilk mülkiyet hakkı gibi hakları vatandaşlara vermiştir. Urgakina kanunları tarihte bilinen ilk yazılı kanunlardır.

Urgakina kanunu adını Sümer kralı Urgakina’dan almıştır. Urgakina kanunla basit ama önemli kurallar içermektedir. Örneğin; Urgakina zamanında tarıma önem verildiği için Urgakina kanunları “tarlayı sürene, hayvanı ise sağana vermenin uygun olduğunu belirtmiştir.

Kral Urgakina döneminde ekonomisi güçlü olan devlet adamları, halkı hor görüyor ve küçümsüyordu bu nedenle Urgakina kanunları ile birlikte din adamlarının halk üzerindeki baskısı yok olmuştur.

Urgakine kanunları ağır şartlar taşmasa da bazı konularda halka şartlar koymuştur. Örneğin tarım halkın geçim kaynağı olduğundan dolayı tarım maddeleri oldukça sık olarak geçmektedir. Mesela saban kırmanın ve tarla sürmemenin cezası oldukça büyüktü. Urgakina kanunlarına göre halk fidye yani bedel ile cezalandırılırdı.

 

 

 

 

İncil'deki Eski Ahit'ten Adem ve Havva hikayesi İsa'dan 2650 yıl önce bu sümer tablet'e bir göz atın, Adem ve Havva'nın Meyvesini gösteriyor, tabi bu meyve elma değil. Burada Yılan da var, kadının başının üstünde,
Hikayeler, sümer'den ve akadlar'dan çalınmış. Büyük kral Sargon'un orijinal hikayesi'nden kopya edilen Moses Basketi'nde dahil olduğu pek çok hikaye gibi, sel hikayesi de Gılgamış'dan kopya alınmış. Eski Ahit eski bir yahudi propagandası, hristiyanlık, İsa ve Yeni Ahit ile başlar, yani sonrası da müslümanlık tarafından kopyalanmış..

Adem ve Havva ' dan önce Enki ve Ninhursag vardı
Sümer efsanesi enki ve Ninhursag, olarak bilinen cennet bahçesinden dünyanın başlangıcı hikayesini anlatıyor.
Genç ve canlı bir tanrıça olarak tasvir edilen ninhursag, kışın dinlenir.
Bilgelik, büyü ve tatlı su tanrısı enki, onu orada bulur ve ona derinden aşık olur.
Birlikte birçok gece geçirir ve ninhursag adını verdikleri bir kız çocuğuna hamile kalır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tammuz (Dumuzi) Sümerlilerde bereket Tanrısıydı. Çoban olan Tammuz bereketiyle toprakların verimli olmasını sağlamıştır.

Sümerliler, tarımı Kürdlerden öğrendiler. Ekmek, Tammuz'un eti olarak bilinirdi. Ekmek kutsaldı.

Kürdler bugün bile yerde gördükleri ekmeği öpüp başlarının üstüne koyarlar.

Kürdlerde ekmeğe duyulan saygı Antik Mezopotamya Tanrısı Tammuz'a dayanır.

Kürdler yerde gördükleri ekmeği öpüp kaldırıp yüksek ve emniyetli bir yere koydukları gibi, ekmeği herhangi bir kesici aletle kesmez bunu günah sayarlar.

 

 

 

Gutian döneminin en iyi bilinen Sümer hükümdarı, Lagash Ensi Gudea idi

 

Sümerlerin Gutian Hanedanlığı

Gutian Hanedanlığı Mezopotamya'da M.Ö. 2150'de (kısa kronoloji), Uruk kralının Ur-Utu Saltanatı'nın (veya Lugal-Melem) Saltanatı'nın sonundaki Sümer kral listesine göre, Akkad'ı istikrarsızlaştırarak iktidara geldi. Belki bir yüzyıl kadar hüküm sürdüler (kral listesinin kopyaları 25 ile 124 yıl arasında değişiyor); 91 yıl genellikle muhtemel olarak belirtiliyor. Hhanedanı Ur'un 3. hanedanı tarafından başarıldı. Gutiyen Halkı (Guti) Gutium'a aitti. Tahminen merkez Zagros Dağları'nda, kökenleri hakkında neredeyse hiçbir şey bilinmemekle birlikte Gutians vur-kaç taktiklerini uyguladılar. Baskınları Sümer ekonomisini mahvetti. Durum açlıktan sonuçlanan güvenliksiz bir hale geldi.
Uruk böylece bir 5. hanedanı geliştirebildi. Akkad kentinde bile, yerel bir hanedanın hüküm sürdüğü söylenirdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümer kral listesi:

Krallık gökten indikten sonra, krallık Eridug'daydı.
Eridug'da Alulim kral oldu; 28800 yıl hüküm sürdü.
Alalĝar 36000 yıl hüküm sürdü. 2 kral; 64800 yıl hüküm sürdüler.
Sonra Eridug düştü ve krallık Bad-tibira'ya götürüldü.
Bad tibira'da En-men-lu-ana 43200 yıl hüküm sürdü.
En-men-gal-ana 28800 yıl hüküm sürdü. Çoban Dumuzid 36000 yıl hüküm sürdü.
3 kral; 108000 yıl hüküm sürdüler.
Sonra Bad-tibira düştü (?)
ve krallık Larag'a götürüldü.
Larag'da En-sipad-zid-ana 28800 yıl hüküm sürdü.
1 kral; 28800 yıl hüküm sürdü.
Sonra Larag düştü (?) ve krallık Zimbir'e götürüldü.
Zimbir'de En men-dur-ana kral oldu; 21000 yıl hüküm sürdü.
1 kral; 21000 yıl hüküm sürdü.
Sonra Zimbir düştü (?) ve krallık Şuruppag'a götürüldü.
Şuruppag'da Ubara Tutu kral oldu; 18600 yıl hüküm sürdü.
1 kral; 18600 yıl hüküm sürdü.
5 şehirde 8 kral; 241200 yıl hüküm sürdüler. Ardından sel bastı. TUFAN


(Abartılı yğksek rakamların oluşu düzenli bir takmim kullanma alışkanlığının olmamasından dolayıdır)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tufanın meydana geldiğine dair en eski belge ve tarihi 2900 yılına kadar uzanıyor. M.Ö. yılı, buna ek olarak tufanın meydana geldiği Sümer krallarının listesi ve tufandan önce ve sonra kralların bölünmesi.. #tufan #life_is_street #bibleverses

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümer güneş ve adalet tanrısı: UTU SUM

için yazılmış bir dua:
'Her bir insan senin ellerine emanet,
sen onların kehanetlerini yönet ve görünür kıl. SAMALARA dua ve kutsama,
secde, diz çökmüş ayin ben secdedeyim.
Zayif insanı mütevazi seni çağıyor!'

ÖNEMLİ NOT: Köleci asurluların bayrağının kökeninin NEREDEN geldiğinin önemli bir kanıtı.. Köleci asurlular tarihte kavimleri kendi kölesi yaparak çok gaddar ve çok zalim şartlar altında çalıştırıp sömürmesi etraflıca ve çok iyi bilinmektedir. Köleci asurlular bir halkı çocuklarıyla beraber köleleştirerek kendilerine çalıştırılardı ve bu halkların sanatsal bütün becerilerini asurlular için göstermeye zorlarlardı. Örneğin Köleci asurlular elam, lulubi, sumer, babil, guti, , urartu halklarının tümüne SALDIRMIŞTIR! Urartuları topyekün köleleştirmiştir. Aşağıda görünen Sümer tanrısının sembolünü kendi bayrakları yapmışlardır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Copricorn..
Aslında mulsuhur olarak değil şöyle okunur bu-zuhun/ şimdilerde yeni kürdçe'de BIZIN diyoruz yani keçi.
MASS ise yeni kürdçe'de balık.
Sümer ve kürdçe terminoloji TIPATIP aynı.
Sümerce hala kürdler tarafından kullanılan bir dildir.

ZORUNLU BİR AÇIKLAMA
Türklerin dili ve kültürü, kürd kültürü ve kürdçe ile asla mukayese edilemeyecek kadar yeni çıkma/yetmedir.
Asya steplerinden yağma ve talan amacıyla kopma işgalci-köçek türklerin HERŞEYİ yalan, sahte, yapma ve çakma olduğu gibi ASLINDA türklerin HERŞEYİ: <<kürdlerinkidir>>.
KÜRDÇE'NİN KADİMLİĞİNİ DERİNLİĞİNİ arşivlerde ele geçirdikleri tarihi belgelerden öğrendiklerinde; ''Güneş Dil Teorisi Türkçe'' safsatasını bile ürettiler.
Yani kürdçe'yi kaldırıp yerine türkçe'yi koydular. Ama güneş balçıkla sıvanmaz. Gerçek er geç meydana çıkar böyle işte.

 

 

 

"Silim" kelimesi, yahudi dilinin "shalome"nin atası mıdır?

"Merhaba" anlamına gelen "Silim'' sümerlilerden ödünç alındı.

Sümer'de " keyifli, formda veya sağlıklı olmak anlamında da kullanılmaktaydı.

Asil diller için barış anlamına mı geliyor?

Sümerler'den ödünç alan akadlar'da merhaba anlamına geçmiş.

Sümer aynı zamanda "sağlıklı olmak" anlamına sıhhat, geldiği gibi hoşgeldin sağlıkla geldin anlamını veriyormuş.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümer tanrısı ASHUR ( AŞÜR) kanatlı güneş disk içine biniyor.


Mezopotamya coğrafyasında bir çok erkek çocuğun ismi Ashur olarak konulur

ASHUR HAKKINDA TARİHSEL İŞARETLER
Sümerler'deki gök tanrısı Ashur sonraki dönemlerde Asur panteonuna da aktarılmıştır.
Kanatlı disk içindeki insansı ile betimlenen Ashur, Antik Mısır'da Osiris ile özdeştirilir.
Göklerden gelenlerin mitoloji, tarih ve din üzerinde bıraktığı işaretler algılarımızı sonsuza dek değiştirmiştir.

KÖLECİ ASURLAR SOYKIRIMCI İDİ
İşgal ettikleri ülkelerdeki halkı tamamen başka alanlara sürgün ederlerdi. Geri kalanlarını da köleleştirilerdi.
Assurlular sümerlerin bütün medeniyetini kullanmış.
Asurlularda medeniyet kuruculuğu yok, çünkü sami ırkından olan köleci, işgalci, yayılmacı ve hegemonist bedevilerdir.
İşgal ettikleri medeniyetlerin buluşlarını kullanıyorlardı.
Babil ve Urartu medeniyetlerini iş̧gal edip bu halkları köleleştirip barbarca sömürdüler.


''Asur kralı Şalmaneser öldükten sonra oğlu Tuguti-Ninip tahta geçiyor ve ünvanı da "Kralların Kralı, s ümerlerin, akkadların ve kardukların (kürdler) Kralı" olarak ilan ediliyor''. M.Ö. 1271

George Smith Asurolog,
Arkeolog

 

 

 

 

 

Kürd aleviliğinin Ali'si
Kadim kürd devletlerinin ve sümerin hava tanrısı ELLİ'mi?

HavaTanrısı,
boğa boynuzlu hava tanrısı
İsmi şöyle geçer; Enlil,Ellil,El,Eli,Oli,Ali...
Göbeklitepe'yle başlayan Ve
Kadim Mezopotamya medeniyetlerinden Sümer Babil Akad
Anatolya'nun Hati, Mitani, Hurri ve Guti'lerin kadim Tanrısı ELLİ
Hava ve gök Tanrısı başındaki başlık dikkat çekici ..
Başlıktaki her çiziye dingir denir...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Simurrum Kralı Iddin-Sin, ülkesine saldıran düşmanları ayaklarının altında eziyor.

Simurrumlar, Mezopotamya’da önemli bir şehir devleti olup, kürdlerin ataları olan Lullubiler ile ittifak ve dostluk içinde yaşamaktaydılar.

M.Ö 2000 M.Ö 1500 yılları arasında hüküm sürdüler.

 

 

 

 

LANDES KARDAKA

The history of the Kurds has been darkened by the Arab Muslim Caliphate, whose armies reached the borders of Kurdistan in the Sixth Century, and by England, Germany and France in order to succeed in their imperialist exploitation plans to drain the Middle East of oil and other natural resources. They divided and shared the land of the Kurds Kurdistan into five parts and programmed a policy of racist denial, assimilation and annihilation against the Kurdish people. During this period of genocide, the history of the Kurds was obscured. As is well known, the history of the Kurds was also obscured and distorted by the racist explorers of European eighteenth-century travelers for two reasons: 1- Ignorance, 2- Racism.

As in the Kurdish proverb saying the sun can not be covered with mud. The truth comes out in the end. Here is a clue about the land of the Kurds (Kardaka) that appears in 4500 years old Mesopotamian imperial documents. The Pre-Historic past of the Kurds is older than all Mesopitamians because the ancient Kurdistan is the Ground of Civilisation. Read more!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

6000 yıldır insanoğlu zevk için alkol içip, seks yapıyor.
Sümerlilerden birayı pipetle içme fikrini sadece almadık, pozisyonlar da onlardan miras... :) ))

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Inanna and Sacred Prostitution & Marriage

In the many myths and stories involving Inanna in ancient Mesopotamia, Inanna does not appear as either wife or mother. Yet it is she that makes the Sacred Marriage with her husband Dumuzi in a fertility rite. Remember that in Mesopotamia, agriculture held primary importance and keeping the land fertile required many religious observances. In the Sacred Marriage, humans took the place of the gods in religious rituals devoted to fertility. The high priestess of the city, acting in the capacity of the fertility goddess Inanna, would have sex with the high priest or the king role-playing the fertility god Dumuzi.

