Av FAİK CANDAN
1994

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

FAİK CANDAN
İŞKENCE GÖRÜP KURŞUNA DİZİLDİ


1994 yılının soğuk bir kış günüydü. Ankara Sıhhiye'deki bir lokantada arkadaşlarıyla yemek yiyen avukat Faik Candan, Küçükesat'taki Türk Ticaret Bankası'na gitmek için arkadaşlarının yanından ayrıldı. Farkında değildi ama arkasındaki dört araç onu takip ediyordu. Faik Candan bankada işlerini halledip çıktıktan sonra bir daha evine dönemedi. Arkasındaki dört araçtan birine bindirilerek, malum yere Gölbaşı'na götürüldü. Cesedi 10 gün sonra çobanlar tarafından bulundu. Faik Candan işkence yapıldıktan sonra kurşuna dizilerek öldürülmüştü. Hakkari kökenli bir ailenin oğlu olan Faik Candan, öldürüldüğünde 49 yaşındaydı. Faik Candan, tıpkı kendisi gibi faili meçhul bir cinayete kurban giden Prof. Dr. Muammer Aksoy ile çalışan başarılı bir avukattı. Hatta birkaç avukat arkadaşı ile beraber hocasının öldürülme nedenini araştırıyordu. Ancak yakınlarının söylediğine göre, onun sonunu 2000'e Doğru dergisine verdiği bir röportaj hazırladı. Röportajın konusu Candan'ın askerde yaşadıklarıydı. Faik Candan, askerde Kürt köylülerinin sebepsiz yere öldürülmelerine, sonra da köylerin boşaltılıp yakılmasına tanıklık etmişti. "Bu sırrı vicdanımda taşıyamam" diyerek gördüklerini anlatınca ona terşrist sempatizanı damgası vurulmuştu. Aynı zamanda Halkın Emek Partisi'nin avukatlığını üstlenmişti. Hatta faili meçhul bir cinayete kurban giden HEP Diyarbakır İl başkanı Vedat Aydın'ın cenaze törenlerinde yaşananlardan dolayı devlet aleyhine tazminat davası açmıştı. Son günahı ise HEP'in Ankara İl Başkanlığı'na seçilmesi oldu. Aslında öldürüleceği fısıltı gazetesinde konuşuluyordu, akrabaları yurtdışına çıkmasını istiyordu ama o dayatmalara boğun eğmeyeceğini söylemişti. Evli ve iki çocuk babası olan Faik Candan'ın katillerinin bulunması için yıllardır uğraşan isim, amcası İbrahim Candan. Amca Candan, "Kürt kökenli olduğu için, siyasi düşüncelerinden dolayı öldürüldüğünü zaten tahmin ediyorduk. O kimseye kin gütmeyen, çağdaş ve sosyalist görüşlü bir aydındı" diyor.

Açılan dava hangi aşamada kaldı?
Avukat Kazım Genç, elinden geleni yaptı ama netice alamadı tabii. Dava savsaklandı, bizi insan yerine bile koymadılar. Sonra kendi imkânlarımla çeşitli kurum ve kuruluşlara her ölüm yıldönümünde müracaat ettim. Cevap aldığım da oldu, alamadığım da. En son TBMM Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'na yaptığım müracaata cevap geldi. "15 sene oldu, arıyoruz, herhangi bir neticeye ulaşmadık" diyorlardı. Yazık…

Ayhan Çarkın'ın itirafları size ne düşündürdü?
Hem sevinçliyiz hem de üzüntülü. Ben bunun 17, 18 senede değil, 30 senede bile çözüleceğini sanmıyordum. Ama oldu. Devletin şeffaflaşmasını, adaletin yerine gelmesini ve bundan sonra böyle şeyler yaşanmamasını umut ediyoruz.

