TAHIR ELÇİ
1966   |   28.11.2015
TURKEY KILLING ALL INTELLECTUAL KURDISH LAWYERS !!

Kurdish human rights lawyers murdered by the Islamist Turkish state

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

 

Diyarbekir's Law Society Chairman Tahir Elci

 Tahir Elci - Tahir Elci - a Kurdish lawyer and the chairman of Diyarbakır Bar Association. He was assassinated by Islamist Turkish Police on 28 November 2015 in the Sur district of Diyarbakir in Northern Kurdistan.

 

”1975 yılındaydı, İstanbul'daydım. İşittiğim ama okumadığım bir kitabı günlerce bir semtten diğerine kitapçı dükkanlarını dolaşarak bulmuştum. Kitabı önceden duymuştum, içeriğinden kısmen habedardım, adı bana ilginç gelmişti; "Avukatsız halk kürtler.."

Tahir Elçi, kürtlerin maruz kaldığı zulmü uluslararası platformlara taşımanın yolunu araştıran hazırlıklı bir hukukçı olarak herkesin gözü önünde katledildi ve faillerin kamera önünde sergiledikleri tiyatroyu izlemeyen kalmadı.

Buna rağmen bir hukukçu, bir avukat çıkıp da Tahir Elçi'nin kaldığı yerden yada hayatı pahasına engellendiği yerden kürtlerin avukatı olmaya yeltenmedi, kürtleri sahiplenemedi. Söze baksanız hepsi avukat.. Avukatsız halk.. kürtler...!”

(KFD)

 

 

 

 

Yahoo: 8 February 2019

'Strong suspicion' Turkey police shot rights lawyer: local bar association

Tahir Elci, a prominent human rights lawyer who campaigned for Kurdish rights, died on November 28, 2015 after being shot in the head during armed clashes
between Kurdish militants and police

 

The bar association in Diyarbakir, Turkey's biggest Kurdish-majority city, on Friday said three police officers should be treated as suspects in the 2015 murder of a prominent rights lawyer.

The remarks came after British investigators published an in-depth report into the murder, which occurred in broad daylight, that suggested the security forces could have killed him.

Tahir Elci, who campaigned for Kurdish rights, died on November 28, 2015 after being shot in the head during armed clashes between Kurdish militants and police.

At the time, he was head of the city's bar association.

Cihan Aydin, the association's current head, said three of the officers at the scene were "under strong suspicion" and should be listed as suspects.

"We expect the investigation to be completed with the missing details," Aydin told AFP.

The case remains unsolved with no-one charged over his murder.

In a report published on Friday, investigators from the London-based Forensic Architecture (FA) said they concluded that the Kurdish militants "could not have fired the shot that killed Elci".

They also found no evidence he was killed by a long-range weapon.

The research agency, which is based at Goldsmiths College, University of London, produces analysis for human rights organisations, international prosecutors and other justice groups.

With access to footage of the clashes, the agency examined the "visual, spatial and acoustic material to determine who could be considered a suspect".

Although there were no images showing the moment Elci was shot dead, the agency reconstructed the events leading up to the moment of his killing.

"This process of elimination suggested that one of the police officers who fired their weapons during the incident could have been responsible for the fatal shot," said the report which was published on the OpenDemocracy website.

They also found no evidence he was killed by a long-range weapon.

The bar association had asked FA to investigate the killing in 2016, with its findings presented to Turkish state investigators in December 2018.

Elci was shot dead during a resurgence of violence in the southeast which erupted several months earlier when a ceasefire between the Kurdistan Workers' Party (PKK) and the Turkish state broke down.

Shortly before his death, Elci had been briefly detained over a television interview in which he said the PKK was "not a terrorist organisation", prompting a flurry of death threats.

The PKK is blacklisted as a terrorist group by Ankara and its Western allies.

Minutes before he was killed, Elci had called for peace in the troubled southeast.

 

 

 

 

 

The speach just five minutes after he is being killed by Turkish police:

"We don't want clash, weapon and military raid in this historical city which is a common heritage of the mankind!"

 

 

 

 

 

 

 

"Dünyadaki en büyük terörizm, insanın anadiliyle bağını koparmaya çalışmaktır".