In Sumer and later in Babylon, religious rituals involved sacred sexuality in the form of the Sacred Marriage or hieros gamos, an act simulating marriage between the fertility goddess Inanna/Ishtar and the shepherd god, Dumuzi. In this act, the high priestess of Inanna would have intercourse with either the high priest or the king of the city. Through the sexual act, divine fertile energy was released on the land ensuring good crops and productive herds. Sacred prostitution involved temple priestesses of Inanna/Ishtar having ritual sex with male visitors to the temple, again releasing the divine fertile energy. Both of these sacred sexual practices existed for thousands of years in Mesopotamia. It is best to understand these rituals as a religious act of devotion to the goddess rather than as sex per se. After all, secular prostitutes plied their trade in Mesopotamian cities as well.

Scholars have yet to settle on the question of whether sacred prostitution took place. Herodotus, a Greek historian, wrote that every Babylonian woman had to attend the temple of Ishtar/Inanna and agree to sex with any male that asked her. Once she performed this ritual, the male visitor gave her money to donate to the temple. Scholars have called this sacred prostitution, although the rite was essentially performed as a devotion or prayer to the goddess to ensure fertility. As a woman’s virginity was considered requisite for a marriage, it would seem unlikely that unmarried women would have taken part in this and yet Herodotus states that `every woman’ was required to. The practice of sacred prostitution, as

Herodotus describes it:

"Once a year in each village the young women eligible to marry were collected all together in one place; while the men stood around them in a circle. Then a herald called up the young women one by one and offered them for sale. He began with the most beautiful. When she was sold for a high price, he offered for sale the one who ranked next in beauty. All of them were then sold to be wives. The richest of the Babylonians who wished to wed bid against each other for the loveliest young women, while the commoners, who were not concerned about beauty, received the uglier women along with monetary compensation…All who liked might come, even from distant villages, and bid for the women. This was the best of all their customs but it has now fallen into disuse. (Histories I: 196)"

Inanna, who later transformed into the Akkadian goddess Ishtar, the Phoenician Astarte and later still as the Greek goddess Aphrodite, is the goddess of love, sex, beauty and fertility. Priestesses of this goddess, at least one order of them, performed as sacred prostitutes, lying with males who desired their services in ritual sexuality. This order of priestess was called Nin-Gig in Sumeria.

 

MÖ 2150 yılında Guti kralı Terikan(*),
Sümer şehirlerini ele geçirdi
Sümer ülkesinde Hükümranllığını sürdürdü..
Sümerlerin ülkesini yönettiler,
burda bilinmesi gereken Guttianlar Sümerlerle çağdaşlar ve uzun bir süre kendi toprakları dahil olmak üzere Sümer topraklarını da yönettiler.
Bu tablet savaşı sümerlerin tarih yazımı ile kayıt altına alınmıştır.

*): Günümüzün Kürd Aşireti TÊRKAN.. Têr: tîr (mızrak) demektir ve têrikan mizraklilar demektir.

Guttiler tüm mezopotamyayı kontrol edemediler ve bu, Sümer prenslerinden birinin (Autohikal) başka bir dönemde Uruk'ta bağımsızlık kazanmasına yardımcı olan şeydi, gutti kralı (Terikan) diğer Sümer şehirlerini ilhak etti.
Bu kral, onları kötülükten kovabildi ve onları tarif
Alkoti yılanı ve dağ akrep
Tanrıya karşı elini kaldıran
Ve Sümer krallarının yabancı ülkelere sürgünü
Ve Sümer'i düşmanlık ve nefretle doldurdu
Karısı olan karısı kaçırdı
Oğlu olan çocuk kaçırıldı
Ve ülkede düşmanlık ve isyan yaratın
Tanrı Enlil Guttileri ortadan kaldırmayı seçti, bu yüzden iradesini yerine getirmesi için prensi (Otto Heikal) seçti. İki Gutti savaşçı teslim olmayı ve boyun eğmeyi teklif etmek için geldi, ama o bunu reddetti.
Savaşında iki ordu bir araya geldi, Sümerler galiplerdi, boynundaki kitlelerin önünde ve bununla ilk sümerlilerin yaşadığı kara bir sayfayı bitirdi ve iktidar halkın yanına döndü.
MÖ 2200 yılında (MÖ 22. yüzyıl belli bir yıl yoktur), yani 4221 yılından önce gerçekleşen tarihteki Guttiler ile Sümerliler arasındaki savaşı salranatı anlatıyor
Firavun halkının açlığı MÖ 2150, yani 4172 yıl önce Altıncı Hanedan.

Kaynaklar
1) Bir Grup Araştırmacı, Irak-İran Çatışması, s.41.
2) Fadel Abdul Wahid Ali, tarihin en eski kurtuluş savaşı, Sümer dergisi, Sayı 30, s.164.
3) Samuel Noah Kramer, Sümerler, Çevirmen, s.325.
4) H. W. Saggs, The Greatness that was Babylon, s54.

 

 

 

 

 

 

 

Süleymaniye - Qeredax'da 4 bin yıllık taş kabartma

 Serpil Güneş

Süleymaniye’nin Qeredax ilçesindeki bir tepede bir kaya üzerine nakşedilmiş kabartmanın 4 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor.

Süleymaniye’nin Qeredax ilçesinin aynı isimli Qeredax Dağı’ndaki bir tepede kaya üzerine resmedilen bir elinde balta, diğer elinde yay ve ayaklarının altında iki insan figürü bulunan kabartmanın Sümerlerin III. Ur Henadanlığı dönemine ait olduğu tahmin ediliyor.

Kabartmadaki kişinin antik Sümer şehri Ur’un bir kralı olduğu, ayakları altında resmedilen insan figülerinin ise düşmanlarını sembolize ediyor.

Kaya kabartmasında kralın resminin büyük, ayaklarının altındaki insan figürlerinin küçüklüğü düşmanları karşısındaki kazandığı zaferi temsil ediyor . 4 bin yıllık tarihine rağmen taş kabartma heykel günümüze kadar çok iyi bir şekilde korunarak ulaşmayı başarmış.

Arkeologlar kabartmadaki kralın Sümer Ur 3’üncü hanedan kralı Ur-Namu’ya ait olabileceği görüşünde. Çünkü bu dönemde Ur krallığının Kürdistan’a yaptığı seferlerle biliniyor.

Üçüncü Ur Hanedanı, Üçüncü Ur Sülalesi, III. Ur Hanedanlığı ve benzeri isimlerle anılan, Mezopotamya'da bir dönem egemen olmuş, Ur kenti temelli Sümer hanedanıdır. Bundan dolayı “Yeni Sümer Devleti” olarak da tanımlanmaktadır. Kısa bir dönem boyunca (yaklaşık 100 yıl, MÖ 2060 - MÖ 1960) bölgesel bir siyasi güç olmuştur. Hanedan kısaca Ur III veya III. Ur olarak da anılmıştır.

Akkad yönetiminden ve peşi sıra gelen kısa dönemli Guti egemenliği ardından, Mezopotamya'nın önemli siyasi gücü haline gelmiştir. İsin, Larsa ve Eşnunna kentlerini yönetimi altına almıştır.  Akkadların yönetiminin zayıflamasıyla, III. Ur Hanedanı yükselişe geçmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MENOHRAMIN KÖKENİ
Sümer hayat ağacı,
Yemen kamış bitkisi ve Kartaca Kenan şamdanı.
Yaratılış hikayesinden Davud Yıldızı'na ve menoraya kadar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

5000 yıl önce Mezopotamya'da Sümer'de bir kadın atlı bir araba kullanabiliyordu..
Kadının özgürlüğünün nişanesi...

Eridu şehrinden atlı araba kullanan Sümerli bir kadın heykeli Heykel M.Ö. 3000 yıllarına tarihleniyor.

Heykel, antik Sümer'de atlı arabayı kullanması hem araç endüstrisinin gelişmiş olduğunu hemde Sümer kadınının toplumdaki konumunun kanıtıdır.

Bu arkeolojik parça, Bağdat Ulusal Müzesi'nde korunmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BC 26 yy bir sümer belgesi .


Antik Mezopotamya'da antik sümer dili ve yazısı 4 mileniyum önce yaygın bir şekilde ortak bir etkileşim kültürel samimi ortak yaşam geliştirdi.
Mezopotamya'nın bilimsel, dini ve kültürel dili oldu
Akadlar sümer dilini büyük ölçüde ödünç aldılar; sözdizimsel, morfolojik öğrenilmesi yakınsama kademeli olarak kendi kültürlerine entegre ettilerse de
dini törenlerde salt sümer dili kullanıldı
.

Kürdçe'de halk dilinde sümerlere somerî denir. Kürdçe ve sümerce zengin bir terminoloji ortaklığı var.

Hakkında sıkça konuşulan Akad Dili'nin kürdçe'ye yakınlığı sümer dili üzeridir anlaşılan, yada bu faraziye tamamen yanlış olup, akadlılar bir OVALI KÜRD BOYU'dur..
- Ancak geniş bir bilimsel araştırma bu soruyu cevaplar. Tıpkı en az 12 bin yıllık bir tarihi olduğu kabul edilen Xirabreşk/Girê Navokê'de/Girê Miradan (Göbekli Tepe'de) bulunan bir insan kafatası üzerinde yapılan DNA testinde KÜRD İNSANI'nın DNA'sı bulunduğu gibi ..
Kürdler Ortadoğu'nun EN ESKİ KAVMİ'dir. Bilimsel teknik devriminin ışığı, herşeyi açık açık ortaya koyuyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tarihin ilk kurtuluş savaşı, Sümer halkının, MÖ 2000 yılında Uruk şehrinin hükümdarı Autohikal'in önderliğinde Guttian'lara karşı savaştığı ilk kurtuluş savaşıdır.
Gutti Kuttiler, Ekbatana bölgesinde (Hamadan) yaşayan dağ ejderhaları denen kabileleridir ve Sümer işgali yaklaşık bir asır boyunca M.Ö. 2211-2120 arasında devam etti ve
Mezopotamya tarihinde karanlık dönem olarak adlandırıldı, guttiler savaşçı kabilelerdi. Sümerlerin kralı kahraman Autohikal, Kutian Gutti kabilelerine karşı kurtuluş savaşında savaştı
ve onları Sümer ülkesinden kovmayı başardı ve kralları Terikan'ı ele geçirdi ve çalınan halkının özgürlüğünü yeniden kazandı:
Sümer metni şöyle diyor:

Autohekal ayaklarının dibinde Terikan ile oturdu
Ve ayağı Kuti kralının boynuna bastı ve Sümer egemenliğini yeniden sağladığını duyurdu.

Kaynak: Sümer Kitabı ve Akad/Wadih Bashour

 

 

 

 

 

"Kürd sözcüğünün anlamı Çoban - Göçebe değildir. Kürdler Sümer ve Babil tabletlerinde Guti veya Kurti olarak geçmektedirler. Binlerce yıldır aynı coğrafyada yaşarlar ve arap değiller."


Tarihçi William Linn Westermann

 


"Çoban ve Göçebe" söylemi türk, arap ve acem (fars) yazarların iddiasıdır. Bilimsel dayanaktan uzak bu söylemler kürdlerin "medeniyet" ve "şehir" kurmadıklarının propagandasını yapmak ve kürdleri küçük göstermek için ortaya atılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 


 

MÜSLÜMANLIĞIN TANRI TARAFINDAN GÖNDERİLMİŞ/GELMİŞ YUTTURMACASI

SÜMERİ ve MISIR'I KOPYALAMIŞLAR VE BUNA HARAMET/KUTSALLIK MASKESİ GEÇİRMİŞLER

Müslümanların namaz kılma ritüelleri eski Mezopotamya ve Mısır dini ritüellerinin KOPYASIDIR.

