Dr YÛSIF EZÎZOGLÎ

01.01.1917   01.05.1970

Home  |  Destpêk  |  Ana Sayfa

 

Dr Yusif Ezîzoğlî

Dr Yusuf Azizoğlu Silvan belediye başkanı, DP Diyarbakır Millet Vekili, Sağlık Bakanı ve 1960'larda başbakan yardımcısı.
Vefatından sonra Silvan Dengbêjleri kürdçe olarak şînname bestelediler: Klama Dr. Yusif Ezîzoğlu

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DR. YUSUF (Izettin) AZİZOĞLU

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinin Mescit mahallesinde doğdu. Babası Sadun Axa, annesi Gülistan hanımdır. Eşi Mebruke hanımdan Murat (1964) , Meral (1965) ve Fırat Yusuf (1968) adında üç çocuğu vardır.

İlk öğrenimini Silvan’da Orta öğrenimini Diyarbakır’da tamamlayıp İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesine girerek 1942 yılında genç bir doktor olarak mezun oldu.

20 Ekim 1942 de Çanakkale’ de Tabip teğmen olarak askerlik görevine başladı. 16 Mart 1945’te Tabip Üsteğmen rütbesiyle terhis oldu. "İyi bir doktor, iyi bir siyaset adamı olmanın yanı sıra çok iyi derecede Fransızca bilmekteydi.

1940 lı yılların başında açlık ve sefalet dünyanın en büyük problemi haline gelmişti. Türkiye dahil bir çok ülkenin ekonomileri alt üst olmuş, insanların çoğu açlık sınırına dayanmıştı. Ekmek karneye bağlanmış Halk bir lokma ekmeğe muhtaç durumundayken tam bu yıllarda Silvan ’nın kaderini değiştirecek biri ortaya çıkmıştı. Dr. Yusuf AZİZOĞLU namı diğer Doktor beg yada Usuf Axa İstanbul Tıp Fakültesini bitirip genç bir doktor olarak Silvan’a dönüyor.

Hem Devlet hastanesinde çalışıyor hem de muayne hanesinde hasta kabul ediyordu. Hipokrat yeminine son derece bağlı bir doktor, muayne hanesinde kah ücretli ,kah ücretsiz muayne ediyor. Hastaları maddi durumu iyi olmayan hastalar özellikle köylüleri Cuma günleri ücretsiz muayne ediyordu.

26 Mayıs 1946 da yapılan yerel seçimde Dr. Yusuf AZİZOĞLU Silvan belediye başkanlığına seçiliyor. Artık Silvan’da hizmet dönemi başlıyor.

İlk projesi Kaniya Mezın ve Kaniya Navin sularının İçme suyu olarak kullanımı

Medreb (sulama) amaçlı kullanımı

Değirmenlerde kullanılması

Belki de en önemlisi Elektrik Enerjisi üretim amaçlı kullanımı (halk arasında; BÎRA elektrikê)

Silvan 1948 yılında ilk defa demir borular kullanılarak içme suyuna kavuşturmuş, Kaniya Mezın ve Kaniya Navin sularını islah edilerek kanallarla Silvan’daki bahçelerin yanı sıra toprakların büyük bir kısmını sulu tarıma dönüştürmüştür.

O yıllarda Türkiye’nin bir çok yerinde elektrik yokken Silvan’da kendisine yetebilecek kadar elektrik enerjisi bu dönemde üretilmiştir.

1950 seçimlerinde DP (Demokrat Parti) Diyarbakır’da milletvekilliklerine sürgünden dönen Mustafa EKİNCİ , Dr. Yusuf AZİZOĞLU, Mustafa Remzi BUCAK gibi önemli şahsiyetleri aday göstermişti.

Millet vekili seçilen Dr. Yusuf AZİZOĞLU’ nun Ankara yılları başlıyordu.

Kendi arazisini bağışlayarak Silvan’a bir hastane kazandırdı. 1952-1953 yılları arasında Silvan’ı zengin kaynaklarla dolu bir kütüphaneye kavuşturdu. Ne acıdır ki zengin kütüphane bizlere yetişmeden talan edildi.

1960 tan sonra Dr. Yusuf AZİZOĞLU arkadaşlarıyla YTP (Yeni Türkiye Partisi) ‘ni kuruyorlar. YTP 1961 yılında girdiği seçimlerde Diyarbakır’da olayların % 42,75 ini alarak Türkiye genelinde 92 milletvekili kazanmayı başardı. İnönü ile hükümet ortağı oldul.

27. Hükümet’te sağlık bakanlığı görevi AZİZOĞLU’ na verildi. Bu sağlık alanında adeta bir devrimin yaşanacağı yıllar olacaktı. Dr. Yusuf AZİZOĞLU 26.06.1962 ile 26.10.1963 yılları arasında bir buçuk yıla yakın Bakanlık görevini yaptı. Bu zaman diliminde ondan önce görev yapan 18 Sağlık bakanının 40 yılda yapamadıklarının iki katını sadece bir buçuk yıla sığdırmıştı.

