ORHAN ZUEXPAYIJ KAYA
Vekoler

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

49'lar hareketinden Dr. Faik Savaş (Şiyar)'ın hayat öyküsü

 

 

 

Dr Faik Savaş (Faik Abdullah)

 

 

Dr. Faik Savas , Kürd Ulusal mücadelesinde meşaketli  yasami , memleketinden ve ailesinden uzak tam-ı tamına yarım asır ( 50 yıl)  hasretle  sürdürmüştür.
Kürd tarihinde verdiği mücadele ve emeğinin Kürd halkı tarafindan bilinmesi için bu yazıyı kaleme alıyorum.

Çolig coğrafyasında yakın dönem Kürd Ulusal davasında Faik Savaş , kuşkusuz önemli bir şahsiyettir.

Ülkesinde (Güney Kurdistanda) ve Almanyada çoğunlukla yaşasada , memleketi Çolig/Dareheni topraklarına geri dönüşsüz uzun yolculuğa (sürgün) yarım asır önce çıkmıştı.

Hemde yola çıkarken  dönüşü belli olmayan sadece gidiş biletini kesmişti.

Fiziken memleketinden, ailesi,yakınlarından uzak, en iyi koşullarda mesleğini icra etsede
günleri acı ve özlemle geçer.

Bir dönem (1991) tıpkı Nureddin Zaza gibi oda sürgün psikolojisine dayanmayarak ülkesine/ailesinin bulunduğu alana illegal yollardan gelir.

Eski meslektaşları başta olmak üzere bürokraside yer almış eski arkadaşlarıyla ilişkiye geçerek dönüş kararında yardım talebinde bulunur.

Güvendiği ve tanıdığı bu arkadaşların çoğu kendisiyle ilişkiyi kabulenmez. Azda olsa  kabuleden arkadaşlarıda korkudan illerde başlarına geleceklerini hesaplayarak yardım etmekten imtina ederler.

Bu durum onda hayal kırıklığı  yaşamasına neden olur.

Çünkü herşey onun bildigi eski dostluk ve arkadaslıklar artık bitmişti.

Aile bireyleri bu konuda çok duyarlı oldukları, sistemle barışık olamadıkları için Dr.Faik Savaşa bir faydaları dokunmaz.

Bu umutsuzluk , yaşamının ülkede tehdit altında olduğu gibi illerde yargı ve hükümet tarafından aranmasını dikkate alarak tekrar memleketinden uzak sürgün yaşamına mecbur kalır.

Dareheni/Ülyan köyünden yaşama  başlayarak,  Nusaybin, Diyarbakır ,Xarpet, Istanbul,Silvan,Güney Kurdistan,Berlin,Stuttgart ve en son Duhoq'ta nihayetlenen bir yaşamın özetinde bahs ediyorum.


FAÎK SAVAŞ HAKKINDA DERLEDÎĞÎM BÎLGÎ KAYNAKLARIM ?

 


Dr.Faik Savaş ile ilgili derledigim bilgilerin kaynağını öncelikle sizinle paylaşayım.
Merhum, Dr Faik Savaşı 1999-2000 yıllarında Med TV'de VATIŞ programının medatörü olarak ziyarete gitmiştim..

Iki Saitler olayının dosyasını  proğramıma almıştım.

Bu konuya vakıf davanın hem tanığı hem sanığı Dr.Faik Savaş hemşerim  ilk akla gelen isimdi.
Çünkü, Dr Faik  iki Saidin hem 49 lar davasında beraber yargılandığı arkadaşları, hemde ,1970 li yıllarında kurulan  ,KDP-T,örgütünde de beraber dava arkadaşıdırlar.