Antik Mısır’da, müslümanların namaz hareketlerinin bire bir örneğini görüyoruz...
Namazın tarihçesi yada hareketleri çok eskiye dayanıyor başka yoruma gerek yok

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kuran'da allandırıla ballandırıla anlatılan Eyüp'ün hikayesi de önce Sümer tabletlerinde yazılıdır


Ludlul-Bel-Nimeqi
Ludlol Bell - Nemeke

İyi bir adamın ağıtını anlatan Babil şiirini yazan şairin adıdır. Adı Tabu O'Toole-Bill, haksız yere acı çekiyor.
"İyi Acıların Şiiri" olarak da bilinen başlık, "Bilgeliğin Efendisine haraç ödeyeceğim" olarak tercüme edilir.
Nippur şehrinde 52 yaşındaki bir memur olan Tabu-utul-Bel şiirinde şöyle haykırıyor:
Birçok acıya ve haksızlığa uğradığını, doğru davranışını onayladığını ve tanrıların neden acı çekmesine izin verdiğini sorar. Ve bu nedenle.
Bu şiirde, “neden iyi insanların başına kötü şeyler gelir” şeklindeki asırlık soruyu ele alıyor.
Böylece şiir, daha sonraki İbranice yapı olan "Eyüp Kitabı" ile ilişkilendirilmiştir.
Eyüp Kitabı'nın ne zaman yazıldığı (ve bu durumda, ne zaman yazılması gerektiği) konusunda bilimsel bir fikir birliği yoktur.
ilgili hikaye olmuş olabilir), ancak çoğu MÖ 7., 6. veya 4. yüzyıla atıfta bulunur.
Muhtemel bir mesele olarak, Ludlol Bell-Nimeqi, Nimeqi'yi c'ye tarihlendirir. 1700 M.Ö.
Babil şiiri muhtemelen daha önceki Sümer eserlerinden esinlenmiştir.
İnsan ve Tanrısı (MÖ 2000'de yazılmıştır), Samuel Noah Kramer'e göre,
"Zalim bir kurbanın ve görünüşe göre hak edilmemiş talihsizliğin uygun davranış ve davranışlarını tanımlamak amacıyla" yazılmıştır (589).
Bunda şiir, Gılgamış Destanı'nda anlatıldığı gibi daha önceki Sümer parçalarından ödünç alan Babilli yazarlar için bir model izler.
Babil Yin Lyqi Onini (yaklaşık MÖ 1300-1000) Uruk Kralı hakkında ayrı Sümer hikayeleri çiziyor. Ve onları Gılgamış Destanı'nda oluşturdu.
Eski Ahit'teki bazı İncil anlatılarının kökeninin Sümer eserlerine dayandığına şüphe yoktur.
Örneğin, Tekvin'deki insanın düşüşü ve Nuh'un tufanı, Sümer eserleri Adapa ve Atrahas'a kadar götürülebilir.
Ludlul-Bel-Nimeqi ve Eyub'da işlenen konular arasındaki benzerlikten dolayı,
Birçoğu, bugün mevcut iki eseri, Eyüp Kitabı'nın Tufan hikayesiyle aynı şekilde daha önceki çalışmalardan türetildiği iddiasıyla karşılaştırdı.
Bu iddianın ve karlı karşılaştırmanın açıkça bazı avantajları olsa da,
Ancak her iki eserin de sadece edebi ödünçleme ile ilgili olarak sunduklarını okuması kusurlu görünmektedir.
Ludlul-Bel-Nimeqi, Vaizler veya Yeremya'nın Ağıtları'nın üçüncü bölümü gibi İncil'deki diğer kitaplarla kolayca karşılaştırılabilir.
Üniversitedeki konuşmacı, Tabu-utul-Bel ve Ağıtlar ile aynı soruları soruyor.
Üçüncü bölümde Ludlul-Bel-Nimeqi'ye çok benzeyen resimler var.
Daha sonraki çalışmaların daha önce kullanılmış olması kesinlikle mümkün olsa da.
(Laudel-Bell-Nemeqi muhtemelen eski adam ve onun tanrısı için kullanıldığı için) İkisinin basitçe aynı konuyu ele alması tamamen mümkündür.
Günümüz insanı hala iyi insanların neden acı çektiğiyle boğuşuyor.
Çağdaş okuyucular Eyüp Kitabı'nın Ludlul-Bel-Nimeqi'den türediği konusunda ısrar ettiklerinde, öyle görünüyor ki,
Daha önceki şiiri, eserin insanlık durumu hakkında söylediklerini takdir etmesinden ziyade, yalnızca kaynak materyal için iletirler.
Eyüp Kitabı ile Babil eseri arasında benzerliklerden daha önemli farklılıklar vardır ve daha önceki eser daha sonra kaynak materyal olarak kullanılmış olsa da,
Ludlul-Bel-Nimeqi'yi İncil anlatısının sadece "yaklaşık" bir taslağı olarak okumak (ya da Eyüp'ü bir "türev" olarak değiş tokuş etmek)
İşi çökerttiği gibi kesme noktasını da kaçırıyor. "İyi insanların başına neden kötü şeyler gelir" sorusu, insanın kendisi kadar eskidir.
Tabu Otul-Bel, Eyüp gibi, çok dindar olmasına rağmen korkunç acılar çekti, tüm ritüelleri ve duaları yerine getirdi.
"Ama ben kendim duaları ve duaları düşündüm - dua benim bilgemdi, onurumu feda ediyorum" diyor ve hala acı çekiyor.
Eyüp de aynı şekilde şöyle diyor: “Ayaklarım onun adımlarını izledi, ve onun yolu tutuldu ve ben reddetmedim.
Ve dudaklarının emrinden dönmedim; Ağzından çıkan sözler beni gerekli yiyeceğimden daha çok onurlandırdı” (Eyub 22:11-12).
Her iki eser de insanın Tanrı'nın iradesini nasıl anlaması gerektiğini sorgular ve sonunda,
Her iki taraf da ilahi müdahale ile acılarından kurtulur.
Ancak farklılıklar, iki işletmenin ayrıntılarında ve kaynaklandıkları kültürdedir.
İkisi arasındaki en belirgin fark, Babil eserinin bir monolog, İbranice kompozisyonun ise drama olmasıdır.
Bununla birlikte, bunun yanında, Eyüp'ün bizzat Tanrı tarafından kurtuluşu ile Tabu'nun kurtuluşu arasında açık bir farkın bahşedilmesi.
O'Toole Necromancer aracılığıyla, en önemli fark, ıstırabın ne olduğu ve tanrıların algılanmasıdır.
Tabu-utul-Bel kendi kişiliğinde acı çeker ve bu acıdan başkalarının acısını ve varoluşun anlamsızlığını düşünmek için türemiştir.
(“İnsanlar Tanrı'nın yollarını nereden öğrenebilirler? Akşam yaşayan, sabah ölür…
Bir noktada şarkı söylüyor ve oynuyor; Göz açıp kapayıncaya kadar cenaze gibi uluyor.”).
İş, şahsında acı çekiyor, ancak çocuklarının ölümüne ve hayatında çalıştığı her şeyin kaybına katlanmak zorunda.
O da başkalarının acılarını hesaba katar ve bunun nedenini nasıl öğrenebileceğini merak eder.
("Ah, bir adam komşusunu savunduğu gibi, bir adamla Tanrı'ya yalvarabilir" (Eyub 16:21).
Ancak tanrıların kendileri, iki eserdeki en büyük farkı

Kaynak: Joshua J. Mark.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SÜMER ASTRONOMİSİ

 

Someriyan 6000 sal berê gerstêrkên/gerînekên li hemî pergala Tavê kifş kirin. Dema zanyariya nûjen gerstêrkên dawîn ên mîna Neptûn û Pluto hîna li dehsala sêyemîn a sedsala bîstan (1930) kifş nekiribû.
Someriyan peykerên astronomîkî yên ku astronomên hevdem tevlihev dikirin çareser kirin, û Dezgeha Fezayê ya NASA-yê nuha rastiya her tiştê ku somerî gotin û her tiştê ku someriyan 6,000 sal berê kifş kiribûn piştrast kir.
Pluto ji hêla astronomer Clyde Tambo ve di salên 1930-an hîna nû hate vedîtin.
Pluto ji hêla someriyan ve dihat naskirin, û wan wêneyê wî li ser yek ji nexşên Somer ên nemir nexşandî bûn. Wan şiklê wê nas kir û navek lê kirin ku bi şiklê wê re li hev bike.
Sumeriyan her weha peykerek stereoskopîk a pergala meya rojê (gerstêrka dehemîn) ku zanyar heya niha kifş nekirine xêz kirin, û ev gerstêrka herî dûr û nenas a heya îro ye, û ew jê re dibêjin Gerstêrka X, anku nenas.
Beriya dahênana teleskopê di sala 1600-an de, mirovahî ji ber dijwariya dîtina wê bi çavan nikaribû ji Jupiter dûrtir bibîne.
Ji dema Galileo ve, stêrnasan karîn gelek exoplanetan bibînin, û ev agahdariya nû heya dawiya sedsala bîstan ji hêla kesî ve nehat înkarkirin.
Bi saya teknolojiya teleskopa (Hubble) û peykên ku li fezayê digerin, teoriyên berê yên astronomiyê

 

Sümerler 6000 yıl önce tüm güneş sisteminin gezegenlerini keşfettiler, modern bilim ise Neptün ve Plüton gibi son gezegenleri yirminci yüzyılın üçüncü on yılına kadar keşfedemedi.
Sümerler, çağdaş astronomları şaşkına çeviren astronomik bulmacaları çözdüler ve NASA uzay ajansı şimdi onun söylediği her şeyin ve 6000 yıl önce Sümerlerin keşfettiği her şeyin geçerliliğini doğruladı.
Plüton, 1930'larda astronom Clyde Tambo tarafından yeni keşfedildi.
Plüton, Sümerler tarafından biliniyordu ve imajını ölümsüz Sümer oymalarından birine kazıdılar. Şeklini biliyorlardı ve ona şekline uygun bir isim verdiler.
Sümerler de bilim adamlarının bugüne kadar keşfetmedikleri güneş sistemimiz olan stereoskopik bir heykel (onuncu gezegen) çizdiler ve bu, bugüne kadarki en uzak ve bilinmeyen gezegendir ve buna Planet X diyorlar, yani bilinmeyen.
1600 yılında teleskopun icadından önce insanlık, çıplak gözle görmenin zorluğu nedeniyle Jüpiter'den daha uzağı göremiyordu.
Galileo'nun zamanından beri, gökbilimciler birçok ötegezegen görebildiler ve bu yeni bilgi yirminci yüzyılın sonuna kadar kimse tarafından inkar edilmedi.
(Hubble) teleskopunun teknolojisi ve uzayda dolaşan uydular sayesinde, önceki astronomi teorilerinde

 

 

 

 

Üstte: TANRI ANU'YA İBADET EDEN SÜMER RAHİBİ
Altta: Kaunake olarak bilinen tepeli bir yün giysi ile ibadet ediyor.
Mezopotamya Ur kenti 2400, M.Ö.
Kaymaktaşı ve kabuk.

Çok tanıdık bir ibadet şekli geldi mi size?
Evet bildiğiniz namaz.

Louvre-Lens, Fransa. Fotoğraflar 2019.

 

 

 

 

 

 

Dêlindêza (rîtuela) Niyazê


Xwedayê hewayê a somerian Enlil û jina wî Hewa xwedî kurekî bi navê Ninlil Sîn bû ku ew xwedayê Heyvê bû.

Piştî Sumeriyan ew li nik akadiyan, asuriyan û babîliyan jî xweda bû.
Perestgehên herî naskirî yên wan li bajarên Ur û Harranê bûn.

Gava ew niyazê (dua) dikirin, destên xwe vedikirin û ronahiya heyvê dikirin nav destê xwe û li rûyê xwe didan. Li Bekkeyê (Mekke) jî navê vê xudayê "Elllah e" ("Xweda Xwedê ye" tê wateya Yezdan e anku wateya hêzdariyê dide. ''el'' anku herî bi hêz).
Berî îslamê, ereb bawer dikirin ku Xwedayê Heywe sê keçên xwe hene. Navê wan Al-Lât, Al-Uzza û Manat in. 

Dua ritüeli..
Sümer Hava Tanrısı Enlil ve onun karısı
Hava Tanrıçasının Ninlil Sin adında Ay Tanrısı oğulları vardı.


Mezopotamya’ da Sümerler’ den sonra Akad, Asur ve Babil imparatorluklarında da yer aldı.
En tanınan Sin tapınakları ise Ur ve Harran şehirlerindeydi.

Ellerini dua ederken açar, ay tanrısı Sin'in ışığını avuçlarına doldurup yüzlerine sürerlerdi. Mekkede bu tanrının ismi “El-ilah” (“ellah ” Arapça ’da tanrı demek, “El” ise en güçlü anlamında).
İslamiyet’ten önce Araplar Ay Tanrısı Sin‘in üç kızı olduğuna inanırlardı. Bunların isimleri Al-Lât, Al-Uzza ve Manat...

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümerler (kendilerine KENGER derler)
BARAK adlı kutsal kanatları ile uçabilen bir köpekleri varmış...
Sümer din adamları Zigguratların en üst katından Tanrı ile görüşmek için bu BARAK denen hayvanlara binerlermiş...

İslamiyette Muhammedin BORAK/BURAK adlı kanatlı hayvana binerek göğün en üst katında bulunan Allah ile görüştüğü kabul edilir ve buna miraç (yükseliş) derler...

Hatta müslümanlıkta 7 yıl Üç Ayları (oruç) tuttuktan sonra yedi yılın sonunda bir koç kesip etlerini komşulara dağıtırlar ve bütün kemiklerini toplayıp bir torbada biriktikler. K ıyamette buna binip sırat köprüsünden geçeceklerine inanırlar ki bu Sümer ve Zerdüşt inanışında da var ...
...
Hititlerde de (Hatti inancı) PİREK adını verdikleri kanatlı aslanlara binerek tanrılarla görüşüldüğü kabul edilmektedir...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sumeriyan ji welatê xwe re digotin KÎ-EN-GİR. KÎ- EN te wateya erd/ax, cih; Lê̂ wateya “GIR” hîna tewaw nehatiye selimandin. Pir balkêş e ku peyva KÎ-EN-GİR di kurdiya nûjen de jî heye. Ji ber ku KÎ-, îro wek cî/cih tê bi lêvkirin, mînak (ciyê me, ciyê dûr, ciyê bilind û hwd). –EN jî tewandina peyva KÎ- ye, heta dibe ku qertafa pirjimariyê be jî.
Di kurdiya nûjen de, ji berpirsiyarê malbat, dever yan jî heremekî re dibêjin key/keya/keyan. Li pir deveran ji muxtaran re dibêjin keya. Heta li serdema antîkî ji rêvebirên gelên eyranînejad/îranînejad re gotine keyan (Key Esxer, Key Xusrew, Key Kabûs). Bi taybetî di Avestayê de jî behsa keyan hatiye kirin.
Her wiha peyva GİR jî navê hoz/êl/eşîrekî ye. Ji ber vê sedemê KÎ̇-EN-GİR jî tê wateya cih/welatê gîran.
Baş e ev “GÎR” kî ne?