Av. Tahir ELÇİ

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Han blev skjuten av turkisk polis med en iscensatt provokation inför publiken och kameror när han höll ett anti-ISIS tal då turkisk ISIS hade förstört ett historiskt observationstorn i gamlastan i Diyarbekir

 

 

 

 

 

 

Tahîr Elçî, parêzerê kurd û serokê Baroya Diyarbekrê bû. Di 28ê çiriya paşîn de li ber Minaereya Çarling li nav Sûra Amedê hêrişeke bêbext li ser Tahir Elçi hat kirin û li vê hêrişê hate kuştin. Li Zanistgeha Dicleyê ji beşa hiqûqê destûrdar bûye. Qonaxên seretayî û navendî yên xwendina li navçeya Cizîra Bakurê Kurdistanê xwend. Di sala 1991ê de ji Zanistgeha Dîcleyê ya Diyarbekirê Fakulteya Hiqûqê derçû. Tahir Elçî, ji sala 1998ê ta sala 2006ê di Rêveberiya Baroya Diyarbekrê de cih girtibû û di sala 2012an de jî weke Serokê Baroya Diyarbekrê hat hilbijartin. Elçî bavê 2 zarokan bû û zimanê îngilîzî, almanî, tirkî û kurdî dizanî. Roja 28'ê sermaweza 2015an, Elçî dê daxuyaniyek derbarê Minareya Çarling a Sûra Amedê û ziyana ku gihiştibû wê bida, pevçûn û şerek taybet mexsûsen hat öêkirin û di vî şerî de polîsên tirk guleyek berî serê wî da û ew kuşt.

Serokê Baroya Amedê di axaftina xwe ya dawî de gotiye:
"Mînareya Çarling a dîrok bang li mirovahiyê dike: 'Ji piyê min li min dan. Min gelek şer û felaket dîtîn lê min îxanetekî wisa nedîtiye' Em dibêjin bila operasyon li vir dûr bin."
Merasima cenazeya wî roja 29ê Sermawezê çêbû û bi hezaran kes beşdar bûn.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Avukat Tahir Elçi

1966 yılında Şırnak'ın Cizre ilçesinde dünyaya gelmiştir. İlk öğretim hayatını doğduğu Cizre'de tamamlayarak 1991 yılında Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. Diyarbekir'de 1992 yılından 1998'yılına kadar serbest avukatlık yaptı. Daha sonrasında 1998-2006 yılları boyunca Diyarbakır Barosu'nda yönetici olarak görev yaptı. Aynı zamanda Almanya'da Avrupa Hukuku Akademisi'nde uluslararası ceza hukuku ve ceza yargılaması konularında eğitim aldı ve birçok uluslararası konferansta konuşmacı oldu. 2012 yılının Kasım ayında Diyarbakır Barosu'na başkan olarak seçildi. İnsan Hakları Derneği üye olan Tahir Elçi; aynı zamanda Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Merkezi Bilim Danışma Kurulu ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı Kurucular Kurulu üyeliği de yapmaktaydı. 28 Kasım 2015 tarihinde Diyarbekir ilinin Sur ilçesinde basın açıklaması yaptığı esnada, açıklamayı yaptığı sokakta türk polislerince başından vurularak hayatını kaybetmiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

With Dr Ismaıl Besikci

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İşte KATİL TÜRK POLİS(LER)İ !

 

 

Kurşun Polis Silahından

 

Diyarbakır Barosu Başkanı iken 28 Kasım 2015’te Suriçi’nde Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptığı sırada çıkan çatışmada ensesinden vurularak hayatını kaybeden Tahir Elçi’nin ölümüne yol açan kurşunun hangi silahtan çıktığı ve kim tarafından ateşlenmiş olabileceğine dair yeni bir rapor bugün kamuoyuna açıklandı.

Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi’nin öldürüldüğü ana ışık tutmak ve olayın şüphelilerini belirlemek maksadıyla Londra merkezli uluslararası araştırma şirketi Forensic Architecture’dan teknik bir araştırma yürütmesini talep etti.

Elçi’yi öldüren kurşun 3 polisten birinin silahından çıktı

BBC Türkçe’den Selin Girit’in haberine göre; şirketin bugün kamuoyuna açıklanan raporunda, olay yerinde bulunan 3 polisten birinin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetmiş olabileceği sonucuna varıldı.