Dr Faik Savaşı programıma konuk olarak davet etme
k icin Stuttgarta kendisini ziyarete gitmiştim.
Dr Faik Savaş programıma katılacağını söyledi.
Yaklaşık 1,2  ay  sonra yapacağım proğram için tekrar kendisini ziyarete gitiğimde, programın formatı başta olmak üzere proğramda konuşacağımız konular üzerinde fikir teatisinde bulundum.
Dr Faik Savaş bana bazı gerekçeler öne sürerek programıma şuanda katılmam uygun değildir,dedi. Tabi konu üzerinde bu ortamda kojüktürel durum başta olmak üzere ,bu tasfiye olayında başta aile ve muhatap olan siyasi oluşumları germek istemediğini konuşmalarından anladım.
Kısaca bildiklerini bir sır olarak sanırım vefat edinceye kadar hiç konuşmadı.

Ikinci bilgi kaynağım hi kuşkusuz en önemlisi olan aile bireylerinden kardeşi mamoste Kazım hoca sağolsun istedigim tüm bilgileri  bana aktardı.
Tabi kardeşi,  ailesi ve ağabeyi hakkında yaşamıyla ilgili bildiklerini çok detaylı sosyal medya üzerinde görsel ve şifahi olarak bana anlatı.
Abisinin siyasi ilişkileri hakkında da detaylı bilgilere sahip değildi.
Sadece Kürd basınına abisi ile ilgili yansıyanları takip etmişti,o konuda bilgi sahibiydi.

Aileden ikinci ilişki kurduğum kişi eniştesi yakın köylüm ve ağabey Ehmed Kasımoğlunun sorduğum sorulara bildigi kadarıyla bana aktardı.

Dr.Faik Savaş hakkında yine dava arkadaşı 29 Haziran 1969 da 14 kişiyle  kurdukları partiden Avukat Osman Aydın la yaptığım şifahi görüşlerden aldığım bilgilerdir.
Ankarada kurulan bu partiden bir diğer arkadaşı ve aynı zamanda aynı şehirde beraber kaldığımız ve bana yakın ikamet eden Kürd siysetçi Yılmaz Çamlıbel ile yaptığım  görüşmedir.
Yılmaz ağabey de bu toplantıya M.Emin Bozrslanla beraber katılmış olup, partinin kurucuları arasında yer alırlar.  , Bu toplntı aynı zamanda 1.Kongre sayılır. Daha sonraki toplantılara  M.Emin Bozarslanla beraber katılmayıp,ilişkilerini sınırlandırıryorlar.
Anlatımlara göre Yilmaz ağabey 48 yıldır sır gibi sakladığı bu toplantıya yani parti kurucusu olarak katıtdığını kimseye söylememiştir.
Dr.Şivan nin belgesinde ilk defa katıldıgını itiraf ediyor.
Eşinin bana anlatımlarında ben yeni ,yeni duydumki Yilmaz bey Ankaradaki toplantıya katılmıştır.

Bir başka kaynağım Avukat Hüseyin Turhallıdır.
Dr Faik Savaşını vefat haberini ilk ben ona ilettim.
Ertesi gün Faik Savaş ile ilgili bir yazı kaleme aldı.
Tabi bana yazıda yazmadığı epey bilgilerde aktardı.

Tüm bu kaynaklarla beraber Kürd yazıılı kaynaklarınıda taradım.
Bu bilgileri derleyip,rafine ederek metodolojik bir şekilde kaleme almaya  çalışacağım.
Kısaca bilgi kaynaklarımı sizinle paylaştım.
Bu konuda eksik ve taraflı bilgiler olursa yapıcı ve eleştirisel katkı sunacaklara şimdiden teşekkür ederim.




FAÎK SAVAŞ IN ÇOCUKLUK YAŞAMI VE AİLESİ HAKKINDA DERLEDÎGIM BİLGİLER ?

 

 

Dr.Faik Savaş, yegenleriyle

 