Sumerî di detayên kurdî de veşartî ne
“GÎR” navê kevnar ê kurdên gor/goran e. Dibe ku ev nav di rastiya xwe de wek “GOR” be, lê şaş hatibe xwendin. Her wiha dibetiya mezin ew e ku sumerî pêşiyên kurdên goran in. Jixwe devera ku goran lê ne, demeke ji deman cih û warê sumeriyan bû. Ji ber vê̂ sedemê di zaravê goranî û devokên wê (hewramî, kakeyî, bacalanî, kendulayî, bextiyarîi, lekî, feylî, kelhorî, mamesanî) de peyvên sumerî ji zarawên din ên kurdî zêdetir in. Hema hema şêweyê ̂ rêzimanî yê sumerî jî wek hev in.
Nezikbûna regezî ya sumeriyan mirov dikare bi riya ziman, ç̧and, genetikî û dî̂rokê destnîşan bike

Kitêba #Alihuseyinkerim
Li ser dîroka kurdan û sumeyan nivîsiye 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümerler; Niburinin tahrip ettiği büyük patlamayı tarif etti.
Astronomi, matematik, evren, yıldızlar ve gezegenler hakkında kapsamlı bilgilere sahip oldukları bulunan tablet ve yazılı kaynaklardan gösteriliyor.
Misal 6000 yıl önceden güneşin merkez olduğunu ve dünyanın onun etrafında döndüğünü biliyorlardı ve kil tabletlerinde 4 milyar yıl önce dünya derin uzaydan gelen varlıklar tarafından işgal edildiği yazılı.
Gezgin Göksel beden diye nitelendirilen ve Nasa tarafından da göksel bedenin saate 65000 hızla hareket ettiğini söylüyor ..
Ne diyelim, bir bildikleri vardır....

 

Sümerler teleskop kullanmadan güneş sistemini nasıl çözdüler?
- Mezopotamya uygarlığının
dünyadaki ilk uygarlık şüphesiz Sümer.
MÖ 3000 en ilginç olanıydı
Babylonyada
medeniyet, tarımda, mimaride,
astroloji, matematik ve onlar
İçin bugüne kadar kullandığımız 60. sistem zaman, ilk çivi yazısı yazısı vb bulundu.
- Ama bu çalışma belgesinde ilginç olan şey, astronominin derin bilgisi, arkeoloji çok sayıda kil tablet buldu, bunlardan biri mühür silindirdi.
Bazı meslektaşlarım için gizemli tasarım Sümer dönemine M.Ö.3000 yıllarından ki bu,
Güneş sistemini temsil ediyor,
10 gezegen (9 gezegen + Ay),
Şimdilerde Berlin Müzesi'nde bulunmakta.
- Ama biliyoruz ki teleskop olmadan, çıplak gözle sadece 5 gezegen görmenin mümkün olduğunu
(Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn).
- Öyleyse Sümerleri diğerlerini nasıl görüp isim verdiler?
Oysa ki güneş sistemindeki gezegenler bulundukları yer çıplak gözle görünmez (Netuno keşfedildi
Hatta 1846'da Plüton 1930, Uranüs 1781) keşfedildi.
- Ayrıca Güneş'in merkezde olduğunu biliyorlardı.
Güneş sistemi, bu binlerce yıl demektir
Copernicus ve Gallelio'dan önce.
- Ayrıca silindir mühür fotoğrafında da gördüğünüz gibi 10 küçük topun boyutları farklı gezegenler olduğundan farklı boyutlardadır .. !!
- Berlin Müzesi'ndeki silindir mühür.
- Etrafında Sümer adının geçtiği gezegenler
Güneş.

(Bir araştırmacının çok yerinde ve iyi soruları)

 

 

How did the Sumerian know our
solar System without using telescope..???
- We know the Mesopotamia civilization was
the first civilization in the World, and the
Sumerian 3000 BC was the most interesting
one with the Babylonis, was a completed
civilization, in the agriculture, architecture,
astrology, mathematics and they invinted the
60th system that we used until today for the
time , the first cuneiform writing.
- But what interesting in this OP the deep knowledge of astronomy, the archeology they
found alot clays , one of these was cylinder
seal to Sumerian period 3000 BC with mysterious design , for some archeologists
it rappresent the solar system , 10 planets
(9 planets + the Moon) , the cylinder seal now
In the Museum of Berlin.
- But we know without the telescope, with nacked eyes it is possible seeing only 5 planets
(Mercury, Venus, Mars , Jupiter and Saturn).
-
- So how did they know the Sumerian the others
planets in the solar system where they are
invisible with eye only (Netuno was descoverd
In 1846, Pluto 1930, Uranus 1781) ??
- Also they knew the Sun was in the centre of
the Solar system, this means thousands years
before Copernicus and Gallelio.
- Also as you see in the photo of the cylinder seal the 10 small balls have different size as the planets they have different sizes..!!
- The cylinder seal in the Berlin's Museum.
- The planets with the Sumerian name around
The Sun.

(Good questions of a scholar)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Lagaş'lı Prens Urukagima 2351 MÖ.-2340 MÖ

Sümer kent devletinin yöneticisi ve tarihin ilk reformisti.
Tapınak sosyalizmin kurucusu,
Yasaların ilk kurucusu denilebilir
Önem arzeden bir diğer yönü ise ilk sosyal reform,
ilk mülkiyet hakkı gibi; kendi zaman şartlarına göre büyük devrimler olan
buluşlara imza atmıştır.
Tarihte bilinen en eski yazılı kanunu hazırlatan kişidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

At Louvre Museum.. Photo: Per H

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümerce aşk kelamı

 

 

 

 

 

 

 

Sümer Kralı Utuchengal'ın Guti'lere karşı başarısını anlatan tablet.

Sümer Hanedanlığı krallarından Utuchengal, Guti (Kürd) Krallığına karşı yapmış olduğu savaşı kazanarak Guti'lerin Sümer üzerindeki egemenliğine son verdi.

Guti kralı Tirigan bu savaşta yenildi.

Kaynak: Musée du Louvre, Paris

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kurdish - Sumerian Clothing Similarities

 

 

 

 

 

 

Ezdi - Kurd Baba Derwêş

 

 

 

 

 

 

 

 

Ur-Nammu Yasası (MÖ 2100–2050 civarı) 

Ur-Nammu Yasası, bugün hayatta kalan bilinen en eski yasa kodudur. Mezopotamya'dandır ve tabletlerde Sümer dilinde yazılmıştır. Nippur'da bulunan iki parçadan oluşan kodun ilk nüshası 1952'de Samuel Kramer tarafından çevrilmiştir. Bu parçalar İstanbul (Konstantinopolis) Arkeoloji Müzeleri'nde muhafaza edilmektedir. Kısmi korunması nedeniyle, sadece önsöz ve yasaların 5'i farkedilebiliyordu. Ur'da başka tabletler bulundu ve 1965'te tercüme edildi ve 57 yasanın 30'unun yeniden yapılandırılmasına izin verdi. Sippar'da bulunan başka bir kopya, hafif varyantlar içerir.

Önsöz, yasaları doğrudan Ur kralı Ur-Nammu'ya (MÖ 2112–2095) borçludur. Yasaları çivi yazılı tabletlere yazdıran yazar hala biraz tartışmalı. Bazı bilim adamları bunu Ur-Nammu'nun oğlu Shulgi'ye bağladılar. Urukagina Kanunu gibi daha önceki kanun kodlarının var olduğu bilinmesine rağmen, bu mevcut en eski hukuki metni temsil etmektedir. Hammurabi Yasasından üç asır daha eskidir. Kanunlar rasgele IF (suç) THEN (ceza) biçiminde düzenlenmiştir - hemen hemen tüm sonraki kodlarda izlenen bir model. Babil hukukunun daha sonraki lex talionis ('göze göz') ilkesinin aksine, bedensel hasar için parasal tazminat cezaları koyar. Ancak cinayet, soygun, zina ve tecavüz ölüm cezasıydı.

Kod, "Sümer Rönesansı" sırasındaki toplumsal yapıya bir bakış sunuyor. Lugal ("büyük adam" veya kral) altında, toplumun tüm üyeleri iki temel tabakadan birine aitti: "lu" veya özgür kişi veya köle (erkek, arad; dişi geme). Bir lu'nun oğluna, evlenip "genç adam" (guru) olana kadar dumu-nita denildi. Bir kadın (munus) kızlıktan (dumu-mi) bir eşe (baraj) geçti, o zaman kocasından daha uzun yaşarsa, yeniden evlenebilecek bir dul (nu-ma-su). Köleci asurlar sümer medeniyeti'ni taklit ederek varlık göstermişllerdir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

''Sümerler ilkel sayılabilecek bir dönemde rönesans yapmışlar..'' Zaze Mahabadi

 

Firat'ın nehri'nin doğusuna kurulmuş antik Sümer kenti Uruk

 

Sümerlerin getirdiği yenilikler yavaş yavaş yayıldı ve bugün içinde yaşadığımız gelişmiş dünyadaki modern teknolojinin gelişimine yol açtı. İşte Sümerlerin izlerini bıraktığı alanlardan bazıları!


1- Seri üretim çömlek.

Diğer antik halklar çömleği elleriyle yaparken Sümerler, seri üretime geçmelerini sağlayan çömlek tekerini icat etmişti. Pennsylvania Üniversitesi Akdeniz Sanatı ve Arkeolojisi Bölümü’nden doktora adayı Reed Goodman’a göre bu icat Sümerlerin işçilerin yiyecek payının konulması için yapılan ve bugünkü Tupperware’lerin öncüsü sayılan kaplar gibi çok sayıda ürünü çoklu biçimde üretmesini sağlamıştı.


2- Yazı
Jones, yüzde yüz olmasa da çok büyük bir olasılıkla ilk yazı sistemini geliştirenlerin Sümerler olduğunu söylüyor. Bu, Sümerlerin MÖ 2800’den beri yazılı iletişim kullandıklarını açıklıkla ortaya koyuyor.

Sümerler geliştirdikleri bu sistemi derin bir edebiyat oluşturmak veya tarihlerini yazmak için değil daha ziyade alım ve satımını yaptıkları malların kaydını tutmak için kullanıyordu. İlk metinlerin yalnızca sayı ve mal bilgilerinden oluştuğunu belirten Jones, Sümerlerin bunu temelde çeşitli nesnelerin çizimi olan bir piktograf (resimyazı) sistemiyle yaptığını söylüyor. Sümerler zaman içerisinde fikir ve eylemleri ifade etmek için piktografları birleştirmiş daha sonraysa bu piktograflar sesleri ve kelimeleri oluşturacak şekilde evrilmişti.
Kâtipler, daha sonra kurutulup tablet haline gelecek ıslak kil üzerine sembolleri kazımak için ucu sivrileştirilmiş kamışlar kullanıyordu. Bu yazı sistemi sonraki dönemlerde çizi yazısı olarak bilinmeye başlandı ve Kramer’in belirtiğine göre ilerleyen medeniyetler tarafından benimsenip 2000 yıl boyunca tüm Orta Doğu’da kullanılmaya devam etti.


3- Hidrolik mühendisliği
Sümerler, taşan Fırat ve Dicle nehirlerinin suyunu nasıl toplayıp yönlendireceklerini öğrenmişti. Taşan suları içerdiği zengin alüvyonla birlikte topluyor daha sonra bunu ekili tarlaları sulamak ve gübrelemek için kullanıyordu.

Kamış, palmiye gövdesi ve çamurla inşa edilen, kapıları su akışını kontrol edebilmek için açılıp kapanabilen barajlarıyla karmaşık kanal sistemleri tasarlamışlardı.


4- Araba
Sümerler tekerlekli araçlar icat etmedi, ancak Richard W. Bulliet’in Tekerlek: İcatlar ve Yeniden İcatlar kitabında yazdığına göre sürücünün bir dizi hayvanı yönlendirdiği ilk iki tekerlekli arabayı bulan Sümerlerdi.

Goodman Sümerlerin MÖ 3000’lerde bu tür ulaşım araçlarına sahip olduğunu söylüyor. Ancak, Sümerler bu araçları sert toprağın tekerlekle yolculuğu güç kılacağı kentdışında dolaşmaktan ziyade törenlerde veya ordu için kullanıyordu.


5- Saban
Kramer’e göre tarımda hayati bir teknoloji olan sabanı Sümerler icat etmişti. Çiftçilere çeşitli saban türlerini nasıl kullanacaklarını açıklayan detaylı kılavuzlar hazırlamışlardı. Kılavuzun yanı sıra, ekinlerin yenmesini önlemek amacıyla sıçan tanrıça Ninkilim’e saygı sunmak için okunacak bir dua bile vardı.


6- Dokuma atölyeleri
Orta Doğu’daki diğer kültürler topladıkları yünü giyecek için kumaş dokumakta kullanırken bu işlemi ilk kez endüstriyel boyuta ulaştıran Sümerlerdi.

Sümerlerin yaptığı yenilik tapınaklarını dev fabrikalara çevirmekti. Kumaş yapmak için, modern üretim şirketlerinin öncülü olan büyük iş örgütlenmeleri geliştirmişlerdi.


7- Seri üretim tuğlalar
Firat nehrinin batı kıyısında bir antik Sümer kenti olan Mari’deki arkeolojik alan.
Sümerler ev ve tapınak inşa etmede yaşanan taş ve odun kıtlığını telafi etmek adına kilden tuğla yapmak için özel kalıplar dökmüştü. Kili inşa malzemesi olarak kullanan ilk onlar olmasa da büyük miktarda tuğla üretip bunları yine büyük boyutlarda bir araya getirmek beceriyle geliştirilmiş bir yenilikti. İnşa ettikleri yapılar taştan olanlar kadar sağlam olmasa da çok sayıda yapı inşa edip büyük şehirler kurmayı başarmışlardı.