Avukat Barış Yavuz, raporun ardından tanık olarak dinlenmiş olan 3 polisin şüpheli olarak ifadelerinin alınmasını talep etti.

Yapılan incelemeler sonrasında ulaşılan sonuçlar raporda şöyle özetlendi:

– Tahir Elçi 28 Kasım 2015 tarihinde, yaklaşık olarak saat 10:55’te, 7 saniye 12 karelik (7:12) bir süre diliminde tek bir mermiyle vurularak öldürülmüştür.

– PKK mensuplarından ikisi de öldürücü atışı yapmamış görünmektedir.

– Araştırmaya konu olan zaman aralığında yapılan bütün atışların benzer ses profilleri vardır. Bu süre içinde kayda değer derecede uzak bir mesafeden uzun namlulu bir silahın ateşlendiğine dair herhangi bir işitsel delil yoktur.

– Üç polis memurunun (A, C ve D) Elçi’ye yönelik doğrudan bir ateş hattı vardır ve silahlarını birden çok kere ateşledikleri görülmektedir. Polis memuru C, Elçi’ye yönelik açık ve engelsiz bir ateş hattıyla silahını ateşleyen tek memurdur.

Raporun sonunda, araştırmanın olay yerindeki polis memurlarından kesin olarak hangisinin Elçi’nin ölümünden sorumlu olduğunu tespit etmediği belirtilirken; “kuvvetli suç şüphesi altında olan polis memurlarını saptandığı” kaydedildi ve “Öldürücü atışın Elçi’yi vurma kastıyla yapılmış olup olmadığının saptanması araştırmanın kapsamı dışındadır” notu düşüldü.

T24’ten Gökçer Tahincioğlu ile Gonca Tokyol’un haberine göre de; Birleşmiş Milletler’e (BM) de birçok davada danışmanlık hizmeti veren Forensic Architecture, raporunu Diyarbakır Barosu’nun sağladığı görsel, işitsel ve belgesel delilleri analiz ederek ve olaylar silsilesinin aslına sadık üç boyutlu bir dijital modelini oluşturarak hazırladı. Kurum, olaya dair yaptığı mekânsal araştırmada, basın mensuplarının ve polis memurlarının çektiği video kayıtları, sivillerin ve polis memurlarının emniyete verdiği tanık ifadeleri, baronun talebiyle hazırlanan ya da Türkiye Cumhuriyeti resmi makamları tarafından hazırlanan raporlardan da yararlandı.

Tahir Elçi’nin hâlâ hayatta olduğu zamandan ölümünden dakikalar sonrasına kadar uzanan bir zamanı kapsayan ve üçü basın mensubu, biri de basın açıklamasına dair istihbarat toplamakla görevli bir polis memuru tarafından çekilen görüntüleri inceleyen uzmanlar, Elçi’nin tam olarak vurulduğu anın görsel olarak kayda geçmemesi sebebiyle sahneyi mekânsal ve zamansal olarak yeniden canlandırdı ve bütün aktörleri bu canlandırma içine yerleştirdi.

Ölümle yaşam arasındaki 7 saniye, 12 kare

Raporda, dört farklı videonun ses kayıtları da referans alındı ve görsel işaretlerin doğrulama için kullanılmasıyla eşzamanlı hale getirildi ve Elçi’nin yaşarken görüldüğü son an ile bedeninin görüldüğü ilk an arasında yaşananlar incelendi. Kayıtlarda duyulan son silah sesi de dikkate alındığında, odaklanılan zaman aralığı dokuz saniye, on kareye (9:10) indirildi. (T24’ün notu: Araştırmada video kayıtların her bir saniyesi 25 karede incelendi. Bu nedenle rapordaki zaman formatları ‘saniye:kare’ şeklinde kullanıldı. Örneğin ‘7:14’ün denk düştüğü süre birimi ‘yedi saniye, 14 kare’dir. Her bir kare arasında saniyenin 25’te biri, 2.4 salise zaman farkı vardır.)