Dr.Faik Savas 9 Eylül 1935 tarihinde Çolig/Dareheni-Ulyan köyünde doğmuştur.
Babasının adı Abdullah, Annesinin adı da Koçer Xatundur.
Dr.Faik Savaş ailenin en büyük çocuğu olup, sırasıyla "Ahmet,Feyzi,Kazim,Kadriye,Sıdkı,Bedri,Sami ve Semra olmak üzere toplam dokuz kardeştirler. Babası Abdullah bey KEY /Teyrun  ailesinden olup, dayı tarafı ise Key Xaç veya Key Xçi olarak tanınan Ermeni kökenli bir ailedir.
Dareheni coğrafyası 1915 öncesi Ermenilerin yaşadığı en yogun bir bölgedir.
Osmanli tarihçisi Arnavut kökenli  Şemsettin Sami nin Kamus-ul Alem eserinde 1900 lu yılarda Darheni nüfusun 3/1 Ermeni olduğunu yazar.
Annesi Koçer Xatun ise yine aynı köyden ayni kabileden KEY /IREM (Barıg) kabilesindendir.
Malumunuz Ulyan köyü Dareheni ilçesine bağli Yeğki bölgesi  sınırıları içindedir.
1925 Şeyh Said hareketinde babası Abdullah Bey 11 yaşındadır.
Babasi 1910 lu yıllarda Çanekkale savaşnıa gidip,harp zayiatı olarak aileye bildirilmiştir.
Abdullah bey yetim büyümüştür.
Annesi amcasıyla evlenidirilr.
Abdullah amcasının ticaretle meşguliyetinden dolayı hesap ve okumaya ilgi duyar.

Abdullah bey askere gider askerde cavuş statüsünde tamamlar okuma yazmasını burada da çok ilerletir.
O dönemde askerligini Çavus olarak yapanlara astsubay veya polis statüsüne alıyorlardı.
Abdullah bey müracat ederek polisliği tercih eder.
1946 yılında göreve başlar. Îlk görev yeri Nusaybindir.
Faik Savaş ilkokulun ilk sinıfına 12 yaşında gecikmeli olarak  burada başlar.
Babasının tayini  Diyarbakıra çıktığında  Süleyman Nazif ilkokulunu  okur.
Liseyi babasının Xarpete tayini çıkmasından dolayi Elazığ lisesini 1957,1958 tarihinde bitirir.
Faik savaş lisesinde çok başarılı bir ögrenciydi.
Ailesinin aktardıği bilgiye göre Îl sıralamasında bir veya ikinciydi.
Sınavlara girerek Ingilterede okumak üzere Atom Mühendisliğini kazanır.
Annesinin  yurtdışına gitmesine rıza göstermediği için bu okula gönderilmedi.
Babası Abdullah beyde oğlu Faikin 49'lardan tutuklanması başta olmak üzere 1960 darbesinden dolayi ihraç edileceğini dikkate alarak Adana da memuriyet öncesi eski hizmetlerini birleştirerek yaklaşık 15 yıllık Polis mesleğinden emekliye ayrılır.
Ve Dareheni ilçesine evini taışır.
Faik savaş ertesi yıl sınavlara tekrar girerek Istanbul Tıp fakültesini kazanır.
Kısaca ailesi ve çocuk luk dönemine ait bu bilgiler sanırım yeterlidir.

 

FAÎK SAVAŞ IN 49'LAR HAREKETÎ ,  CEZAEVÎ VE  SONRASI YAŞAMI ?

 

 

 

(  Bu Fotoğraf Istanbul üniversitesi kantininde 1968,1969 çekilmiştir. Emin Coşkun'un
                               arşivinden alınmıştır.)



Dr.Faik Savaş Istanbul Tip Fakültesinde okurken Kürd tarihinde 49'lar hareketi olarak bilinen 50 Kürd gencinin tutuklaması olayında da  yer alır.
Bu dönemde Tip fakültesinin birinci sınıf ögrencisidir.
49'lar dosyasına fazla deginmiyeceğim.

 Dr Faik Savaş, 1959 yılında bu davadan dolayı tutuklu olduğu hücrede  hemşerimiz Avukat Hüseyin Turhallıya aktardığı bir anekdotu sizinle paylaşıyım.

 Sene 2002 Dr. Faik Savaş Sututgart'tan Nice'e çocuklarıyla beraber tatile gelmişti.
Muhabbetle kucaklaştık.
Günlerce birlikte Promonanede Des Anlges'de tur attık.
Sayısız anılarını anlattı.

Ve devamla,
.......