Tekrar dava açacak mısınız?
Ailemizde korkanlar vardı, hâlâ da var. Ama ben bir insan olarak peşini bırakamazdım. Geçen hafta avukatımızla konuştum, yeniden dava açıyoruz. Umutluyum, bu kez inşallah bir sonuç alacağız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜSTÜ ÖRTÜLÜ GERÇEKLER ER GEÇ ÇIKAR MEYDANA

Özel Harekat polisi Ayhan Çarkın'dan yeni itiraflar:
--- Tetikçi Ayhan Çarkın Faik Candan ve Yusuf Ekinci’nin öldürülmesinde eski Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Savcısı Ülkü Coşkun’u işaret etti.

Avukat Faik Candan 1994 kaçırılıp işkence edildikten sonra kurşuna dizilmişti.

 

 

Tetikçi Ayhan Çarkın

Ayhan Çarkın'dan yeni itiraflar

Avukatlar Faik Candan ve Yusuf Ekinci’nin öldürülmesinde eski DGM Savcısı Ülkü Coşkun’u işaret eden Çarkın, "Mumcu’nun katili Ağar ve ekibidir. Buna Ülkü Coşkun denen adam da dahil" dedi.

12.03.2022

Seda TAŞKIN


+GERÇEK - Ankara’daki faili meçhul cinayetler dosyasında istinafın bozma kararının ardından sona geliniyor. Verdiği ifadelerle dosyanın açılmasını sağlayan eski özel harekat polisi, sanık Ayhan Çarkın kendisini “Katil” diye tanımladı ve bu cinayetleri işletenleri “tepedeki isimleri” diye tarif etti.

Çarkın tutuklanmadan önce +Gerçek’e konuştu. Çarkın, “Cinayetleri Mehmet Ağar, Tansu Çiller işletti. Mehmet Ağar’sız o cinayetler işlenmez. Bütün organizasyon bilgisi dahilindedir. Mehmet Ağar organizatörü, Tansu Çiller öbürleri yöneticisi, siyasi ayağı. Bir yerde siyasi ayak, bir yerde yargı ayağı desteği var” diye anlattı. 

‘SİLAHLARI KORKUT EKEN TOPLADI’

Davada kritik delil “Uzi” marka silahların Korkut Eken’de olduğunu söyleyen Çarkın, “Korkut Eken (silahları) topladı. Ama bir iki tane dışarıda olduğunu biliyorum. Ama kimde olduğunu bilmiyorum. Mehmet Ağar da o silahların peşinde. Bir, iki tane silah bir yerde. O arkadaş da kimse, onu getirirse iş bitecek” diye konuştu. 

Çarkın, Uğur Mumcu soruşturmasında da görev almış olan asker kökenli eski DGM Savcısı Ülkü Coşkun'u da suçladı. Coşkun'un o dönemde, “Bu işi devlet yapmıştır, siyasi iktidar isterse çözer" dediği iddia edilmişti.

DAVA YENİDEN GÖRÜLMEYE BAŞLANDI

Ankara’da 1993-96 yılları arasındaki 18 faili meçhul cinayete ilişkin dava, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi’nin eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da aralarında bulunduğu 18 sanık hakkın verilen beraat kararını bozmasının ardından Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlandı. 

Kararda, “Sadece sanık Ayhan Çarkın'ın beyanları arasında var olduğu bildirilen bir kısım farklılıklara işaret edilmekte; ancak maddi olaylarla uyuşan bildirimlerinin ise irdelenmemek suretiyle, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulduğu” vurgulandı.
“Suç işlemek amacı kurulan silahlı örgütün faaliyeti çerçevesinde tasarlayarak kasten öldürme” suçlanan 18 sanık hakkında yeniden yargılamanın önü açılmış oldu. 

Eski özel harekat polisi, sanık Ayhan Çarkın, İstinaf Mahkemesi’nin ilk duruşmasında mahkemenin kararına katıldığını ve diğer sanıklarla yüzleşmek istediğini dile getirdi. Çarkın olayların araştırılmasını ve soruşturulmasını istedi. Çarkın’ın talebini reddeden mahkeme, davanın sanıklarından eski özel harekat polisi, Susurluk çetesi davası hükümlüsü Ayhan Akça hakkındaki yurt dışına çıkış yasağını da kaldırdı. 