İncelenen dokuz saniye on karelik zaman aralığında kırk ayrı mermi atışı tespit eden Forensic Architecture ekibi, bunların çıktığı silahları ve hedefini ya da yönünü belirledi. Video kayıtları sayesinde 26 silah atışının polis memurları tarafından yapıldığı gözlemlenirken; 14 atışı kimin yaptığı ise belirlenemedi. Bağımsız Adli Tıp Uzmanı Dr. Ümit Biçer’in, Tahir Elçi’nin yüzü ile ellerindeki yara ve sıyrıkların düşmeye karşı koymaya çalışmadığı, dolayısıyla da aniden ölümüne ya da bilinç kaybına yol açtığı yorumuna dayanarak yaptığı, ‘Vurulduğunda Elçi’nin cesedinin bulunduğu konumdan en fazla 1 metre kadar geride ayakta duruyor olabileceği’ tespitini de dikkate alan ekip, zaman aralığını 7 saniye,12 kareye indirdi. Bu da, tespit edilen son 10 atışın elenmesini sağladı.

“Polislerden 3’ünün de Elçi’yi vurması ihtimal dahilinden, biri engelsiz ateş hattına açıkça sahipti”

Tahir Elçi’nin polislerin silah atışlarından biriyle öldürülmesi ihtimaline dair incelemede ise ilk olarak polis tarafından yapılan atışlara odaklanıldı ve Elçi’ye yönelik doğrudan bir ateş hattı bulunmayanlar elendi. Geriye olay yerindeki beş polisin üçü tarafından ateşlendiği görülen, 3’ü kısmi, 4’ü doğrudan ateş hattına sahip 7 atış hattı kaldı. Raporda, polislerin üçünün de Elçi’yi vurmasının ihtimal dahilinde olduğu belirtilirken, içlerinden birinin 4 farklı atış sırasında da ‘Elçi’ye doğru engelsiz bir ateş hattına açıkça sahip olan tek memur olduğu’ kaydedildi.

“Harekete geçmek devlete kaldı”

Forensic Architecture Direktörü Eval Weizman, raporla ilgili olarak, “Bir barış aktivisti ve insan hakları savunucusu olan Tahir Elçi’nin öldürülmesi ve devletin bu cinayeti soruşturmak konusundaki bariz isteksizliği, insan hayatına ve insan haklarına yönelik rahatsız edici boş vermişliğini ortaya koyuyor. Sadece hali hazırda devlete sunulan kanıtlara dayanarak Tahir Elçi cinayetinin şüphelilerini belirledik. Şimdi bu bulgular ışığında harekete geçilmesi devlete kaldı” yorumunda bulundu.

Forensic Architecture nasıl çalıştı?

Forensic Architecture raporu, Diyarbakır Barosu’nun sunduğu kanıtlar, tanık ifadeleri, olay yerinde dört ayrı kameradan çekilen görüntüler, ses analizleri ve mekanın üç boyutlu dijital bir modelinin inşası üzerinden yapılan incelemeler sonucunda hazırlandı. Forensic Architecture araştırmasında, olay yeri inceleme raporundaki bulgulardan yararlanıldı. Olay anını kaydeden 4 ayrı kameranın görüntüleri eş zamanlı hale getirildi, senkronize edildi.

40 el silah atışı yapılmış

Ardından Elçi’nin ölümünün gerçekleştiği zaman aralığı, Elçi’nin ayakta olduğu son kare ve yerde yatarken göründüğü ilk kare ile son duyulan atış sesine göre 9 saniyelik bir dilime indirildi. Bu zaman diliminde gerçekleşen 40 el silah atışı bir zaman çizelgesine yerleştirildi. Mimari planlar ve uydu görüntüleriyle, olay yerinin 3 boyutlu bir modeli oluşturuldu.

Raporda varılan sonuç ne?

Elçi’nin bedeninin görüldüğü bir fotoğraf üzerinden Elçi’nin vurulduğundaki konumu tespit edildi, vurulduğu anda nerede olduğu değerlendirildi. Bu noktanın Elçi’nin öldürüldüğü zaman aralığında hangi silahların ve kimin atış alanında bulunduğu incelendi.

Kaçan 2 kişinin silahından çıkmamış kurşun

Buna göre, olay yerinde bulunan iki PKK militanından birinin Elçi henüz hayattayken olay yerinden uzaklaşmış olduğu, diğerinin ise silahının önce atış istikametinde doğrultulmadığı, sonra ise silahını elinden atmış olduğu belirlendi. Dolayısıyla raporda Elçi’nin olay yerindeki 2 PKK militanının silahlarından çıkan kurşunlarla öldürülmüş olması ihtimalinin bulunmadığı ifade edildi.