"49'lar olayında bizi hücrelere koyduklarında herkes şaşkındı.
Ne yapacağını bilmiyordu.
Gurubun en genç elemanı bendim.
 Hepimizi işkencelerden geçiriyor, lağım çukurlarına atıyorlardı.
Bir gün bir asker geldi.
"Tuvalette Cırdon bir fare ölmüş, onu bokun içinden ağzınla çıkaracaksın ve çiğ çiğ yiyeceksin" dedi. Boynumdan tutup tuvalete götürdü.
"Haydi bunu ağzınla çıkar ve ye" dedi.
O zaman tuvaletler taştan yapılıydı.
Altından sular geçiyordu.
Yani yarı açık bir tuvalet işte.

**************

Takatten düşmüş olsam da hala güçlüydüm.
Askeri tuttuğum gibi tuvalet çukuruna attım.
Ağzını bok içindeki ölü farenin üstüne dayadım.
"Ben değil, sen yiyeceksin.
Yoksa Ezrail'in ben olacağım" dedim.
Askeri bayıltıncaya kadar dövdüm ve sonra bağırdım.
"Bana bok yedirmeye çalışan Türk askerini öldürdüm.
Hepimizi öldürecekler.
Boyun eğmeyin.
Onurunuzla ölün" dedim.
Ve ondan sonra isyan başladı. Bir uğultu, bir kıyamet koptu.
Bütün arkadaşlar isyana kalkmıştı.


******************



Faik Savas bu davada 1961 li yıllarda cezevinden çıkar.
Yarim kalan eğtimini tamamlayarak 1967,68 döneminde mezun olur.
Sakıncalı ve devlet görevine alınması yasaklanan Faik Savaş 1969 yılında Diyarbakır (Farqin-Silvan) da, daha sonra Diyarbakir Melikahmete  serbest doktor olarak muayenehanesini açar.
Devlet mesleğini devam ettirmesini engeler,
Dr Faik danıştayda dava açar davayı kazanmasına rağmen devletin güvenlik güçleri polis iş yapmasını engeler ve işyerini kapatır.
Balikkesire sürgüne gönderilmesi için hazırlıklarına baslar.


Dr. Faik 1969 yılının Kasım ayında Dr.Sait Kirmizitoprağın gurubundan kısa bir süre sonra Güney Kurdistana giderek arkadaşlarının bulunduğu kampa katılır.




FAÎK SAVAŞIN KDP-T KURULUŞUNDA YER ALMASI VE GÜNEY KURDISTANA GEÇÎSÎ

 

 

 

  Dr. Şivan (Sait Kırmızıtoprak'ın kitabından bu fotoğraf alınmıştır.




Dr Şıvan ve küçük bir gurup arkadaşıyla Batman'da buluşuyor.
Ekim/1969 tarihinde Güney Kurdistana geçis yapıyorlar.
Amaçları Güneyde Kurdistanda kamp kurup silahlı mücadele vererek Bağımsız-birleşik Kurdistan devleti kurmaktır.
Aslında güneye geçiş için çok kalabalık bir gurupla sözleşiyorlar.
Beklenen gün geldiginde çesitli bahaneler ile birçoğu verdiği sözü yerine getirmez.
Giden ilk gurubun icinde Reşo Zilan, Çeko,Soro,Brusk,Dr Şivan,Roni yer alan isimlerdir. Dr.Faik Savaş  (Şiyar)1,2 ay sonra oda güneye geçerek guruba katılır.

Dr Şivan ın KDP.T kurulması ile ilgili bilgileri aynı zamanda partinin kurucularından olan Avukat Osman Aydına atfen aktarıyorum.

Dr Şivan Güney Kurdistanda kamp kurup, parti kurma çalısmalarının hazırlıklarına devam eder. Avukat Osman Aydın partinin kurulmasıyla ilgili şu bilgileri aktarıyor.