Davanın 22 Nisan’da yapılacak duruşmasında savcının mütalaasını vermesi bekleniyor.

KENDİSİNE ‘KATİLİM’ DEDİ

Verdiği ifadelerle dosyanın açılmasını sağlayan sanık Ayhan Çarkın, İstanbul’da yaşıyor. İşlediği cinayetlerden dolayı kendisine “Katilim” diyen Çarkın, ailesiyle bağlarını koparmış ve dört çocuğuyla telefonda görüşüyor. Tutuklanmadan önce sahilde eski bir minibüste çay satan Çarkın, bir Kürt, bir Zaza ve bir Suriyeli ile beraber çalışıyordu. Çarkın’ın anlatımına göre, şu anda hissettiği tek şey 'pişmanlık', tek dileği de kendisinin ve diğer sanıkların bu davada ceza alması ve adaletin yerini bulması.

'YİNE BERAAT VERİLECEK'

+GERÇEK’e konuşan Çarkın, 22 Nisan’daki duruşmada yine “beraat kararı” verileceğini söyleyerek, “Duruşmadan bir şey beklemiyorum. Hakimlerin elinde değil ki katillerin elinde ülke. İstinaf mahkemesi bozdu ya beraat kararını bir tek ben vardım mahkemede. Hepsine vareste tutulma kararı çıkarmışlar. Hakime, mahkemeye baktım değişen bir şey yok. Bir karar verilmiş. Beraat bu. Bu insanları biz öldürdük. Bu insanların katili biziz” dedi. 

'BU AZABI ÇEKEN KİMSE KORKMASIN'

Çarkın akli dengesinin yerinde olmasına rağmen söylediklerinin mahkeme tarafından dikkate alınmadığını belirterek, yargılama sürecinde kendisine ilişkin verilen “akıl sağlığı yerinde” raporu anlattı ve diğer sanıklara şöyle çağrı yaptı: 

“Benim adli tıptan almış olduğum yüzde 100. 99 değil. Yüzde 100 akıl sağlığı yerindedir raporum var. Adli tıp orada. ‘Bunu anca bir deli yapar’... Ben deli değil insanım. Benim yüreğim yanıyor. Bana bu nasip oldu. Öbürlerine de sesleniyorum. Bu azabı çeken kimse korkmasın. Evlatlarına baba diye sarılıyorsun, torunlarına dede diye sarılıyorsun, eşlerinizle de erkeğim diye yatıyorsan o sıfatların hiçbiri size yakışmıyor. Bunları yaptırdılar.”

‘GAZETECİLERİN ÖLRÜRÜLMESİNDEKİ TUĞLADIR O’ 

Kendilerine cinayetleriN “tepedeki isimler” tarafından işlettirildiğini dile getiren Çarkın, o isimleri “Bu işler Cumhurbaşkanının, o zaman Süleyman Demirel’di. Özellikle Başbakanın (Tansu Çiller) ve kocasının, Özer Çiller’in. Özellikle Mehmet Ağar. Bu cinayetleri uygulayan Mehmet Ağar’dır” diye açıklayarak, bu isimlerle yüzleşmek istediğini şöyle açıkladı: 

“Yüzleşmek istiyorum. Gelmesi lazım ki bunları anlatayım. Bizim çetenin lideri gelmedi mahkemeye. Mahkemeye getiremiyorsun adamı. Hiçbir güç onu mahkemeye getiremiyor. O zaman elindeki tuğla neyse ben o tuğlayı biliyorum. O tuğla 12 Eylüllerin, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy Aydın, cumhuriyete sahip çıkan gazetecilerin öldürülmesindeki tuğladır o tuğla. Mehmet Ağar’sız o cinayetler işlenmez.

 

 

 

 

 

ASSASINATED KURDISH LAWYERS BY TURKEY

 

 

 

 


Foundation For Kurdish Library & Museum