Rejimi giderek zorlanması hükümet ortaklığının sona ermesine ve İsmet İNÖNÜ’ nün onun hakkında sarf ettiği TC payidar olduğu sürece o ve onun gibi adamlar bir daha asla kabineye giremeyecekti.

Bu gelişmeleri hazmedemeyen iç işleri bakanı Hıfzı Oğuz BEKATA ile aralarında sert tartışmalar olur. Mecliste kavgalara varan bu tartışmalardan sonra Diyarbakır‘a ilk gelişinde bir kahraman gibi karşılanır. Dicle köprüsünden Parti il başkanlığına kadar omuzlar üzerinde taşınır. O gün Diyarbakır mahşeri bir kalabalığa sahne olur. Dr. Yusuf AZİZOĞLU partisini DEMİREL’ in A'
sine kaptırmaktansa onu bir kürt partisi haline getirmeyi denedi. 1965 seçimlerinde 3. Parti olarak çıkmış, ancak 1969 yılları ise partinin tarihe karıştığı yıllar oluyordu.

Bunlara ilaveten kısa bir ömre sığdırdıklarını not şeklinde aktarmak gerekirse

1942 yılında Mustafa Remzi BUCAK, Musa ANTER, Faik BUCAK ile birlikte Dicle talebe yurdunu kuruyorlar.

Musa ANTER ve Canip YILDIRIM la birlikte ileri yurt gazetesinde yayınlanan Kımıl adlı şiir nedeniyle gazete kapatılır. Ve bu olaydan sonra 49 lar davası başlar. Aslında bunlar 50 kişidir. Hücrede Emin BATU ölünce 49 kişi kalmışlardı.

Emin BATU’nun hücre duvarında yazdığı şu dizeler rastlanıyor.

“Esaret bahçesinde gül olmaktansa, Hürriyet bahçesinde diken olmayı tercih ederim.”


Kurucu üye olarak Diyarbakır’da bir Üniversite kurulmasını sağlıyor.

1962 yılında Dr. Yusuf AZİZOĞLU’nun içinde yer aldığı Amerika'larla Diyarbakır’da çok güçlü bir radyo istasyonu kurulur. Ancak dönemin hükümeti Kürtçe yayına “Kürtçe meşrulaşır” gerekçesiyle müsaade etmez. Oysa Dr. Yusuf AZİZOĞLU’nun gayesi bu meşrulaşmayı sağlamaktı.

Eskilerden görüştüğümüz unsurlar arasında diyebilirim’ ki AZİZOĞLU özel bir örnektir. Belkide biraz siyaset yapmasından ileri geliyordu denilebilir. Ama iyi bir insan, iyi bir kürt ve kültürel seviyesi çok yüksek biriydi. Bu halk kendisine hizmet edeni unutmuyor, siz unutulmadınız.

Silvanlı Ridvan

 

Bilmem ki, rahmetli Yusuf Azizoğlu'na Ağabey mi diyeyim, arkadaş mı diyeyim. 1941'de liseyi bitirip İstanbul'a gelince Yusuf Ağabeyle tanıştım. O tıp fakültesi dördüncü sınıftaydı...

Zaman geçti. Öyle oldu ki Yusuf Bey Sağlık Bakanı oldu, 1963'te. Ben Ankara'da tutuklu iken ve o bakan iken ziyaretime geldi. Bu ziyaret parlamentoya kadar gitti. O zamanki İçişleri Bakanı Hıfzı Oğuz Bekata, Yusuf Bey'e kusur yapmak için, Kürtçü Musa Anter'i hapishanede ziyarete gittiğini söyledi. Yusuf Bey, cevap olarak dedi ki; "Elbette ziyaretine giderim. Çünkü onun namuslu bir adam olduğuna inanıyorum. Ama sen tutuklanırsan senin ziyaretine gelmem" dedi...

Hani Kürtçe'de "mala minê" denir, Yusuf Abimiz hem şeker hastası hem de verem oldu. Hassas adamdı... Ben tahliye olunca ilk işim ziyaretine gitmek oldu... Öpmek istedim, mani olmaya çalıştı. İnandım ki bana mikrobu geçmesin diye idi. Ama ben dudaklarından öptüm ve demek istedim ki, "Ulan Doktor keşke senin tüm verem mikropların bana gelse de sen kurtulsan!"...

Hatıralarımız bitmez Doktor'la. Ama düşünüp yazdıkça üzülüp eriyorum. Kürdistan'a en son hizmeti hemen her yerde açtırdığı sağlık ocaklarıdır. Kürtlere düşen en kutsal ödev daima Dr. Yusuf Azizoğlu'nu hürmet ve rahmetle anmaktır. Ben de hatıraları önünde saygı ile eğilirim. "

Musa Anter, Hatıralarım

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

FARQÎN

 


NAVDARÊN KURD

 

 

 



Foundation For Kurdish Library & Museum