Dr. Şıvan'ın (Sait Kırmızıtoprak) öncülüğünde,
Partîye Demoqrata Kurdistan Li Türkiyê (Türkiyede Kürdistan Demokrat Partisi) ismiyle 29 Haziran 1970 te kurulan partinin kurucuları 14 kişidir.
(Dr. Şıvan, Hikmet Buluttekin, Hasan Yıkmış, Nazmi Balkaş, Dr. Faik Savaş, Musa Anter, Hüseyin Saltık, Ziya Acar, Mehmet Emin Bozarslan, Abdulkerim Ceyhan, Yılmaz Çamlıbel, Remzi Kartal, Hıdır Kurum, Osman Aydın) oluşur.

Kuruluş toplantısında askerde olduğu için Hasan Yıkmış ( Brusk) bulunamamıştı.

Dr.Faik Savaş 1971 li yılların sonunda partisinden ayrılır.
Avukat Osman Aydın'la yaptığım şifahi görüşmelerde Ideolojik-politik olarak hiçbir gerekçe olmadan ayrıldığını söyledi.
Partiden ayrıldıktan sonrada gerek Doktor Faik,gerekse mensup olduğu parti herhangi bir açıklama yapmadı. Kısacası demokratik ve
herhangi bir zorlama olmadan bu ayrılıktan sonrada Dr.Faik bu konuda fazla konuşmakta istemiyordu.
Iki Saidler olayında çok ketum davranıyordu.
Ve bildiklerini bir sır olarak hep saklayıp, yaşanan ideoljik-politik  ortamın germek istemedi.

 

 

FAIK SAVAŞ IN AWRUPAYA GEÇÎŞÎ; ALMANYADA ÎHTÎSAS VE ÜLKEYE (GÜNEY KURDÎSTANA GERÎ DÖNÜŞÜ ?



Iki Saidler olayının tasfiyesi olayınada tanık olan Dr.Faik Savaş ,yaşanan bu trajedilerden dolayı partisinden ayrilarak,
1971'li yılların sonunda Almanya'ya geçerek Ortopedi dalında uzmanlık eğtimini yapar.
Dr.Faik Savaş gerek Necmettin Büyükkayanın kaleminden,gerekse Avukat M.Ali Aslan'ın anlatımlarinda 1973,74 yıllarında Batı Berlinde görüşüyorlar.
O dönem uzmanlık eğtimini Berlinde yapar.
1970'li yılların sonunda 1980 li yılların başında Almanya Stuttgart şehrinde Oretopedi alanında meşhur olarak bilinen PAULINEN HILFE hastahanesinde Klinik şefi olarak yıllarca çalışır.

1980 li yılarda Almanya'da çok rahat bir ortamı ve imkanı olmasina rağmen , yönünü çocuklarıyla beraber ülkesi Güney Kurdistana veriyor.

Duhoq şehrinde Azadi hastahanesinde başhekimlik yapar.
1991 Saddam Hüseyin Güney Kurdistana saldırınca sınıra yüzbinlerce insan hemde kendi ülkesinde mülteci duruma düştü.
O dönem Dr.Faik Savaşta sınıra gelir.
Ailesi kayıp olan Dr Faik Savaşı o dönem Diyarbekir HEP il başkanı Hüseyin Turhallı'nın aracılığıyla sınırda buluşturulur. Dr.Faik Savaş ülkede aile bireyleri yılların hasretiyle bir araya gelir.
Aile bireylerinden kardeşi  mamoste Kazım Hoca'nın anlatımıyla memleket veya metrapol şehirlerindeki birçok arkadaş ve dostuyla görüşür.
Dr.Faik Savaş memleketinde hizmet etmek ister.
Artık Güney Kurdistan veya Almanya'ya gitmeyi istemez.

Antalya,Ankara,Istanbul,Diyarbakir,Urfa basta olmak üzere dost ,meslekteki eski arkadaşlarıyla iletişime geçip, kalması için zemin arar.
Malesef bazı dost ve arkadaşları kendisine mesafeli durup,ilişkiye geçmezler.
Ama,kendisine yardım etmek isteyip,kalmasını sağlamak isteyen arkadaşları rizikoyu , ve Dr Faik 'in siyasi kimliğinden dolayı çekinirler.
Dr.Faik ortamın olumsuzluğunu artık herşeyin eskisi gibi olmadığını bildigi için  1991, 92  li yıllarda tekrar Almanya'ya geçiş yapar.