Yapılan sonik inceleme neticesinde de olay yerinin dışından uzun menzilli bir silahın kullanılmış olmasının da mümkün görünmediği savunuldu. Araştırmaya göre, Tahir Elçi’yi öldüren kurşun büyük ihtimalle olay yerinde bulunan 3 polis memurundan birinin silahından çıktı. Raporda, şüpheler özellikle Elçi’ye yönelik açık bir atış hattı bulunduğu bir anda silahını ateşlediği belirtilen bir polis memuru üzerinde yoğunlaştı.

Ne olmuştu?

Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te Diyarbakır’ın Suriçi ilçesinde Dört Ayaklı Minare’nin ve tarihi kültürel mirasın zarar görmemesi için basın açıklaması yapmıştı. Elçi, Elçi’nin öldürülmeden önceki açıklaması şöyleydi: “Biz Diyarbakırlılar olarak Diyarbakır barosu olarak tarihi değer ve eserlerimize insanlığın bin yıllık emeğine birikimine bu kadim şehre sahip çıkalım. Biz buradan çağrı yapmak istiyoruz. Biz bu tarihi bölgede birçok medeniyete beşiklik etmiş ev sahipliği yapmış bu kadim bölgede insanlığın bu ortak mekânında silah, çatışma, operasyon istemiyoruz. Savaşlar, çatışmalar, silahlar, operasyonlar bu alandan uzak olsun diyoruz.” Açıklama sonrasında gazeteciler ve Elçi Dört Ayaklı Minare’nin önündeyken çatışma çıkmış, olayda Elçi hayatını kaybetmişti.

2 başsavcı, 3 savcı, 4 müfettiş görevlendirildi, katil bulunmadı

Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu da saldırıyla ilgili “Tahir Elçi’ye suikast planı olabilir. Hedef açıktır, hedef Türkiye’dir. İkinci ihtimal ise teröristlerin saldırısı sonrası 100 metre mesafede oradakileri korumak için polislerimizin ateş açması ve arada kalması” demiş ve Davutoğlu’nun faillerinin açığa çıkarılması için çalışacaklarını söylemişti. Ancak aradan geçen 3 yılda Diyarbakır’da 2 başsavcı, 3 savcı, 4 müfettiş görevlendirildiği halde Elçi’nin katileri hâlâ bulunamadı.

Haber Merkezi

Bir karış öteden geçen adama en az 30 kurşun sıkıldı. Hadi vuramadınız, peki kepenkte NEDEN kurşun izi yok?

 

 

 

 

 

Cevheri Güven: The Evidence That Discover The Murderer Of Tahir Elçi Was Destroyed

 

ASSASSINATION OF Diyarbekir's Law Society Chairman TAHIR ELCI: THE EVIDENCE WAS BLACKED BY THE TURKISH STATE

- FEATURED PRESIDENT OF THE INSTITUTION OF FORENSIC MEDICINE

The forensic doctor Mehtap Altuğ, in her official statement, stated that the most crucial evidence for the investigation in relation to the assassination of Tahir Elçi was spoliated at the order of the President of the Institution of Forensic Medicine.

CEVHERİ GÜVEN

BOLD – It was revealed that the most crucial evidence that might lead to the discovery of the perpetrator of the assassination of Tahir Elci was removed from the investigation file in the Institution of Forensic Medicine. Mehtap Altug, who is a forensic geneticist in the Istanbul Forensic Institution, explained the spoliation of evidence in detail during an investigation that was carried out by the Istanbul / Bakirkoy Prosecution Office. However, the issue was hushed up.

The President of the Diyarbakir Bar Association, Tahir Elçi, was shot to death on 28th November, 2015, in Diyarbakir. Despite the four years that have passed since then, the gun that fired the bullet which killed Mr Elçi has not been identified.

While the family of Elçi, together with rights defenders, continue to lament that there has been no effective investigation, it was revealed that the most crucial evidence in relation to the investigation was removed from the investigation’s file.