8- Metalurji
Sümerler tarafından bakır, altın ve lapis lazuliden yapılmış aslan başlı kartal
Bakır Geliştirme Birliği’ne göre Sümerler bakırı mızrak ucu, keski, bıçak gibi faydalı ürünler üretmek için kullanan ilk halklardan biriydi. Sümerler aslan başlı kartal gibi fantastik hayvanların betimlendiği tablolarda da dahil çeşitli sanat eserlerinde de bakırı kullanmıştı.


9- Matematik
Sümerler tarafından geliştirilen çivi yazısı
İlkel insanlar sayı saymak için kemiğe çentik atmak gibi basit yöntemler kullanıyordu, Sümerlerse bunun yerine 60’lı birliklere dayanan bir sayı sistemi geliştirmişti. Başta, bu birliklerin kaydını tutmak için kamış kullanmışlardı, ancak nihayetinde çivi yazısının gelişimiyle kil tabletlere dikey izler kondurmaya başladılar. Geliştirdikleri sistem ilerleyen medeniyetlerin matematiksel hesaplamaları için uygun yolu açtı.

 

 

Dört kısa Sümer metni

İlk metin

Enlil ve Nam Zaid Tara

Black, J.A., Cunningham, G., Robson, E. ve Zólyomi, G., The Electronic Text Corpus of Sumerian Literature, Oxford 1998

1-10 Nam Zaid Tara, Enlil'in yanında yürüdü ve ona, "Nereden geldin, Nam Zaid Tara?" Dedi.

"Enlil Tapınağı'ndan. Benim sıram görevim bitti. Koyunlarıyla judo rahiplerinin yerine hizmet ediyorum. Eve gidiyorum. Beni durdurma, acelem var. Kim benim için soru mu soruyorsun? "

11-18 "Ben Enlil'im." Ama Enlil görünüşünü değiştirdi: bir kargaya dönüşmüştü ve dönüyordu. "Ama sen karga değilsin, sen gerçekten Enlil'sin!" "Kaderi belirleyen Enlil olduğumu nereden biliyorsun?"

17-18 “Mai Kara amcanız tutsak olduğunda, Enlil'in rütbesini kendisi için aldıktan sonra,“ Şimdi Sayed gibi kaderi bileceğim. ''

19-23 “Kıymetli madenler edinebilirsiniz, kıymetli taşlar elde edebilirsiniz, evler alabilir veya koyunlar edinebilirsiniz; ama insanlık günü her zaman yaklaşıyor, öyleyse servetiniz nereye gidiyor?

24-27 "Benim adım Nam Zaid Tara (Mübarek)" "Kaderiniz isminize göre belirlenecek: Efendinizin evini terk edin, mirasçılarınız düzenli olarak tapınağıma gelip gidecek."

 

 



İkinci metin

Yaz aylarında haplar nasıl geldi

1-12 Erkekler koyun gibi ağızlarıyla ot yerlerdi. O zamanlar tahıl, arpa veya keten hakkında bir şey bilmiyorlardı.

Bunları gökyüzünün derinliklerinden indirin. Enlil gözlerini geyiklere dikti ve teraslı yamaca tırmanırken boynuzlarını kaldırdı ...

Güneye baktı ve geniş denizi gördü. Kuzeye baktı ve bir aromatik sedir dağı gördü. Arpa yığınlı arpa,

Ve onu dağa verdi. Toprağın nimetini biriktirdi ve dağ arpasını verdi. Geniş açık tepeye erişim kapandı. o ......

Kilitle, yani cennet ve yer kapandı (?), Mandalı, hangisi .......

13-20 Sonra Ninazu ...... ve kardeşi Nenmada'ya şöyle dedi: "Dağa, arpa ve ketenin yetiştiği dağa gidelim ...

Nehir, su kuyularının yerden geldiği yerde akıyor. Dağından arpa getirelim, Sümer'e arpa getirelim.

Arpa bilmeyen Sümer'de arpayı tanıtalım. "

21-27 Nenmada Abed ona cevap verdi: “Babamız emir vermediğine göre, Enlil emir vermediğine göre, oraya dağa nasıl giderdik?

Ondan nasıl arpa elde ederiz? İnuha tahıllarını Sümer'e nasıl tanıtabiliriz ve arpa bilmeyen arpanın Sümer'de tanınmasını nasıl sağlayabiliriz?

28-31 "Gel, orada yatan, orada yatan, derin bir uykuda uyuyan Cennet Otto'ya gidelim,

Orada uyuyan Ningal oğlu kahramana. Ellerini Yetmiş Kapı'dan Otto'ya doğru kaldırdı (?).

32 Utu ...... tablosu (?) .......

 



Üçüncü metin

Solucanlar ve diş ağrısı

E.A Speiser tarafından çevrildi, Eski Ahitle İlgili Eski Yakın Doğu Metinleri, J. B. Pritchard (Princeton: Princeton University Press, 1969), 100-101.

Anu gökyüzünü yarattıktan sonra,
Cennet dünyayı yarattı,
Dünya nehirleri yarattı,
Nehirler bataklıklar yarattı,
Ve bataklıklar solucanı yarattı ...

Solucan Shamash'tan önce ağlamaya başladı
Ia'nın önünde gözyaşları aktı:
Bana yemek için ne vereceksin?
Emmem için bana ne vereceksin? "

"Size olgun incir ve kayısı vereceğim."
Olgun incir ve kayısının faydası nedir?
Kaldır beni, dişlerimi ve diş etlerimi bir kenara ayır!

Dişin kanını emeceğim
Kökü sakızdan kemireceğim! "
Çünkü bunu söyledin, ey solucan,
Umarım elinin gücüyle size vurur!

 



Dördüncü metin

Tavus kuşu yaratmak

Çeviri: T. Jacobsen, Toward the Image of July and Other Essays on the History and Culture of Mezopotamia, editör W.L. Moran (Cambridge: Harvard University Press, 1970), 113-14.

Rab gerçekten doğal düzenlemeyi sundu,
Kararları değiştirilemeyen Rab,
Yakında Enlil, Cenneti Dünya'dan çıkardı

Ulusun tarladan çıktığı tohum kadar.
Yakında Dünya'yı ayrı bir varlık olarak gökyüzünün altından çıkardı.

Ve yarayı yeryüzüne "cennet ve yeryüzü bağı" ile bağlar.
Böylece insan toprağı büyür.

Gün ışığı parlarken balta yaptı,
Görevleri, yaşam tarzını organize etti.

Kolunu dümdüz baltaya ve sepete doğru uzattı.
Enlil baltasını överek şarkı söyledi.
Baltasını yere sürdü.

Açtığı delik insanlıktı.
Yeryüzünün insanları yeryüzüne saldırırken,
Siyah kafalarına sabit bir şekilde baktı.

Kazma ve sepet şehirleri inşa ediyor,
Fasulyenin sağlam evini inşa eder ve baltanın sağlam evini kurar,

Güzelleşmesine neden olan köklü ev.
Krala isyan eden ev,
Mülkiyetine konu olmayan ev,

Onu krala tabi kılan bir kürek
Balta, kaderi Peder Enlil tarafından kararlaştırıldı,
Balta yükseliyor. 

 

 

 

 

 

 

 

 

Jina Somerî - 4000 sal berê

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kürd tarihi kültürü mirasının devamı şimdiki ezidi kültüründe devam ediyor
(erkek şapkası ve kadın başlığı)
Kadim kürd kültürü miras ve geleneklerini binlerce yıldır korumuştur ve korudukları şeylerden biri de kıyafetleri (şekil ve renkler).
Sümer kralı Gudea'dan resminde erkek şapkalarının şekline benzerlikler veya kimlikler görüyoruz. Komagene kralarının başlıkları savaşçıların bir fotoğrafı.
Yine sümer kraliçesi Puabanın başlığı bu gün hala ezidi kürdkadınlarının geleneksel giysisinin başlığındaki altın başlıkta (puşia) benzerlikler veya kimlikler görüyoruz.
Kürd halkı gibi kadim bir halk asla kaybolmaz bir şekilde devam eder.
Tarih akışkan olsada gerçeklik devam eder...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümer atasözü

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SÜMER'DE EROTİK

Sümerlerin insanlığa mirası sanıldığından fazla.

 

 

Mezopotamya'da yaşam BİNLERCE SENE ÖNCE NORMAL iken, VAHŞİ ÇÖL KANUNU ŞERİAT herşeyi berbat etti, hayatı alt-üst etti Mezopotamya'da - En doğal insani yönler TABU'LAŞTIRILDI,
hatta KRİMİNALLEŞTİRİLDİ. Bundan dolayıdır ki bugün BÜTÜN MÜSLÜMAN TOPLUMLAR SEKSO-MANYAK'LAŞLTIRILMITIR.
Yada iki-yüzlü, iki şahsiyetli BOZUK İNSANLAR TOPLULUĞU haline getirilmiştir.

 

İKİ SÜMER ŞARKISINDA EROTİK AŞKIN KUTSAL YÖNÜ
İlahi dinler olan (musevilik, hristiyanlık ve müslümanlık) farklı bir vizyona sahip olan sümer inancı, erotik aşkı kınamaktan uzak, tarzlarını düzenlemiş ve ona kutsal nitelikler bahşetmiştir.
Mezopotamya'da erotizm, toprağın bereketini ve dişilerin doğurganlığını sağlamayı yani insanlığın devamını amaçlıyordu.
Mevcut monografik çalışma, muhtemelen MÖ XXI yüzyılın ilk üçte birinde yazılmış iki ilahiyi ele alıyor. Görünüşe göre aşk ve erotizm ile ilgili duyguların ifade edildiği

Elam heykeli.
Bu iki metnin analizi ve anlaşılması, lirik türün medeniyetin şafağında nasıl ortaya çıktığını ve Mezopotamya diniyle yakın ilişkisini daha iyi anlamamızı sağlayacaktır. Öte yandan, bunlarda Sümer kültürünün insan yaşamında büyük önem taşıyan bir yönü olduğu görüşü gözlemlenebilir.
Erotik aşk ve din ile ilişkisini ele alan iki ilahiye dair monografi çok ilginç.
Bazı mezmurlarda okuduğumu sandığım sözler var:
Aşkın bal kadar tatlı vs. (aşkın birleşmenin tatlılığı hazzı)
İyi iş (insel birleşme için)
Aslan (ERKEĞİN PERFORMANSI İÇİN SÖYLENEN SÖYLEM)
Erotizm kutsallaştırma amaçlı aşkı ürettiler..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

6000 yıldır insanoğlu zevk için alkol içip, seks yapıyor.
Sadece birayı pipetle içme fikrini onlardan almadık, pozisyonlar da sümerlilerden miras..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tef çalan kadın

Tanrıça İnnana'nın Davulcu kadın rahibeler
MÖ 3000'den 2500'e kadar


Sümerlerin yazılı kayıtları İnanna tanrıları, çerçeveli davulun (tef) yaratıcısı ve diğer tüm müzik enstrümanları olarak tanımlar.
Bu da gösteriyor ki müziğin yaratıcısı kadınlardı, başka ne olabilirdi ki bu kadar hassas güzelliği anlayabilen ilk elde kadınlar olur elbette.
Ayrıca yuvarlak ve kare davul ritimlerini söyleyen Enana rahibelerinden bahsediyorlar.
Yazılı metinlere ek olarak, küçük çerçeveli "tefleri" çalan kadın heykelleri de bulunmuştur.

Arabane, dini ritüeller sırasında İnnana rahibeleri tarafından çalınan müzik aletidir.
Bu aletle Tapınak rahibeleri ritim tutmuşlardır.
Bilindiği üzere rahibelerin en önemli görevi ve vasfı o dönemde kutsal sayılan tapınak fahişeliğidir.
Ancak burdaki amaç seks ve haz yoluyla kutsala ulaşmak idi, şimdiki Tao rahibeleri gibi..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dilbilimci Nicholas Yakovlevich Marr “Kürdler, tarihin üvey evlatlarıdır.”

Marr, Kürdlerin Hint-Avrupa kökenli olduklarını savunurken Ön-İrani olmadıklarını açıkça savunan bilim insanlarından biri olmuştur. Bu tezler Sovyetler Birliği tarafından kabul görmüştür.

Marr'ın savunduğu görüşlerden biri, Kürdlerin yaşadıkları coğrafyada 'asil yerli' olduklarıdır. Bir çok kazı çalışması yürütmüştür.

Marr'ın Kürdlerle ilgili bilimsel tezleri henüz tamamıyla türkçe veya kürdçe'ye çevrilmemiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Asa ve çember, "zaman ve sonsuzluğu" olduğu kadar "cennet ve dünyayı" (alanlar) sembolize eder.

Erken Mezopotamya sanat eserlerinde, sümerlerde Babil'de, Tanrı Şamaş'ın elinde bir değnek ve bir yüzük tuttuğunu görülüyor.
(Yani bu, Tanrı her iki gücü de elinde tuttuyor demektir).

Bununla birlikte, Asur'da, asa gökten dünyaya inen gücü temsil ediyordu (yani, tanrı Asur'dan, kralın yeryüzündeki tanrı Asur'u temsil ettiği Asur kralına).
Bu nedenle Asur sanatında, Asur kralı kralın asasını taşırken (yani Asur'un dünyayı yönetmesi için ona verdiği güç), Tanrı Asur'un ölümsüzlük mührü tuttuğunu görüyorsunuz. Bu, Asur'un kanatlı diskinin aynı görüntüde gösterildiği Asur Nazarpal II'nin görüntüsünde, yüzüğü tutan tanrı Ashur ile kral sopayı tutarken açıkça görülmektedir.

Persler daha sonra bu uygulamayı kopyaladı, kanatlı diskte bir mühür taşıyan (tanrı Asur gibi) Ahura-Mazda'yı temsil etti ve pers kralı, önceki Asur kralları gibi bir sopayı kullandı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MÖ 3000 yıl yani yaklaşık 5000 yıl önce yazılmış Yaradılış Tabletleri ...