 

 

 

 

Mustafa Barzani'nin karşısında oturan: Dr Faik Savaş

 



Almanya Stuttgart şehirinde Ortopedi uzmanı olarak muayenehanesini açarak yaşamını devam etirir. Almanya'da 2013 yılında Felç hastalığı geçirmişti. kol ve bacakları iyi tutmuyor,
ama konuşma ve zihinsel olarak durumu iyiydi.
Eşi ve çocukları emekli oldukları için Güney Kurdistana yerleşmek istiyordu.
Dr.Faik Savaş'ta  gitmeye çok istekli olduğu için ülkeye dönüş yapıyorlar.

Bamernili bir kurmanc/Bahdini kızıyla (Vîyan) evlenir.
Eşi ve cocukları, (oğlu Lawîn, kızları Koçer, Sosin, Şengê, Şûxê ve Zerî adlı kızları) ailece  halen Duhoq ilinde ailesi yaşamaktadır.

6 Mayıs 2018 tarihinde vefat eden Dr Faik Savaş Duhoq şehrinde defin edildi.

 

 

 

Mustafa Barzani'nin karşısında oturan: Dr Faik Savaş

 

 


FAîK SAVAŞ IN ÎLE ÎLGÎLÎ BÎR ANEKDOT'UM ?




Dr Faik Savaş ile ilk karşılaştıgımda , yaptığım görüşmede epeyce sohbet ettik.

Memlekete olan hasretinden dolayı benimle Kırdki/zazaki konuşmamı istedi.

Ve devamla  bana Çolig'den epeye şahsiyeti sordu.

Sorduğu insanların başında , Kelaxsili Burhaneddin Bilgin başta olmak üzere,
Said Bingöl ve köylüsü (akraba)ve çocukluk arkadaşı Molla Sadullah SAV hafızamda ilk akla gelenlerin başında gelir.

Ben , Dr Faik Savaşa dedimki !

Doktor sen diyiyorsun ki ! Molla Sadullah Sav benim çocukluk arkadaşım ve akrabamdır.

Kaderin aci cilvesine bak? sen ömrünü Kürd davasına adadın ve sistem sana cezaevi,sürgün, hasret yaşamatmadığı zorluk bırakmadı.
Ama senin çocukluk arkadaşın hemde din adamı sıfatıyla sistemin en sadık insanlarındandır.

Çolig'de enbüyük caminin değişmez ve dokunulmaz bir hocasıydı.
Aynı zamanda sistemin önemli kurumlarından Çolig THK (Türk Hava Kurumu) şube
 baskanlıgını yılarca yaptı.
Yılarca işi gücü Çoligde THK adına para toplamaktı.
Toplanan paralar Kürdlerden alınıp, yine Kürd coprafyasında o kirli savaşta kulanmaktı.
Ve Molla Sadullah devletin,sistemin,Valinin ve tugay komutanın gözüne girmek için herşey yapıyordu,dedim!

Dr Faik Savaş beni dikkatlice dinleyip,ve şunlari söyledi.

Evet ! doğrudur yakınlarımdan bunları bende duydum.
Doğrusu çokta üzülmedim desem yalandır.
Ama şunu iyi bil Türk devleti onu kullanıp,kullanıp değersizleştirip bir kenara bırakacağından eminim.

Ve yıllar geçip, Molla Sadullah emekliye ayrıldı.
Uzun süre babamla yakın komşulukta yaptı.
Aile ilişkilerimiz olmadığı gibi sürekli mesafeli duruyorduk.
Molla Sadullah'ın hanımı evimizi ziyaret eden komşuları hep tembihlerdi,sakın ha... sakın... Hacı Keko'nun evine gitmeyin.
Çünkü onlar terörstirler ,sözlerini duymuştu babam.
O yüzden araları limoniydi.

Molla Sadullah sistem tarafından kullanılıp, işi bittirilip artık kullanılmaz hale geldiğine ilişkin aşağıdaki anekdotu sizinle paylaşayım.