During the investigation on the murder of Mr Elci, pieces of evidence collected in the crime scene by the Diyarbakir Police were delivered to the Institution of Forensic Medicine, which is based in Istanbul. After the forensic expert Arif Bingöl began to examine the evidence, he discovered, on a swab which is used to collect DNA evidence, a DNA sample that belonged to a male. Bingöl registered this evidence on the National Judiciary Network Database (UYAP), however, this evidence was removed from the investigation’s file at the order of Yalcin Büyük, who is the President of the Institution of Forensic Medicine. The record in the National Judiciary Network Database also erased by the Department Chief, Bestami Çolak, and thus the most important evidence which might lead to the discovery of the perpetrator, was spoiled.

 

 

 

SPOLIATION OF EVIDENCE WAS RECORDED IN AN OFFICIAL STATEMENT

Mehtap Altug, who has been working as a forensic geneticist at the Istanbul branch of the Institute of Forensic Medicine (IFM), provided a witness statement on 3rd August, 2016, during an investigation numbered 2016/68697, which was being carried out by the Istanbul / Bakirkoy Prosecution Office. Altug detailed the spoliation of the evidence, which was carried out at the order of the President of the IFM, Yalçın Büyük:

RESPONSIBILITY FOR THE EVIDENCE BAG WAS VESTED IN ARİF BINGOL

Mehtap Altug stated that responsibility for the evidence bag which contained cartridge bullets, swabs and camera devices, was vested in the forensic expert Arif Bingöl, and she added that the other partners in the case were herself and Turgay Kandemir. Mehtap Altug continued as follows: ‘Arif Bingöl had discovered a DNA sample belonging to a male on a swab which is used to collect DNA evidence, however, this evidence was spoliated due to pressure that came from the higher ranks of the IFM. Altug stated further that the record made in the National Judiciary Network Database by Arif Bingol was erased by their Department Chief, Bestami Çolak.

The statement of Mehtap Altuğ reads as follows:

“Most recently, some four months ago, there were cartridge bullets, swabs and camera devices in the evidence bags relating to the murder of Tahir Elçi, the President of the Diyarbakir Bar. This case was being investigated by the forensic expert, Arif Bingöl. Other partners in the case were me and Turgay KANDEMİR. It was concluded, in the examination by the Police, that a DNA sample was not found on a certain swab. However, Arif Bingöl discovered a DNA sample, belonging to a male, on that swab. It was registered with the UYAP (National Judiciary Network Database) as a report. Arif Bingöl sent the report to me with an e-signature. I signed it in order to report it through the system. All three partners signed it. The report was sent through the system to be signed by the Chief of the Department of Biology, Bestami Çolak. The Chief of the Department, Bestami Çolak said, in my presence, to Arif Bingöl, that the President of the Institution, Yalçın BÜYÜK, and the Deputy President, Ömer MÜSLÜMANOĞLU, had instructed that that certain item be removed from the file. Bestami Çolak refused (to sign) the report through the UYAP (National Judiciary Network Database) … As I explained, above, the expert on the file, Arif Bingöl, prepared a new file by removing the DNA sample from the file, and this new file, having been signed, went to Diyarbakir.”

 

 

 

 

TRIO WHO GAVE THE INSTRUCTION FOR THE SPOLIATION OF EVIDENCE ARE BLUE BOYS OF THE AKP ERA

Yalçın Büyük, President of the IFM, his deputy, Ömer Müslümanoğlu, and Bestami Çolak, the Chief of the Biology Department, are key figures in the allegation of the spoliation of evidence that was given in Mehtap Altuğ’s witness statement. All three were promoted by the AKP Government after it carried out a purge within the IFM in 2013. Yalçın Büyük has been President of the IFM since 4th June, 2013. Ömer Müslümanoğlu and Bestami Çolak are still Deputy Presidents of the IFM and Chief of the Biology Department, respectively.

DNA SAMPLE COULD HELP TO DISCOVER THE PERPETRATOR

Since the bullet which hit Elci exited his body, DNA samples on the cartridge bullets collected from the crime scene were the most crucial and decisive evidence. Having found the cartridge bullets that killed Mr Elci, the gun which fired that particular cartridge bullet could be found with the help of a ballistic examination. This might consequently lead the investigators to the perpetrator. The destroyed swab thus had crucial importance in relation to the discovery of the gun which shot the cartridge bullet which killed Mr Elci.