Yaratılış Tabletleri olarak bilinen bu tabletler İki tanedir.
Biri Phiadelphia Üniversitesi Müzesi'nde diğeri ise
British Museum’dedir.
Şiir olarak yazılmış mısralar halindedir.
Tam metni aşağıdaki gibidir;

Şiire göre Su Tanrısı Enki, Sümerlerin Bilgelik Tanrısı olduğundan diğer Tanrılara yardım edecekken uyumaktadır.

Annesi ona şöyle seslenir:

“Ey oğul, kalk yatağından, ….dan bilgeliğini göster,
Tanrılara hizmetkarlar biçimle, onların …. onlar üretsin.”
Enki konu üstünde düşünür, “iyi ve soylu şekilleyici”lerin başına geçer ve annesi Nammu’ya şöyle der:
Ey ana, sözünü ettiğin yaratık var edildi,
Onun üstüne tanrıların …. yerleştir,
Deniz dibinin yüzeyindeki kilden yüreğini yoğur,
İyi ve soylu şekilleyiciler kili berkitecekler,
Sen, sen onun uzuvlarını ortaya çıkar,
Ninmah (toprak-ana tanrıça) senin üstünde çalışacak,
(doğum tanrıçaları) sen biçimlerken yanında olacaklar,
Ey ana, (yeni doğanın) yazgısını belirle,
Ninmah onun üstüne tanrıların …. yerleştirecek,
İnsan olarak …..

Şiir Enki’nin, insan yaratılışı onuruna tanrılara verdiği ziyafeti anlatır.
Ziyafette tanrılar çok şarap içer ve sarhoş olurlar.
Ninmah deniz dibinden biraz kil alır ve altı değişik birey şekillendirir.
Tablette son iki bireyin durumları okunabilmekte bunlardan biri kısır kadın, diğeri ise cinsiyetsiz tiptir.
Dizeler şöyle:

…. (Ninmah) doğurganlığı olmayan bir kadın yaptı,
Doğurganlığı olmayan bir kadını gören Enki,
Onun yazgısını belirledi, “kadın evi”nde kalmasını yazgıladı.
(Ninmah) erkeklik organından yoksun, kadınlık organından yoksun bir varlık yaptı.
Erkeklik organından yoksun, kadınlık organından yoksun bu varlığı gören Enki,
Onun yazgısını kralın önünde durmak olarak belirledi.

Ninmah’ın bu altı insan tipini yaratması üzerine, Enki kendi başına bir şeyler yapmaya karar verir. Fakat ortaya çıkan sonuç başarısızdır. Dizeler şöyle:

Senin elinde şekillenenin yazgısını belirledim,
Ona yiyecek ekmek verdim.
Sen de benim elimde şekillenenin yazgısını belirle,
Sen de ona yiyecek ekmek ver.

Yukarıdaki yaratılış şiirine ek olarak yaratılış amacının ayrıntılı bir betimlemesi “Sığır ve Tahıl” mitinin giriş kısmında bulunur. Bu giriş dizeleri ise şöyledir:

Gök ile yer dağından sonra,
An (gök tanrısı) Anunnaki’lerin (ardılları) doğumuna neden oldu,
Aşnan (tahıl tanrısı) adı henüz doğmadığından, henüz biçimlenmediğinden,
Uttu (bitki tanrıçası) henüz biçimlenmediğinden,
Uttu için hiçbir kutsal alan kurulmadığından,
Hiç koyun yoktu, hiç kuzu inmemişti,
Hiç keçi yoktu, hiç oğlak inmemişti,
Koyun iki kuzusunu yavrulamıyordu,
Keçi üç oğlağını yavrulamıyordu.

Çünkü bilge Aşnan’ın ve Lahar’ın (sığır tanrısı) adını,
Annunakiler, büyük tanrılar, bilmiyordu,
Otuz günlük …. tohumu henüz yoktu,
Kırk günlük …. tohumu henüz yoktu,
Küçük tohumlar, dağ tohumu, saf canlı yaratıkların tohumu henüz yoktu.
Uttu henüz doğmadığından, (bitkilerin?) tazı henüz yetişmediğinden,
…. efendi henüz doğmadığından,
Ova tanrısı Sumugan henüz ortaya çıkmadığından,
İnsanoğlunun ilk yaratıldığı zaman gibi,
Onlar (Annunakiler) ekmek yemeyi bilmiyorlardı,
Giysi giymeyi bilmiyorlardı,
Koyunlar gibi ağızlarıyla ot yiyorlardı,
Arklardan su içiyorlardı.

O günlerde, tanrıların yaratma odasında,
Dulkug evlerinde, Lahar ve Asnan biçimlendi,
Lahar ve Asnan’ın ürünlerini,
Dulkug’un Annunakileri yiyor, ama doymuyorlardı;
Has ağıllarındaki iyi şeylerin hatırına.

Tabletteki kırık yerler noktalı olarak bırakılmıştır.Tablettin Kırık olduğu yerler okunamadığı için boş bırakılmıştır.

Sümerlerin yaratılış hakkında anlattıkları bu şekilde. Her ne kadar çivi yazılı tabletler kırık olsa da okunabilen kısımlar bize büyük bilgiler vermekte.
Daha Geç Döneme ait olan Babil’lilere ait olan Atrahasis Destanı vardır.
İlk İnsanın Yaratılışını anlatır.Yaratılışla ilgili bölümde anlatılanlar bu mısralardır.

Enki ağzını açtı
Ve yüce tanrılara dedi ki:
Ayın yedisinde ve on beşinde
Temizlenmek için yıkanmayı başlatıyorum ….
Bir tanrı kurban edilsin!
Böylece tanrılar onda yıkanıp arınacak,
Onun eti ve kanıyla
Nintu kili karıştıracak,
Böylece tanrı insan karışacak,
Birlikte yoğrulacak,
Geri kalan zamanda büyük davulu duyacağız!
O tanrının etinde bir ruh vardır,
Onun işaretleri yaşayanlarda çıkacaktı,
Böylece bu ruhun varlığı unutulmayacaktır.
Mısralar Sumer Mitoloji Kitabından Alıntıdır

 

 

 

 

 

 

Nemrud kimdir ?


Aslında büyük bir kraldır yöneticidir tüccardır, avcıdır, çiftçidir, ustadır yeniden yapılacak yapı kurumcudur
Nemrud, Tekvin'e göre Nuh'un torunu ve Sümer (Shinar) kralıdır. Tanah'a göre güçlü bir kişi ve yetenekli bir avcıdır. Tevrat dışı dini kaynaklara göre O Babil Kulesi ile bağlantılı ve Yehova'ya karşı duran bir kraldır.
İslam kaynaklarında İbrahim'i ateşe attıran zalim bir kral olarak resmedilir ve burnuna sinek kaçarak öldüğü anlatılır.

Kalıntıları Nemrut Dağı'nda bulunan Nemrut Krallığı'nda (Kommagene) Nemrut isminde bir kral bulunmaz ve krallığın isim dışında Nemrut ile bir ilgisi yoktur. Ayrıca kuruluş tarihi tek tanrılı dinlerin atası ve M.Ö 2000'li yıllarda yaşayan İbrahim peygamberden yaklaşık 1000 yıl sonradır.
Nemrut'un kimliği ve tarihsel-mitolojik kişiliklerden hangisi ile uyumlu olabileceği konusu birçok araştırmacı tarafından irdelenmiş ve değişik teoriler ileri sürülmüştür. Bunlardan bazılarına göre;
Ninmro Ni (patron, lord) ve Marad (şehir adı) kelimelerinin birleşiminden oluşmaktadır.
Nimrod Ninurta'dan bozmadır vs. Ama kürdçe'de olmuzluk takısı Ne/Ni ve ölüm demek olan mirin/mirûd sözcüğünden, yani ölümsüz kişi anlamını veren bir kelimedir. Zaten Nemrûd ölümsüz tanrı olduğunu iddia ettiği ve bundan dolayı ölümsüz anlamına gelen Nemrûd adını aldığı söylenmektedir.

Bir başka teoriye göre O Naram-Sin'in büyük babası Akad kralı Sargon'dur.
Austen H.Layard adlı arkeoloğun Güney Kürdistan'daki Ninova kentinde yaptığı kazılarda 25.000'den fazla tablet bulunmuştur. Nemrut (Nimrud)'un Ninova'nın ilk kralı olduğu ortaya çıkmıştır. Şehri kendi kurmuştur. Ölümünden sonra tanrıların babası haline gelen ilk ölümlüdür. Nuh'un büyük torunudur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

''Dalloy loy'' = De loy loy

DELALO LO / DELALÊ LÊ !! [ = is Kurdish and it's in use even today]

 

De loy loy! De loy loy!

 

 

DE LOY LOY

Tıpkı bugün Kürdistan'da söylendiği gibi, eski
Mezopotamya'da anne tarafından söylenen bu nini, bebeğin beşiğinin başında onu yatıştırmak için söylenirmiş.
Dallol, Sümer antik kil tabletinde bulunan bir Sümer ilahisidir. -Dili_lol - kelimesi tek canım anlamına gelir.
BC. 2093-2046 yıllarında Ur'un III. hanedanının hükümdarı olan Sümer kralı - Shulki döneminde ilk kez ninilerden bahsedilir.
Shulki - hasta oğlunu sakinleştirmek için söylenmiş bir nini yada ilahi olduğu belirlenir.
Gillian Adams - bu ilahi, şarkı veya ilahinin bebekleri ve küçük çocukları sakinleştirmek ve sakinleştirmek için söylendiği söylenir.
ve binlerce yıl önce Sümerlerde, ninni Roma ilahilerinden önce mevcuttu .
Birçok kelime var ve bir annenin çocuğuna “dallool” kelimesi ve ninisi dışında söylenen bir çok nini oldu ancak “dalalo" ilahisi mezopotanyanın en ünlüsü olmaya haka devam ediyor.
Arap, Kürt, Hıristiyan, Sabi, Süryani, Ezidi ve diğerleri.
Mezopotamya halkının şarkısının Sümer şanından farklı bir melodisi vardır.
Annesi küçük çocuğu sütüyle emzirirdi... İlahideki sözler, acı ve gelecek korkusu etrafında dönen küçük çocuğa korkularla karşılaşacağı ve güçlü olacağı ve düşmanının - aşağılanmış ve sessiz kalacağı ve yaşama hazırlanması gerektiğini vurgulardı.
daloul mezopotamya tarihinde ve mirasında diller tarafından 4111 yıldır tektarlanıyor.


Kaynaklar
Dr. Sobhi Anwar Rashid
Dr. Inaam Al-Haşimi'nin makalesi - Bir çocuğun ninnisi
Makale Dr. Muayad Abdul Sattar
Profesör Zina Al-Hilfi'nin makalesi


DE LOY LOY
Lullaby, sung by the mother in Mesopotamia, this lullaby was sung by the baby's mother near to cradle to soothe him.
Dallol is a Sumerian hymn found on a Sumerian ancient clay tablet. The word -dili_lol - means my only sweetheart.
BC. In the years 2093-2046, III of Ur. The ninis are mentioned for the first time during the reign of the Sumerian king - Shulki, the ruler of the dynasty.
Shulki - designated as a lullaby or hymn sung to calm his sick son.
Gillian Adams - this hymn, song or hymn is said to be sung to soothe and calm babies and young children.
and thousands of years ago in the Sumerians, lullabies existed before Roman hymns.
There are many words and many lullabies have been sung to a mother's child apart from the word "dallool" and the lullaby, but the hymn "dalalo" remains the most famous in Mesopotania.
Arab, Kurdish, Christian, Sabi, Syriac, Yazidi and others.
The song of the Mesopotamian people has a different melody from the Sumerian glory.
Her mother used to nurse the little boy with her milk... The words in the hymn, revolving around pain and fear of the future, emphasized to the little boy that he would face fears and be strong, and his enemy - humiliated and silent, and that he should prepare for life.
Daloul has been recited by languages ​​in Mesopotamian history and heritage for 4111 years.