Bir oğlu Antalya/Kemere  taşınır.
Antalya kökenli biriyle iş kurarak  işletmecilik yapar.
Aralarında ticareten kaynaklı kavgalar çıkar.
Darp edilemeler yaralanmalar başta olmak üzere olayda birkişide arada  ölür.
Konu mahkemelik olur.
Bu olayda Molla Sadullahın oğluda hüküm alır.
Molla Sadullah oğluna derki !
sen merak etme benim çok dostlarım var bu memlekete çok hizmet ettim.
Çoligde, görev yapmış Vali,General ve Ağır ceza reisleri dostlarım vardır.
Ben şimdi bunları devreye koyacağım,der.
Ankara-Antalya arasında mekik dokur ve oğlunun işini çözmek için mahkeme,bürokrasi ve diğer kurumlardaki dostlarına götürür.
Molla Sadullah gitiği tüm kapılardaki dostaları ne selam verir, nede ciddiye alırlar.
Çünkü karşı taraf Antalya/Kemerdeki ortağı Türk kökenlidir.
Devlet mahkme ve bürokrasisi ,hem korur,hem sahip çıkarlar.

Molla Sadullah birşey yapamamanın üzüntüsünü yaşayarak stres ve hastalık yaşar.

Molla Sadullah hastalığı ilerleyince ziyaretine giden insanlara şunu söyler.
Ben bu devlete o kadar hizmet ettimki,
Türkleri göklere çıkarmak için elimden gelen tüm fedakarlığı yaptım.
Bu devlet yaptığım bu hizmetleri ne gördü ,nede layıktır,der.
Ve devamla ölüm döşegi öncesi yaşadığı bu olaydan dolayı ben bu devleti o kadar yüceltim,göklere çıkardım.
Şimdi de beddua ediyorum.
Inşallah bu devlet yedi kat yerin dibine batar.
Ben bilseydim bunlar başıma gelecek bu kadar kıymetsiz ve değersiz muamele göreceğim,o onursuzluğu yaparmıydım.
Ve yakınindakilere vasiyete bulunur ve derki !
 bak ben yanlış ve hatalar yaptım,milletime o hizmeti yapsaydım. inanın !
Beni şimdi görkemli bir sekilde sahip çıkacaklardı.
Yakınıdakilere şunu söyler siz siz olun benim hattama düşmeyin.
Ve Allahın huzuruna nasıl gidecegimi ,
ne yüzle gideceğimin muhasebesini yapıyorum,der.

Benim durumuma Allah kimseyi düşürmesin.




SONUÇ,

Derlediğim bilgilerde eksik ve taraflı bilgiler olabilir.
Bu konuda doğru ve ek bilgiler yanında , eksik bilgiler üzerinde katkı sunacak arkadaşlara da şimdiden teşekkür ederim.

Kürd ve Kürdistan davasının yılmaz direnişçisi Kek Faik Savaş ,  güzel insan,  ruhun şad olsun.



ORHAN ZUEXPAYIC

 

 

 

 

Mamoste Aram Tigran

 



Bugün Kürd internet sitelerine düşen haberle mamoste Aram Tigran vefat ettiğini duydum.

Yaşamı‘nın gençlik yıllarında Kürd coğrafyasında Qamışlo/Rojava,da dayılarıyla beraber geçirmiştir.

Kürd sanat ve müziğine o davudi sesi ve cümbüşüyle verdiği ruh ve heycanla anılacaktır.

"Başta ailesi olmak üzere,tüm sevenleri bence en başta‘da Kürdlerin başı sağ olsun"diyiyorum.

Coğrafyamızdaki tüm halkların diline bırakttığı unutulmaz eserleriyle tercüman olmuştur.

Aram Tigran hakkında Kürd aydın ve yazarları inanıyorumki çok şey yazacaklardır.
Aram Tigran‘la ilgili kısa bir anımı ölümü nedeniyle sızınle paylaşmak istiyorum.

2000 yılı‘nın ilk ayları olsa gerek Medya-TV‘de ayda bir Kırdkı/Zaza‘ca "Vatış" Türkçesi söyleşi proğramının Moderatörüydüm.

