Kağıttan kaplan, sahte, çakma ve yapma, işgalci, katil, islamo-faşist türk ordusu'nun asker ve subaylarını on yıllarca korkudan tir tir titreten, hak ve adalet için Kürdistan dağlarına çıkan, halk arasında ''Kürdistan dağlarının aslanı'' sıfatını alan, başkaldırıcı, direnişçi KOÇERO'nun başkaldırısı ne yazıkki kitleselleşemedi.

1953 tarihinde Diyarbekir'in Silvan ilçesine bağlı bir köyde bir ağanın yanında rençberlik yapar, evli idi ve bir çocuğu vardı, Bir gün duyar ki ağanın oğlu eşine cinsel taciz yapar. Eşini ve çocuğunu ordan alıp, Bin Xetê, Rojava Kurdistani'na (''Suriye'') götürür bırakır ve geri döner. Gider ağanın oğlunu bulup öldürür, cesedini de getirip Silvan çarşısına bırakır. Beşiri'ye döner. Beşiri de halka tefecilikle para verip, milletin malına el koyan bir tefeciyi de öldürür ve halkın deyimiyle eşkiyalık serüveni başlar. Koçero 10 12 yıl boyunca kaçak olarak yaşar. İsmi eşkıya olarak çıkmış olsada, o asla fakir fukaraya karışmamış, yol kesen, soygun yapan, adam öldüren biri değildi. Tam tersine onurlu, fakir fukara dostu biriydi. Gittiği her yerde ve her köyde halka, zulüm görürseniz haberim olsun derdi. Kurdistan’ın her yerini dolaşırdı. Gah Doğu Kürdistan'a ordan Güney Kürdistan'a ordan da Batı Kürdistan'a giderdi. Ana durak merkezi ve faaliyet alanı Sirrt, Batman ve Bitlis idi.

Gider zenginden, ağalardan para toplar getirir fakirlere dağıtıldı. Gider İran’dan, Irak’tan kaçak yollarla mal getirir satar, parasını fakir fukaraya dağıtırdı. Bir anda namı ve ünü her tarafa yayıldı. Ağa ve zenginlerin korkulu rüyası, fakir fukaranın da umudu olmuştu. Yüzlerce defa devlet jandarmasiı ile etrafını sarıyor çatışma çıkıyor, bir şekilde Koçerı kurtulmayı başarıyordu.

Girdiği çatışmalarda öldürdüğü asker sayısı yüzlercedir. İşgalci devlet onu yakalamak için tam seferber olmuş, onunla baş edemiyordu, bir türlü yakalayamıyordu. Tek başına bir ordu ile mücadele ediyordu. 1960 li yıllarda Türkiye'nin bir numaralı gündemi haline gelmişti. Gazete manşetleri Koçero için atılıyordu. Koçero’nun hedefinde Batman ve Garzan da bulunan Petrol kuyusu kampları vardı, bu kamplara baskın düzenleyerek onlardan aldığı parayı fakir fukara ve köylüye dağıtıyordu. 10 yıl boyunca devlet onu kovaladı ama hiç yakalayamıyordu. Halk arasında artık o eşkıya bir kahraman olmuştu. Halkın tüm sorunları ile ilgileniyordu.

Ta ki 03 Temmuz 1964 tarihinde kalleş türk ordusu tarafından yapılan bir görüşme önerisi ile tuzağa düşürülüyor ve Siirt’in Baykan ilçesine bağlı Celikli köyünde bulunan Petrol kampına işgalci türk ordu birliklerinin baskın düzenlemesi sonucu çatışma çıkıyor. Sabaha kadarordu ile çatışması devam ediyor. Sabah gün doğarken çatışma alanına yakın Siirt’in Baykan ilçesinde bağlı Atabağı köyünde bulunan Şeyh İbrahim tepesinde cansız bedeni bulundu.

Yaşamını kaybederken henüz 31 yaşındaydı. Koçero, haksızlığa, zulme karşı başkaldırdı, isyan etti. Adaletten eşitlikten yanaydı, Kurdistan coğrafyasında bir haksızlık nerde varsa #Koçero oradaydı. Koçero bir çok dengbej'in stranlarina konu olmuş. Hakkında bir çok filim ve şarkı bestelenmistir. Ölümünün hemen ardından 1964 te Yılmaz Güney Koçero filmini çekti ve başrolde Koçero’yu

canlandırdı.. Ahmet Kaya, ve Selda Bağcan gibi sanatçılar Koçero üzerine plaklar şarkılar yapıyordu.

Ruhu şad olsun.

İşgalci ırkçı türk basını kürd Koçero hakkında Akbaba (1922-1977) denen bir dergide(Akbaba, 30-8-1962) alaycı ve küçümseyici bir karikatür ve yazısı

Bu şiir aşğılayıcı bir şekilde işgalci türk içişleri bakanı .Sahir Kurutluoğlu'nu Koçero'ya karşı kızdırtmak için adı geçen bu türk paçavrasında yazılmıştı.