Resources
Dr. Sobhi Anwar Rashid
Dr. Article by Inaam Al-Hashimi - A child's lullaby
Article Muayad Abdul Sattar
Article by Professor Zina Al-Hilfi -

 

 

 

 

Sümerli annemiz çocuğunu uyutmak istiyor, şefkatle sırtını sıvazlıyor ve sıcak bir sesle: günlük lolal lol,
yani Oh oğlum, oh oğlum.. Kürdçe'deki law (oğul) kelimesine çok benzer bir kelime

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

SUMER UYGARLIĞI
TELLİ BİR ENSTRÜMAN ÇALAN MÜZİSYEN
MÖ.2800 2500 2000

Sumer'lilerde Müzik Din ağırlıklıdır.
Dini Ayin ve Ritüellerde Tapınaklarda müzik ve ilahiler temeldir. Arp, Lir, Ut gibi Telli Enstrümanların kullanıldığı biliniyor.
MÖ 2700 yıllarına tarihlenen Ur Kral Mezarlarında bulunan Arp ve Lir çalgılarının ağaç kısımları bozulmuş, yalnız süs olarak yapılan kakmalı kısımlar kalmıştı.
Lirler çeşitli şekillerdeydi: bir kısmı simetrik, bir kısmı ise büyüklü küçüklü. Ayakta veya oturarak çalınıyorlar. İki kişi tarafından çalınan büyüklükte olanlar da vardı. Arplar, lirden daha küçük olup ya oturarak veya ayakta çalınıyor.
Uzun saplı saz veya Ut’a benzer telli bir müzik aleti de MÖ 2000 yıllarından önceki kabartmalarda görülüyor.
Onun da kutusu küçük; ama parmakların basıldığı yerin uzunluğu değişiyor. Bu, çoğunlukla iki tel ile çalınıyor. Yalnız, bunu çalanlar genellikle çıplak oluyorlar ve çalarlarken çeşitli vücut hareketleri yapıyorlarmış.
Fotoğrafta görülen Saza benzeyen Çalgı ise Sumer Mezarlarında bulunmuştur.
Bulunmuş Tablet Metinlerinden birisinde Ur Kralı 3. Şulgi'nin bu sazı eline alır almaz çalabildiği ile övünüyor ve usta bir müzisyen olduğundan bahsetmektedir.
Daha geç Asur çağında, kanuna benzer bir çalgı da bulunduğunu o zamana ait resimlerden öğreniyoruz. Hatta çalgı ile birlikte oynayanlar da görülüyor.
Asur Dönemindeki Telli sazlar elle veya mızrapla çalınıyor. Bu çalgılara ait parçaların ve çalgıların adlarının Sumerce oluşu, sumerliler tarafından yapıldıklarını gösteriyor. 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sűmerli bir kadın heykeli, Metropolitan Műzesi New York , M.Ő 2500-2600

SŰMER¨DE KADIN

Sűmerlerde kadın:
Tek eşlilik var
Ticaret yapabiliyor
Doktor olabiliyor
Ebeler sadece kadın
Kadın katipler var
Kadın tek başına tanıklık yapabiliyor
Kadın műfettişler var
Yarı omuzu açık pilili elbiseler veya şeffaf elbiseler giyiyorlar
Kadınlar makyaj yapabiliyor
Kadınların her tűrlű sűs eşyaları, parfűm ve cilt yağları var,
Kadınlar műzik aleti çalıp, şarkı sőyleyip, dans edebiliyorlar
Kadınlar cinsellikle ilgili şarkılar sőyleyebiliyor, şiirler yazabiliyorlar

Sűmerler yazıyı icat eder etmez okullar açıp yazıyı őğretiyorlar,
hukuki antlaşmaları őğretiyorlar,
kızlı erkekli matematik, astronomi, geometri őğreniyorlar
Ikinci dil olarak Akatça őğreniyorlar
Çocuklar bűtűn gűn okula gidiyor ve düzenli tatilleri var.
Temizlik çok őnemli
Çocuklar okullarda reçete yazmayı őğreniyor
Műzik dersleri var

Sűmerler tabletlerde destanlar, ilahiler, şiirler yazmışlar
Sűmerler hukuka son derece őnem vermişler, kanun yapmışlar herşeyi yazmışlar mesela gűműşde faiz yűzde 30, arpada yűzde 20

Sűmerlerde mahkeme var hatta yűksek
mahkeme var
Sűmerlerde kadın erkek eşit űcret alır kanunu var
Sűmerlerde dişe diş gőze gőz yok, tazminat var
Sűmerler halkın űzerinden aşırı vergi yűkűnű kaldırmış, vergide reform yapmışlardır.

Sűmerler çok Tanrılı ama en bűyűk Tanrıları Gők, Yer, Hava ve Su Tanrıları!
Sűmerler kendilerine Kenger diyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümerli Adamın Bir Günü


Sümerli adam, güne şafakta başlardı, burada abdest alırdı, Tanrı'ya dua ederdi ve kendisine sunulan her şeyi yerdi. oğlu şafakta okulda ve onu namaz kılmaya çağırıyor.
(Kaynak: Ortadoğu Medeniyeti Kitabı, Cilt 2, 1985)

Sümer edebiyatı bize şanlı, kültürlü ve çok dindar bir insan imajı sunar.
(George Rowe / Eski Irak).

Sümerli adam tarlada çalışmaya ya da çömlek yapmaya, diğer malları satmaya ya da nehirden balık tutmaya gider. Veya insanların onlara kahramanlar ve efsanevi olaylar hakkında hikayeler anlatan ve müzik dinleyen birini dinlemesi için toplantı tek bir yerde gerçekleşir. Güneş batmaya başladığında herkes eve döner ve akşam yemeğini yer. Sonra hava sıcaksa evin çatısında yatarlar...

(Leonard Woolley'nin Awsam şehri hakkındaki keşifleri hakkında belgesel) 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümerlerden beri damlar evin sosyalleşme yeridir. Şimdilerde ise bu geleneği kürdler sürdürüyor ..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Inana

Sümer tarihi boyunca krallar tanrılar, tanrı ve tanrıçaların çocukları ve tanrıça İnanna'nın eşleri olarak tasvir edilmiştir.


Professor Frymer-Kensky
In the Wake of the Goddesses, New York, Columbia1992.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Nuh'un gemisi ve Ziusudra destanı:
Sümer Sel efsanesi

"Tanrılar bir şekilde insanı yok etmeye karar verdi ama su tanrısı Enki insanlığı kurtarmak için ısrar etti. O, dindar, Ella'dan korkan ve mütevazi bir kral olan Ziusudra'a tanrıların korkunç kararı hakkında bilgi verdi ve ona çok büyük bir tekne inşa ederek kendini kurtarmak için..'' story-of-noah-2/

Nuh 'un gemisi ve destansı, Sel Efsanesi' nin çivi yazısı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sumerian wisdom: Do not choose your wife during a ceremony.
And ..
Don't choose your wife/husband from Social Media

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sin Lekke Uninni

 

 

 

 

 

 

 

 

 

''DAR ÇIN'' KELİMESİ SANILDIĞI GİBİ Dara Çîn yani ÇİN AĞACI DEĞİL

Darçîn Darsin, ay tanrısı Sin'in kutsal ağacı
Kutsal iyileltirici güce sahip kötü enerjileri uzaklaştıran baharat


Sin mol.. Baharat veya tarçın otuna Dar Sin / Dar Çîn diyen tek topluluk kurd halkı'dır ve bu isim sümerce olup, Dar ve Sin Osan olmak üzere iki heceden oluşur, yani Babil ay tanrısı Bet Sin ve ayrıca latin dilinde buna cinemmon (tarçın) deniyor. Bitkisel ilaç ve dünyanın ve tarihin en eski tıp kitabının sümer kökenli olduğunu biliyor muydunuz?

Kitap, sümer dönemine dayanmaktadır ve kaynakları, bitki, hayvan ve mineral kaynakları arasında, harici kullanım için merhem veya damla şeklinde tıbbi ilaçlar ve şurup için kullanılan sıvı ilaçlar şeklinde değişen 12'den fazla reçete içermektedir. Modern tıbba benzer son derece uzmanlaşmış teknik ve deyimsel ifadelerde kullanım yöntemine ilişkin talimatlara ek olara kitabın çevirisine katkıda bulunan kimyagerler tarafından etkinliği tespit edilmiştir.

Kitap, kademeli olarak bir merhem üretimini açıkladığı için, bu ilaçların basit bir şekilde nasıl üretileceğini tam olarak açıklayan talimatlar içermektedir.
Tedavinin bileşiminde yer alan ilaçların ardından kuçma adı verilen şarapla ıslanıncaya kadar konur ve ardından ağaç yağı ve sedir ağacı yağı gibi diğer maddelerle karıştırılır.
Bu kitabın en önemli özelliği, hastalıkların nedeninin etkiden kaynaklandığına dair yaygın bir inanç olarak, antik dünyada tedavinin önemli bir parçası olarak kabul edilen makul aralığın ötesinde sihirli büyüleri ve gizemli konuları içermemesidir. Hastanın üzerindeki şeytanlar, eski Mezopotamya'da tıbbın en yüksek seviyede olduğunu doğrulayan Bilimsel gelişim safları ...

Kitap, Amerika'daki Philadelphia Üniversitesi Müzesi'nde korunan kil tablet biçimindedir ve yaklaşık 3000 yıl öncesine dayanmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yedi 7 sayısının kutsanması sümerler, babilliler için mühimdir en önemlisi de ve kutsanmasıdır

 



Babilliler arasında yedi zigguratın 7 (yedi tanrının 7 tapınağı) inşa edildiği yedi tanrı 7 kompleksinden gelir.
MÖ 2. binyılda tanrı (Anu) tarafından yönetilen ve MÖ 1. binyılın ortalarında tanrıya (Al / El / El / En Yüksek) bulunan geç Babil metinlerinde daha sonra gelişen asurlular , ve Babil ve Asur'daki tapınakların rahipleri, her gezegenin tanrısına ibadet etmek için haftanın özel günlerini belirlediler ve bu bir ibadetti.


1. Pazar: Güneş ve adalet tanrısına (Şamaş) tapınma günüdür ve günümüze kadar tüm Hıristiyan kiliselerinde güneş tanrısı olan İsa'ya tapınma ve kutsallaştırmaya adanan gündür ve İngilizce olarak anılır. Güneş Günü veya Pazar, güneşin günü anlamına gelir.


2. Pazartesi: Ay tanrısı tanrıya (Günah veya Günah / Evet, El / El / El / El Babil'e dönüşen Sümer), tanrı Tanrı, Tanrımız ve şimdiki idolümüz ve onun İngilizce adı Pazartesi / Ay Günü Ay ve ibadeti bugün tüm arap ve islam ülkelerinde olduğu gibi cuma günü yapılmadı.


3. Salı: Kan tanrısı ve cehennemin hükümdarı (Nergel) Mars gezegeninin kan gibi kırmızı renkli (yunanlılar ve romalılara göre savaş tanrısı Mars) tanrısı için tapınma günüdür. Sümer tanrıçası (Erishkigal) ve ana tapınağı, daha sonra hasat ve ölüm tanrısı Ninurta ile birleştirilen Tel İbrahim'deki Kothi'deydi ve onlara tek bir tanrı olarak ibadet edildi.


4. Çarşamba: Bilge veya erdemli adamın adının geldiği Merkür gezegeninin tanrısı olan bilgelik ve bilgi tanrısına (Nabu) tapınma günü: (peygamber).


5. Perşembe: Daha sonra Babil ve Roma tanrılarının (Romalılar arasında tanrı Jüpiter) şefi olan Jüpiter'in tanrısı olan tanrıya (Kişar) tapınma günü.


6. Cuma: Aşk ve güzellik tanrıçası İnanna / İştar (aynı zamanda tanrıça veya tanrıça Anat / Anat / Kenanlı Astarte) / Venüs tanrıçası (sabah ve akşam yıldızı) / Zahra'nın ibadet günü. İlk müslümanların Babil'deki ibadetine adanan Pazartesi günü yerine, babası Tanrı'ya (Güneş veya Sin / Ali / El / El / Ay tanrısı) ibadet etmeye başladıkları gün, garip bir paradoks ve çelişki içinde, bunun nedeni bizim için karanlık değil!


7. Şabat (Yedinci gün, Rab'bin Şabat'ı, yaratılış sürecinden Tanrı'nın dinlenme günü): Uğurlu savaş tanrıçası ve tanrıça Şövalye'nin (Zababa) / daha sonra Tanrı'ya dönüşen Sümer tanrısı Ninurta'nın ibadet günü. tanrı Ninib veya Babil Ninab, bir gezegen Satürn'ün (romalılara göre tanrı Satürn) tanrısı ve ondan indi veya Yahudiler tanrılarını, savaş tanrısını (Yawi veya Yehova), orduların Rabbini türettiler ve onlar Şabat günü ona tapın ve onu kutsayın ve İngilizce adı Satürn Günü veya Cumartesi, yani Satürn'ün bugüne kadarki günü anlamına gelir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümer krallarının listesi
--------------------
En tuhaf dünya kalıntılarından biridir ve Sümerlerden 400.000 yıl öncesine ait dünya haberlerinin yazılı olduğu taştan bir gazetedir. Gazete prizma şeklini almış ve bu folyo, kralın hazinelerinde tutulan ve tahrif eliyle ulaşılmayan gazeteleri hatırlatmaktadır. Ve içindeki bilgiler, Sümerlerin tarihi tufan öncesi ve tufan sonrası olmak üzere ikiye ayırdığını gösteriyor.

Gazete, ilk tanrıçanın (Anunnaki) cennetten dünyaya geldiğini ve kanatlı arabalarla fresklerle boyanmış üç tanesi olduğunu söylüyor. Bu üçüne Nefilim, Elohim denir. Tuhaf olan şu ki, Elohim adının kendisi Yahudi Tevrat'ında geçiyor!

Yukarıdaki üç tanrı, bir Tanrı'nın oğullarıdır ve dini muvaşşeratlar ona tek tanrılı bir formülle hitap eder. Sümerlerin orijinal tanrısı, gezegenlerden birinde, özellikle Nibiru gezegeninde yaşıyordu ve ondan tanrıların çocukları Dünya'ya geldi. (Daha sonraki uygarlıklarda, bu gezegenin adı, Babil şehrinin büyük tanrısından sonra Marduk oldu).
Sümer hikayesine göre Nibiru gezegeninde bir yıl 3600 yıla eşittir. Yıl "Saar" olarak adlandırıldı. İlk tanrıça Dünya'ya geldiğinde yaşı 120 Saar idi, bu da Dünya zamanında 432.000 yaşında olduğu anlamına geliyor.

Sümer hanedanlarının şafağı döneminin kralları tarafından yazılan tablolarda (MÖ 2850'den 2400'e kadar hanedanların şafağı dönemi M) kralların isimleri ve her biri için yönetim dönemi geldi ve onların anıtları. Sekiz Sümer kralı Sümer'i yaklaşık çeyrek milyon yıl boyunca yönetti, yani her birinin ortalama kuralı 30 bin yılı aşıyor. Çamur düzlükleri, insanın Tufan'dan önceki yaşının bin yıldan fazla olduğunu, Tufan'dan sonraki yaşının ise yüz yılı geçmediğini söyledi. Ve Tevrat'ta bahsedilenlerle tutarlıdır (Yaratılış, beşinci bölüm).