WAS THE DNA REPORT REMOVED FROM THE INF’S DATABASE?

Although the DNA sample and the report on it were removed from the investigation file and from the National Judicial Network Database, according to Mehtap Altug’s statement, it may still be in the INF’s database, which is called ALIS. Altug provided her statement during an investigation that is irrelevant to the murder of Tahir Elci. Under Turkish Criminal Procedural Law, the Istanbul / Bakirkoy Prosecution Office, which received a tip on a crime that suggested that there was spoliation of evidence, shall initiate an ex-officio investigation. However, despite the three-years since Altug’s statement, the Istanbul / Bakirkoy Prosecution Office has neither launched an investigation on the spoliation of evidence, nor has it notified this incident to the Diyarbakir Prosecution Office which is investigating the murder of Tahir Elci.

 

 

What is a swab?

Swabs used for forensic purposes are designed for comparative sampling or for securing traces at the crime scene, typical. traces and comparative specimens being blood, saliva, sperm, epithelian cells, etc. From the samples recovered, the DNA is purified and the DNA profile determined. This is also known as the genetic fingerprint.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İşgalci türk ordusu 2015-2017 yılları arasında düşman bir ülkeye girip harap ettiği Kürdistan'ın 13 şehrini ve yüzlerce köylerini
işte tam bu taş üstünde taş, baş üstünde baş bırakmayacak şekilde gördüğünüz bu evlerin içindeki sivil kürdlerle birlikte bombalayarak
tam bir viraneye çevirdi. Avukat Tahir Elçi kalleşçe katledilmeden önce Diyarbekir Sur'un bu halinin objektilerle tespit edilmesini sağladı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Barışın kazananı, savaşın kaybedeni çoktur.

Den kurdiske advokaten ordförande för Diyarbekir's advokat samfund dödades vid minaretten med 4 ben från 1500-talet.
Minaretten hade skadades av turkisk islamistiska statens armé och polis när stadsdelen Sur i Diyarbekir belägrades under 23 månader mellan
år 2015-2017 då tiotusentals kurdiska civila och barn mördades av den islamistiska turkiska inkräktar mördar armén och polisen. Tahir Elci mördades av turkisk polis då han höll på att hålla tal för fred och mänskliga rättigheter.

 

 

 

 

 

Kürd insan hakları savunucusu ve uluslar arası hukusal mücadele inisiyatifçisi ve girişimcisi Avukat Tahir Elçi'nin Norveç Oslo'daki Nobel Barış Merkezi girişi önündeki onursal resmi (2016).

İşgalci türk devleti'nin Tahir Elçi'yi özellikle hedef almasının nedeni, işgalci türk devleti'nin Kürdistan'da kürd halkına karşı işlediği büyük suçları uluslar arası platforma taşımasındandır.
Mevcut hiçbir kürd örgütü Tahir Elçi'nin mücadelesinin yanına bile varamayacak kadar çok geride ve hatta kürd özgürlüğünün önünde zorlu bir engel olarak durmaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

With his wife

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şevket Epözdemir ve Tahir Elçi'nin katili aynı devlettir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Diyarbakır Barosu,Tahir Elçi'nin öldürüldüğü ana ışık tutmak ve olayın şüphelilerini belirlemek maksadıyla, Londra merkezli Forensic Architecture adlı uluslararası teknik araştırma şirketini devreye sokmuş. İşte o şirketin açıkladığı rapor;

- Elçi'nin bedeninin görüldüğü bir fotoğraf üzerinden Elçi'nin vurulduğundaki konumu tesbit edildi, vurulduğu anda nerede olduğu değerlendirildi.

- Bu noktanın Elçi'nin öldürüldüğü zaman aralığında hangi silahların ve kimin atış alanında bulunduğu incelendi.

- Buna göre,olay yerinde bulunan iki PKK militanından birinin Elçi henüz hayattayken olay yerinden uzaklaşmış olduğu, diğerinin ise silahının önce atış istikametinde doğrultulmadığı, sonra ise silahını elinden atmış olduğu belirlendi.