Ayda bir Brüksel‘deki stüdyo‘ya proğram yapmak içın gidiyordum.

Aram Tigran‘la ilk defa stüdyoda tanıştım.

Aram ve merhum Dr Sıraç Bilgin sohbet ediyorlardı.

Sohbete bende katıldım doğal olarak Dr Sıraç Bilgin'le Kırdki/zazaki konuşunca ve birde Kırdki programın medatörü olduğumu duyunca Aram Tigran çok duygulandı.

Ve devamla "gel yanımda otur yeğenim, seninle biraz dertleşelim"dedi.
Sohbetimiz Zaza‘ca üzerine yoğunlaşınca,bana dediki !

"benim annemde zazadır."

Kısaca da olsa ailesi,annesi başta olmak üzere aramızda geçenleri aktarıyorum.

Aram Tigran‘nın ifadesiyle babası Sason Ermenisi,annesi Kulp Zazalarındandır.

1915 olaylarından sonra ailesi Suriye Kurdistanına yerleştiğini söyledi.

Kürd şehiri Qamışlo‘da doğan Aram Tigran gençlik yıllarında orada geçer.

Daha sonraki yıllarda 1965 te Ermenistan ve 1990 sonrasıda Awrupa macerası başlıyor.

Aram Tigran kısaca yaşamı ülkesinden uzak sürgünlerde sürdürür.

Aram Tigran‘la sohbetimizde bana;

"Dayılarımın Kurmancı lehçesinde çok eserlerim,stranlarım vardır.
Ama öz dayılarım Zaza‘lar üzerine o dönemde tek bir stranım var" dedi
Zazaca stran‘da "deyir" Dersim şivesiyle söylenen
"Zıvıstan şili,şili varena"
Türkçesi,

"Kışın fırtınayla karışık yağmur,yağmur yağar".

Aram Tigran bana "senin zazaca diksiyon‘nun annemin, yani Kulp/pasur zazacasına çok yakın olduğu için istiyorumki ! bir tanede Bingöl yöresinden eserim olsun."

Mamoste Aram Tigran bana" bu akşam odana çekil,

Zaza‘ca bir beste/şiir yazmaya çalış sabah senden alayım.

Senin şiiri‘ni, eserini yazacağın Bingöl diksiyonuyla söyliyeceğim" dedi !

Bende Mamosteye "Ben bugüne kadar şiir yazmadım ki !

nasıl olur bu akşam bir şiir yazayım. Bende öyle bir yetenek olmadığı gibi,edebi ve sanat yönümde çok geridir" dedim.

" Olur mu? Ben şimdi bu masada oturusam bir saate bir şiir yazabilirim.

"Însan‘nin içinden gelirse insan yazabilir.

Hele, hele Kürdlerin malzemesi‘de boldur" dedi.

Aram Tigran‘nın bu sözü bende çok etki yarattı.

Bu sözünü sürekli kendime örnek aldım.

Kırdkı/Zazaca üzerine makale yazdığım gibi şiir denemelerim de oldu.
sınırlı da olsa yazıyorum.

Aram Tigran‘la sohbetimizin sonunda annesinin çok iyi zaza‘ca bildiğini ve

"Annem bazen bize kızdığın‘da Zaza‘ca müstehcen bir cümlesi vardı ki hiç unutmam

"Kır her şıma.......", sözünü hatıırlatınca epeyce de Dr.Sıraç Bilgin'le beraber gülüştükte,

Bu sözü hafızamda kaldığı için sizinle paylaştım.

Ay dilberê ,
Bılbılo ,
Şev çû stranlarını,

Kürdlerin hafizasında bıraktığı önemli eserleridir.

Ruhun şad olsun Mam Aram Tigran ,

Ruhu şad olsun Ape Aram Tigran

Selamlarımla.

Orhan (Kaya) Zuexpayıc

 

 

 

 

 

 

ORHAN ZUEXPAYIJ BLOGG

 

 

KURDISH AUTHORS

 

 

 


Foundation For Kurdish Library & Museum