Sümer krallarının listesini içeren prizma, Ashmolean Müzesi'nde korunmaktadır - İngiltere

 

 

 

 

 

 

 

 

Ferheng

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tanrı İnanna'nın tanrı Dumiz ile evliliklerini gösteren kabartma

DÎN kelimesinin tarihsel kökleri

 

Yıldız olarak sembolize edilen sümer alfabesi sembolü DIGIR, "tanrı" anlamına gelir veya sümer tanrılarının yüce babası olan sümer tanrısı (An) anlamına gelir. Ayrıca bu kelimenin telaffuz ve anlam bakımından din kelimesine yakın olduğunu görmekteyiz. Sümerce kelime DINGIR cennet anlamına gelir ve Tanrı ve din ile de ilişkilidir, Tanrı'nın cennette olduğu ve Tanrı'nın cennetin yaratıcısı olduğu ayrıca din kelimesi kürdçe (aryanî/pehlevi) bir kelimedir ve aynı anlama gelmektedir. Pehlevi dilinin eski bir Kürd dili olduğunu ve Sasani İmparatorluğu'nun resmi dili olduğunu belirtmekte fayda var. Öte yandan, DÊw, Hint-Avrupa halklarının bir tanrısıydı ve adının sümer buğday tanrısı DÊuzi adından türemiş olması ve bu ismin Din adıyla ilişkili olması muhtemeldir.

Öte yandan, Salı gününün ingilizce adı, "Tiw's day" anlamına gelen eski ingilizce "Tiwesdæg" kelimesinden türemiştir. (Tiw) adı, eski İskandinavya'daki eski alman tanrısının (Tîwaz veya Tyr) eski ingilizce biçimidir. (Tîwaz) adı, aynı zamanda (tanrı) anlamına gelen (Dia) anlamına gelen eski Hint-Avrupa kelimesinden (deideyā-, dīdyā-) türemiştir. (deideyā-, dīdyā-,) Hint-Avrupa halklarının taptığı ve Salı (tanrı DÊW'nin günü) anlamına gelen tanrıdır. Yarsani dininde (dio), çözümler yoluyla kendini insan yapan ve insanlığı reforme etmek için insanlar arasında yaşayan, büyük otoriteye sahip olduğu ve insanlığın reformunda belirleyici bir role sahip olduğu bir tanrıdır.

Hint-Avrupa tanrısının DÊW adı Hint-Avrupa dillerinde devam etmektedir. Bu dillerin bazılarında DÊW kelimesi "Tanrı'dır" anlamına gelir). Bu Hint-Avrupa diller arasında şunladır:

latince: Deus
ispanyolca: Dio
fransızca: Dieu
italyanca: Diyo
katalanca: Dêu
letonca: Dievs
litvanyaca: Dievas
portekizce_ Deus
yunanca: Zeus
gal (İrlanda ve İskoç): Dia

Yahudilerin ve süryani esareti ve sürgünü sırasında Kürdistan'da din kelimesini alıntılamış olmaları muhtemeldir, bu yüzden bu kelime ibranice'ye girmiştir. Daha sonra bu kelime yahudilerden araplara bazılarıyla karışmaları sırasında geçmiştir.

Güneybatı Asya bölgesinde yaşayan Hint-Avrupa halklarının kürd dili, fars dili ve peştuca gibi dillerinin bir başka bölümünde DÊW kelimesi din haline dönüşmüş ve anlamı değiştirilmiştir. Tanrı'nın anlamı ile din arasında yakın bir bağlantı olduğu için (tanrıdan) (din)'e dönüşmüş olabilir..

Zerdüştlük ortaya çıktığında, Zoroaster DÊW'yi kötülük tanrısı olarak sınıflandırdı. Zerdüşt'ün bu ilah olarak adlandırdığı bu kötülük özelliği, Hint-Avrupa halklarının bir bölümünün mirasına ve dillerine aktarıldı, böylece bu kelime (jen) veya (imp) anlamına geldi. (DÊW) kelimesinin olumsuz bir anlam taşıdığı diller arasında şunlar vardır:

Avesta dili (DÊVE, DÊWE)
Pehlevi (DÊV)
Kürdçe (DÊW)
Baluchi (DÊW)
Peştuca (DÊW)
Farsça (DÎW)

Güney kürdçesi (sorani), lorî ve hawrami lehçelerinde (diyo) kelimesi (cin veya imp) anlamına gelir ve bu lehçelerde (deli) anlamına gelen DÊwane kelimesi de ondan türemiştir. Burada Kürdçe (ŞêT) ve (Dîwana) kelimelerini birbirinden ayırmak gerekir. ŞêT, akıl hastalığının sonucu olan “deli” anlamına gelirken, “dîwana”, “aşık” anlamına da gelen “deli” anlamına gelir. Kuzey kurmanci lehçesinde DÊW kelimesi “çılgın” anlamına gelen DÎN olarak değiştirilmiştir.

MS 18. yüzyılda yaşayan Kürt şairin (Weli Dîwane) Şam adlı bir kıza âşık olması ve ona âşık olması nedeniyle (Duwana) lakabının verildiğini belirtmekte fayda var. Ne yazık ki, Weli ve Şem'ın ailesi arasında bir anlaşmazlık çıktı ve bu nedenle bir araya gelmeleri ve evlenmeleri engellendi. Bu şaire, o kıza olan sevgisinden dolayı Weli-i Mecnûn anlamına gelen bu ünvan: Welîyê Dîwane böyle verilmiştir. Sevgilisi Şem için yazdığı şiirler olağanüstü güzel şiirlerdir.

Mehdî Kakeî

Kaynaklar

1. Cemal Nebez. 2008, Lapa 118.
A. https://www.etymononline.com/word/thusday
B. Klein, E., "tanrı" ve "Thuesday", İngiliz Dilinin Kapsamlı Etimolojik Sözlüğü (Elsevier Publishing, 1966), s. 417—418 ve 1662.

 

 

 

 

 

 

 

DARA JIYANÊ

Bir Beni Adem hikayesi
Ktionik, kutsallık arz eden hayat ağacı eşliğinde.
Meğerse yaramaz çocuk Adem’e hurma yasaklanmış, ELMA değil !

Mezopotamya / Kutsal Hayat Ağacı / # Sümer.

Adapa ve Güney Rüzgar Efsanesinde. Adapa'nın “hayat ekmeğini” yememesi, onun için Gishzida ve Dumuzi tarafından uyarıldı.
Anu adına, cennette, insanın ölümsüzlüğüne sahip olmama nedeni hayat ağacının ekmeğini meyvasının yenmesi olarak gösterilir.
Tanrıları sürdüren yiyecekler, şehirdeki bahçelerinde, Sümer'deki Edan yetişen insanlardı bu yüzden cennetteki Adapa'yı cennette sundu ve aslında Eridu'nun Sümer'deki Eridu tapınağında Ea ve Anu'ya hazırladığı ekmek oldu!
Adapa, Eridu'daki tanrısı Ea tarafından "ölüm ekmeğini" yememesi konusunda uyarılmıştı, Anu ona yeme ölümlü olacağını söyledi.
Böylece Adapa kendisine sunulan "hayat ekmeğini" yemeyi reddetti. Anupa, emri üzerine Adapa'nın Eridu ve insanlığa geri dönüşü ve geri dönüşü, “hayat ekmeğini” yemek ve ölümsüzlüğü elde etmek için bir daha asla ikinci bir şansı olmayacak (Anu'nun muhafızları, Gişzida ve Dumuzi, ikinci bir girişimi engelleyecektir.)
Mezopotamya metinleri, ümit edilenlerin “ağaç gibi uzun ömürlü” olduğunu ortaya koymaktadır. (Date Palms, özenle bakıldığında 300 yıl yaşayabilir.
"Ur'un üçüncü hanedanından Kral Shu-Sin'in saltanatından çıkan bir metin ... iyi sulanan palmiye plantasyonunu ifade ediyor ...
Palmiye ağacının her kısmı bir miktar kullanıma konuldu.
Ahşap, küçük bir açıklığın gerekli olduğu çatı kaplama gibi hafif bina yapımı için kullanılmış, örülmüş elyaflar kayda değer mukavemetli halatlar oluştururken, yapraklar hem hurma dallarından yapılan kulübeleri kaplamak için hem de kesildiğinde ve bağlandığında kullanılmıştır birlikte çok etkili süpürgeler yapılır.

Ez cümle Hep bu Tanrı'lar bir EGO timsali

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Sümerler için ölümden sonraki yaşam


Sümerler insanın su ve çamurdan yaratıldığına inanıyorlardı.
Onlara göre su görünmez ruhtur ve kil görünen bedendir. Bu bir metafor olarak algılanabileceği gibi toprağın karbon elementine de atıfta bulunmuş olabilir çünkü insanın ana yapı taşı karbondur.
Sümer'de, öldükten sonra insan kile dönüşür ve ruhu sonsuza kadar orada kilitli kalacağı yeraltı dünyasına gider.
Bu, sümerler tarafından Gılgameş'ın hikayesiyle tasvir edilmiş ve ölümü üzerine bir arkadaşı ona müzikal zenginliğini vermek için yeraltı dünyasına gitmiş Gılgameş orada Yeraltı Dünyası'nda bulundu ve ona orada neler olduğunu anlatır.
örneğin ona dedi
Gömülmeyen ve bedenini açıkta tutan ölü, ruhu yeraltında işkence görür.
Bir tarlakuşunu umursamayan ölü üzgün kalır ve yeraltı dünyasının kırıntılarından yer.
Kim savaşa girerse, karısı başının üstünde kalır.
Bu, sümerlerin ölümünden sonra varoluşçu felsefenin başyapıtlarından biridir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Eridu şehrinden atlı araba kullanan Sümerli bir kadın heykeli Heykel M.Ö. 3000 yıllarına tarihleniyor. Bu arkeolojik parça, Bagdad Müzesi'nde korunmaktadır.

Heykel, antik Sümerde atlı arabayı kullanması hem araç endüstrisinin gelişmiş olduğunu hemde Sümer kadınının toplumdaki konumunun kanıtıdır.Ama bugün İslamo-Faşist Ortadoğu'da kadın bir meta gibi kolayca alınıp satılıyor. Ortadoğu 6000 yıldan daha fazla geriye gitmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Büyük Tufan hikayesinin ilk olarak Mezopotamya'da ortaya çıktı-

Sümer arketipi olarak Ziusudra, bir gemi inşa etmek ve büyük bir selden hayat kurtarmak için ilahi bir emir alan ilk insandır.

Sonra büyük selin akad versiyonu geldi ve bu sefer insanlığı korkunç bir selden kurtarmak için tarihteki ilk gemiyi inşa etme emrini alan kişi "Utnapiştim" adını taşıyordu.

Daha sonra büyük tufan hikayesinin asur versiyonu aynı ayrıntılar ve olaylarla devam etti, ancak bu sefer kahramanı "Atrahsis" adıyla ortaya çıktı.

Sonra bu hikayenin tüm dinlerde korkunç tufan hikayesine ayrıntılarda ve olaylarda büyük bir benzerlikle ortaya çıktığını, ancak kahramanının "Nuh" adına ortaya çıktığını görüyoruz

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Adem ve Havva'dan önce Enki ve Ninhursag vardı

Sümer efsanesi Enki ve Ninhursag, tanrı ve tanrıçası olarak bilinen, cennet bahçesinden dünyanın başlangıcı hikayesini anlatılıyor.
Genç ve canlı bir tanrıça olarak tasvir edilen Ninhursag, kışın dinlenirmiş.
Bilgelik, büyü ve tatlı su tanrısı Enki ise onu orada bulur ve ona derinden aşık olur.
Birlikte birçok gece geçirir ve Ninhursag adını verdikleri bir kız çocuğuna hamile kalır.

 

 

 

 

 

 

 

KÜRDLER - MEDENİYETİN EN ESKİ KAVMİ

Medeniyet medeniyet olalı, Kürdistan topraklarından başka bir yerde yaşamamış olan kürdlerin tarihinin 'olmaması' mümkün müdür?

Kürdler yeryüzüne gökten zembille indirilmediler. Ülkemizi elimizden alan barbar fetihçi-müslüman araplar, türkler ve acemler (farslar), işgalci oldukları gibi aynı zamanda büyük bir talancı ve HIRSIZDIRLAR. Tarimizi bile çaldılar.

Örneğin Dr İsmail Beşikçi'nin dediği gibi, Kürdistan'da arkeolojik kazılar neticesinde ortaya çıkan tarihi eserleri, binlerce yıdlır Kürdistan'da yaşayan kürdlere ait olan bu tarihi eserleri bile, kürdlere değil ama, ya asurlara, ya ermenilere, ya araplara, ya acemlere (farslara) ve hatta bölgeye daha dün gelmiş türklere bile ilişkilendirirler.

Buna ahlaksızlık ve hırsızlık ve hatta medeniyet düşmanlığı denir. Çünkü kürdler ve kürdlerin üzerinde yaşadığı ülkeleri Tarihi Kürdistan, medeniyete en büyük hizmetleri vermiş bir ülke ve halktır.

 

 

 

 

 

 

 

MÎR ÇILGAMÊŞ

 

DIROKA KURDISTANÊ

WELATÊ PÊŞEMÎNAN - İLKLERİN YURDU

 

GUTI

CORDUENE

HATI-HITIT


MITANÎ

MED

PARTIA

HURÎ

KASSİT

SUBARTU

ÎLAM - (Elam)

URARTU

BABÎL

MEZOPOTAMÎA

 

DÎROKA KURDA

 



Foundation For Kurdish Library & Museum