- Dolayısıyla, raporda Elçi'nin olay yerindeki iki PKK militanının silahlarından çıkan kurşunlarla öldürülmüş olması ihtimalinin bulunmadığı ifade edildi.

- Yapılan sonik inceleme neticesinde olay yerinin dışından uzun menzilli bir silahın kullanılmış olmasının da mümkün görülmediği savunuldu.

- Araştırmaya göre, Tahir Elçi'yi öldüren kurşun büyük ihtimalle olay yerinde bulunan üç polis memurundan birinin silahından çıktı.

- Raporda,şüpheliler özellikle Elçi'ye yönelik açık bir atış hattı bulunduğu bir anda silahını ateşlediği belirtilen bir polis memuru üzerinde yoğunlaştı.

İngiliz Araştırma şirketi, Diyarbakır Barosunun sunduğu kanıtlar,tanık ifadeleri, olay yerinde dört kameradan çekilen görüntüler,ses analizleri ve mekanın üç boyutlu dijital bir modelinin inşası üzerinden yapılan incelemeler sonucunda bu raporu hazırlamış.

(İngiliz BBC)

 

 

Minara 4-ling ev 500 sal bû ku li ciyê xwe bû, wê jî brîndar kirin

TURKISH-ISIS, TURKISH ISLAMIST INVADER ARMY AND POLICE TRIED TO DESTROY THIS WORLD'S UNIQUE TOWER IN OLD TOWN IN DIYARBEKIR

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Şîna li bin minara 4-ling..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tahir Elci was a lawyer witness to the great devastation that the Islamo-fascist Turkish invaders had done in the Kurdish historical city of Diyarbekir.

Between 2015-2017, the Turkish army and ISIS terrorists with Turkish police uniform destroyed 13 Kurdish cities. Hundreds of thousands of Kurds killed, wounded, jailed. Nearly one million civilian Kurds became homeless.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dört Ayaklı Minare - Cigerim Pare-Pare

TURKISH-ISIS, TURKISH ISLAMIST INVADER ARMY AND POLICE TRIED TO DESTROY THIS WORLD'S UNIQUE TOWER IN OLD TOWN IN DIYARBEKIR

 

Ağıtı Yasaklanmış Şehrin Şarkısı..

Yok ediyorlar

... önce tarihi, sonra tarihi yaratan insanları.. hani çocukken kumdan belli figürler yaparsınız ve hırçın biri çıkar bir tekme ile fütursuzca eserinizi yerle bir eder ya, işte Diyarbekirim de yerle bir edilirken arkasından umutsuz ve çaresiz el sallıyoruz.

Vurun ulan vurun bu şehir kolay ölmez ! ocakta közü ve karnında sözü var haldan bilene..!

Kaç leylim bahar uyumadı Ahmet Arif, çünkü o bir afat sevmişti, ağzı var dili yoktu belki Diyarbekir kalesinin.. Haykırdı, lakin infaz ettiler Elçi'sini dört sütun önünde, dört şifre ile kuşatıp, dört satırlık ferman ve dört mezhebin canhıraş çığlıklarında boğdular onu..

Sonra yağmaladılar baba yadigarı aşiret cinayetleri ile; hanlar, hamamlar, camiiler kimin umurunda şimdi? bir tarih ölüyor, bir şehir el sallıyor ve delileri, dilencileri bir bir vuruluyor.. bizler sadece el sallıyoruz..

Aziz Gülmüş

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Tahir Elçi, Şeyhmus Diken

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ev e ye, bi guran re dikuje, bi xwediyê wî re şînê dike û bi şivanî re jî dixwe..
Her kes dizane ku qatilê Tahir Elçî çeteyê dewleta kûr a tirk e û Zana Azadî jî endamekî vî çeteyî ye.
PKK kürdlerin değil, TÜRKLERİN ÖRGÜTÜDÜR. İşte bir ispatı daha.

That man was officially targeted Tahir Elci on TV, he said ''Tahir Elci should not live'', and Tahir Elci became killed three weeks later.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Em Te ji b#ir nakin kek Tahir.. Bîranîna li ser kolana Bexdadê li Diyarbekrê

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

TAHIR ELCI - Wikipedia

ASSASINATED KURDISH LAWYERS BY TURKEY

KURDISH AUTHORS

 

 

 




Foundation For Kurdish Library & Museum